Yazar "Ceylan, Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aşil Tendon Yaralanmaları ve Erken Dönem Fonksiyonel Rehabilitasyon Uygulamaları(2022) Ceylan, Ali; Demirdel, ErtuğrulAşil, vücudumuzun en güçlü ve büyük kuvvetlere karşı koyabilen tendonudur. Günlük yaşam ve spor aktiviteleri sırasında görülen aşil tendon yaralanmaları, tendonun yapışma noktası olan kalkeneusun 2-6 cm proksimalindeki nispeten avasküler bölgesinde gerçekleşmektedir. Yaralanmada cerrahi veya konservatif tedavi tercihleri hastanın yaşı, yırtığın tipi ve lokalizasyonu, hastanın mesleği, kronik hastalık gibi durumlardan etkilenmektedir. Özellikle uzun süreli atel veya alçı ile gerçekleştirilen immobilizasyonun cerrahi sonrası tercih edilmemesi ve uzun bacak alçılamasından kaçınılması gerekmektedir. İmmobilizasyonun kaslarda atrofi, adhezyon, eklem sertliği, tendonda kısalıklara neden olması fonksiyonel rehabilitasyona olan ilgiyi artırmıştır. Erken fonksiyonel rehabilitasyon cerrahi olsun veya olmasın erken dönemde ağırlık aktarma, kontrollü eklem hareket açıklığı ve her ikisinin kombinasyonu egzersizlerle dinamik bir rehabilitasyonu ve mobilizasyon sürecini içermektedir. İmmobilizasyon uygulamalarının aksine erken dönemde verilecek mobilizasyon eğitimleri (ayak bileği egzersizler, erken ağırlık taşıma aktiviteleri vb) hızlı bir fonksiyonel iyileşme sağlamakta, işe dönüşü, yaşam kalitesini ve hasta memnuniyetini olumlu etkilemektedir. Doğru planlanıp yapılandırılan rehabilitasyon programlarının sağlığın korunması ve devam ettirilmesi ile hastalıkların önlenmesinde önem arz etmektedir. Hastanın ihtiyaçları doğrultusunda klinik becerilerini ortaya koyan ve literatürü yakından takip eden fizyoterapistlerin gözetiminde multidisipliner yaklaşımlarla gerçekleştirilecek erken dönem fonksiyonel rehabilitasyon uygulamalarının hastanın yaşam kalitesi ve aktivitelere dönüşünde oldukça önemlidir.Öğe Beliren yetişkinlerin Covid-19 hakkındaki bilgileri ve yaşamlarında meydana gelen değişimler(Hacettepe Üniversitesi, 2021) Türkmen, Ayşe Sonay; Ceylan, Ali; Topuz, AyşeBu çalışma, ülkemizdeki beliren yetişkinlerin COVID-19 hakkındaki bilgileri ve yaşamlarında meydanagelen değişimlerin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışma kesitsel olarak tanımlayıcı türdedir. Çalışmanın evrenini ülke genelinde yaşayan18-30 yaş aralığındaki kişiler oluşturmaktadır. Örneklem büyüklüğü 551 kişi olarak belirlenmiştir.Araştırmacılar tarafından oluşturulan soru formu online ortamda ulaşılabilen tüm bireylere gönderilmiştir. Eldeedilen verilerin analizi SPSS 21 paket programında sayı, yüzde, ortalama, standart sapma, Mann Whitney U veKruskall Wallis testleri kullanılarak yapılmıştır. Anlamlılık p<0,05 olarak kabul edilmiştir.Bulgular: Gençlerin yaş ortalaması 22,60±3,49 yıldır. Çalışmada yer alan gençlerin çoğunluğu kadın (%74),bekar (%88,6) ve öğrenci (%63,6) olduğunu, kronik bir hastalığının olmadığını (%91,8), sigara (%79,4) ve alkol(%92,4) kullanmadığını bildirmiştir. Katılımcıların çoğunluğu (%92,7) “Salgın süresince sosyal ortamlardamaske kullanımına olabildiğince hassasiyet gösterdim” ifadesine çoğunlukla katıldığını; “Görmediğimiz birvirüsten korkmaya gerek olmadığını düşünüyorum” ifadesine ise katılmadığını (%63,3) belirtmiştir.Katılımcıların eğitim durumuna, yaşadığı yerleşim yerine ile sigara ve alkol kullanım durumuna göre COVID-19salgınının onlarda oluşturduğu değişime yönelik maddeler açısından gruplar arasında anlamlı farklar olduğugörülmüştür (p<0,05).Sonuç: Çalışma kapsamında katılımcıların COVID-19 nedeni ile bazı olumsuz deneyimler yaşadığı ve budeneyimlerin katılımcıların yaş, cinsiyet, ikamet yeri gibi demografik özelliklerden etkilendiği sonucunavarılmıştır. Salgınla mücadeleyi olumsuz yönde etkileyen grupların (erkekler, kırsal bölgede yaşayanlar, 18-25yaş, sigara kullanmayanlar) COVID-19 sürecinde beslenme, hijyen, sosyal mesafe, COVID-19’un sağlık veinsanlar üzerinde yol açabileceği olumsuz sonuçlar hakkında eğitimlerine öncelik gösterilerek uygulamalarınıiyileştirmelerinin sağlanması önerilmektedir.Öğe Çiğ süte katılan trisodyum sitrat, hidrojen peroksit, sodyum bikarbonat, sodyum hidroksit ve üre gibi katkı maddelerinin ATR-FTIR spektro-kemometrik yöntemler ile saptanması(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2023) Ceylan, Ali; Yaşar, SulhattinBu tez çalışmasında, süte bilenen miktarlarda katılmış olan katkı maddelerinin konsantrasyon düzeyleri kızıl ötesi spektro-kemometrik yöntemler kullanılarak tayin edilmiştir. Trisodyum sitrat, üre, sodyum bikarbonat, sodyum hidroksit ve hidrojen peroksit süt tağşişinde kullanılmıştır. En yüksek doğrulama regresyon katsayısını (R2) üreten ve tahmine ait hatanın minimum olduğu model seçilmiştir. Bu tez çalışmasında elde edilen sonuçlara göre, süte % 0,1; 0,2; 0,3 ve 0,4 oranlarında katılan trisodyum sitrat düzeyleri oldukça hızlı ve hassas bir şekilde tahmin edilmiştir. Kalibrasyon modeli regresyon katsayısı r2 = % 99,4 ve doğrulama modeli regresyon katsayısı R2= % 94,9 olarak saptanmıştır. Süte % 0,5; 0,6; 0,7 ve 0,8 oranlarında katılan üre düzeyleri de benzer şekilde tespit edilmiştir. Bu tağşiş unsuru için kalibrasyon modeli regresyon katsayısı r2 = % 99,4 ve doğrulama modeli regresyon katsayısı R2= % 99,1 şeklindedir. Süte % 0,1; 0,15 ve 0,2 oranlarında katılan sodyum bikarbonat düzeyleri kabul edilebilir hassasiyette tahmin edilmiştir. Bu tağşiş unsuru için kalibrasyon modeli regresyon katsayısı r2 = % 92 ve doğrulama modeli regresyon katsayısı R2= % 74,4 olarak elde edilmiştir. Bu sebeple, sodyum bikarbonat ile tağşiş edilen sütlerin kızıl ötesi spektro-kemometrik yöntemle tespitinin düşük olduğu görülmektedir. Süte % 0,05; 0,1 ve 0,15 oranlarında katılan sodyum hidroksit düzeyleri başarılı bir şekilde tahmin edilmiştir. Bu tağşiş unsuru için kalibrasyon modeli regresyon katsayısı r2 = % 99,4 ve doğrulama modeli regresyon katsayısı R2=% 93,3 gibi başarılı bir neticeye ulaşılmıştır. Aynı metod ile % 0,05; 0,06 ve 0,07 oranlarında hidrojen peroksit içeren çiğ sütlerinde düşük hassasiyetli sonuçlar elde edilmiştir (r2=% 93,4 ve R2=% 73,1).Öğe An examination of the anxiety states of Turkish health care workers during the COVİD-19 pandemic: a cross-sectional study(NLM (Medline), 2022) Ceylan, Ali; Zirek, Emrahb; Akturk, Sibel Ocakc; Çalık, Bilge BaşakcıOBJECTIVE: The aim of this study was to evaluate the anxiety experienced by health care workers in different branches during the COVID-19 pandemic. METHODS: The cross-sectional study included 373 health care workers. Data were collected using an online questionnaire consisting of the Sociodemographic Form (32 items related to the working conditions of health care professionals during the COVID-19 pandemic) and the Penn State Concern Questionnaire. RESULTS: The anxiety levels of the female workers were significantly higher (p<0.001). The total Penn State Concern Questionnaire points were determined to be statistically significantly higher in those who need to protect the family during the pandemic (p=0.03), who were dissatisfied with their profession (p<0.001), and those whose workload had increased during the pandemic (p=0.007). CONCLUSIONS: The study results demonstrated that the levels of anxiety of health care workers during the COVID-19 pandemic could be increased by young age, low level of experience, female gender, increased workload, and dissatisfaction with the profession.Öğe Investigation of psychological characteristics of young adults during the COVID-19 pandemic period(2021) Türkmen, Ayşe Sonay; Ceylan, Ali; Topuz, AyşeObjective: Aim of this study was to investigate the possible effects of changing living conditions due to COVID-19 in young adult individuals. Methods: The study was conducted as a descriptive relation-seeker-type. A total of 551 young people were reached. Questionnaire, Perceived Stress Scale, Health Anxiety Scale-Short Form and Maudsley Obsessive Compulsive Question List were used. For Analysis was used number, percentage, mean, standard deviation, chi-square, t test, ANOVA, Tukey-HSD and Pearson correlation tests. Results: The average age of the participants was 22.60 ± 3.49 years. 74% are women, 88.6% are single, 53.4% are students (health). The average stress score of individuals is 30.44±7.86, the average HAS-1 is 14.32±6.22, the average HAS-2 is 3.43±2.34 and the average MOCQ is 17.79±7.19. In terms of obsessive-compulsive disorder, 10% (n=55) of the participants showed low trends, 29.9% (n=165) moderate, and 60.1% (n=331) showed a high level of trend.It was determined that individuals’ perceived stress, anxiety and obsessive-compulsive behavior levels changed according to variables such as age, gender, marital status, occupation, presence of chronic disease, smoking and quarantine status (p<0.05). Conclusion: It was determined that young people experienced psychological problems due to the COVID-19 outbreak, and these problems changed according to demographic characteristic.Öğe Investigation of psychological resilience and care burden of parents caring for children with special healthcare needs in Turkey: A cross-sectional study(W.B. Saunders, 2025) Ceylan, Ali; Demirdel, ErtuğrulAim: The study was planned to investigate the resilience and care burden of caregiving parents in Turkey. Methods: Demographic and descriptive characteristics were recorded. Psychological resilience was assessed using the Brief Resilience Scale (BRS) and caregiving burden was assessed using the Zarit Caregiving Burden Scale (ZCBS). Independent Sample t-test and ANOVA Mann-Whitney U and Kruskall Wallis tests were used to analyze the data.Multivariate variance analysis was performed with post-hoc tests to determine the differences between the groups. Significance p < 0.05 was accepted. Results: A total of 112 caregivers, 97 of whom were women, with a mean age of 39.84 ± 10.73 years, participated in the study. The mean age of with children with special healthcare needs was 10.83 ± 8.56 years, 61.6 % were male, and 42.9 % had both physical and mental disabilities. In children with special health needs, 41.1 % had mobility limitations, 43.8 % had communication problems, 44.6 % had learning problems and 31.3 % had nutritional problems. The level of mobility limitation, communication, learning and nutrition problems in children with special healthcare needs and the presence of chronic disease or musculoskeletal system problems in caregivers were found to be associated with care burden (p < 0.05). Psychological resilience of caregivers of those with moderate care burden was lower than those with mild care burden (p < 0.05). There was a negative, moderately significant relationship between caregivers' psychological resilience and care burden (r = −0.356; p < 0.001). Conclusion: New strategies should be developed to increase psychological resilience and reduce the burden of care in caregivers of complex children with special healthcare needs. Implications to practice: The lived experience of caregivers who support children with special healthcare needs can be improved with psychological and practical care support from health professionals. © 2025 Elsevier Inc.Öğe Kamu çalışanlarının fizyoterapistlik mesleğine bakışı(Hacettepe Üniversitesi, 2021) Ceylan, Ali; Demirdel, ErtuğrulBu çalışma kamuda çalışan bireylerin fizyoterapistlik mesleği ile ilgili bilgi düzeylerini ortaya koymakamacıyla planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız, kamu kurumlarında çalışan, fizyoterapist olmayan veçalışmaya katılmak için gönüllü olan kişiler ile gerçekleştirildi. Araştırmacı tarafından literatür taranarakoluşturulan 18 soruluk anket formu hazırlandı. Tanımlayıcı türde tasarlanan çalışmada ölçümle belirlenendeğişkenler için ortalama ±standart sapma, sayımla belirlenen değişkenler için yüzde (%) ve frekans değerlerhesaplandı. Bulgular: Çalışmamıza yaş ortalaması 35,53±7,44 yıl olan 109 (%34,7) kadın, 205(%65,3) erkekolmak üzere toplam 314 kamu personeli katıldı. Kamu çalışanları ülkemizde fizyoterapistlik mesleğininbağımsız bir meslek grubu olmadığını, mesleğin yeterince tanınmadığını, yeterli itibarı ve saygınlığı görmediğinive fizyoterapistlerin özlük haklarını savunan bir sivil toplum kuruluşunun bulunmadığını ifade etmişlerdir.Katılımcıların büyük çoğunluğu fizyoterapistlik mesleğinin 4 yıllık bir eğitimi olduğunu ve 10-20 yıldırülkemizde icra edildiğini bildirmişlerdir. Ayrıca katılımcılar, fizyoterapistlerin çoğunlukla; ortopedi vetravmatoloji alanında çalıştıklarını, sırt ve boyun ağrısında tedaviye katkı sağladıklarını, elektroterapiuygulamaları yaptığını, devlet hastanelerinde istihdam edildiğini belirtmişlerdir. Sonuç: Fizyoterapi bilimi ileilgili örgütlenmelerin yapacağı tanıtım ve bilgilendirmelerle mesleki farkındalığın artırılması gerekmektedir.Mesleğin ulusal düzeyde tanınması, ayrıca mevzuat eksikliklerinin tamamlanıp daha bağımsız mesleki yetkigörev ve sorumlulukların belirlenmesi için çalışmaların yapılması, ileride fizyoterapistlik mesleğinin toplumdakisaygınlığını, kabul edilebilirliğini ve tanınabilirliğini artırabileceği kanısındayız.Öğe Küresel salgın Covid-19, bağışıklık ve ev temelli egzersizler(2021) Ceylan, Ali; Demirdel, ErtuğrulKoronavirüs hastalığı (COVID-19), bireylerde solunum ve fiziksel fonksiyonlar ile hastalığa bağlı gelişen korku, panik ve endişe gibi nedenlerle psikolojik işlevlerde bozukluğa sebep olan oldukça bulaşıcı ve sistemik bir hastalıktır. Önlenemeyen hızda yayılım gösteren COVID-19 salgını nedeniyle birçok ülke kısmi ve genel karantina uygulamasına giderek, vatandaşlarının evde kalmalarını tavsiye etmiştir. Bulaş riskini azaltmak amacıyla uygulanan kısıtlamaların fiziksel aktiviteye katılımı olumsuz etkilediği, bireylerin sedanter yaşam biçimini benimsemesine neden olabileceği belirtilmektedir. Salgın sürecinde alınan zorunlu tedbirler, fiziksel aktivite seçeneklerinin sınırlı olması veya fiziksel aktivitenin tümüyle ortadan kaldırılması anlamına gelmemelidir. Mevcut istikrarsız bir çevrede sağlıklı kalmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla evde fiziksel aktivite güçlü bir sağlık için gereklidir. Herhangi bir nedenle hareketsiz kalmak, kalp sağlığını zayıflatır ve uzun dönemde koroner arter hastalığı ve ani kardiyak ölüm riskini artırır. Ev temelli fiziksel aktivitelerin, kısıtlamalardan dolayı evde kalan kişiler için bir egzersiz eğitimi olmasının yanı sıra, salgın sürecinde sağlıklı kalmak ve salgının ortaya çıkarabileceği muhtemel olumsuz durumların azaltılması için de önem arz etmektedir. Hem fiziksel hem de bilişsel sağlığımızı geliştirmek ve süreci daha sağlıklı atlatabilmemiz, sağlığın korunması ve güçlendirilmesi ile bağışıklığın devamı için ev temelli egzersizler tavsiye edilmektedir.Öğe Mekanik bel ağrısı olan bireylerin kor endurans ile esneklik, denge ve alt ekstremite performans ilişkisi: Kesitsel bir araştırma(Türkiye Klinikleri Yayınevi, 2022) Ceylan, Ali; Demirdel, ErtuğrulÇalışma, mekanik bel ağrısı (MBA) olan bireylerin kor endurans süreleri ile esneklik, denge ve alt ekstremite performansı arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla planlandı. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya yaş ortalaması 37,62±10,82 yıl olan 71 birey dahil edildi. Bireylerin demografik ve fiziksel özellikleri kaydedildi. Ağrı şiddeti Görsel Analog Skala (GAS) ile ölçüldü. Kor endurans süresinin değerlendirilmesinde ise McGill gövde endurans testleri kullanıldı. Esneklik otur-uzan testi, gövde ekstansiyon, sağ/sol gövde lateral fleksiyon; statik denge gözler açık ve kapalı tek ayak üzerinde durma; dinamik denge ise Y denge testleri ile ölçüldü. Bireylerin alt ekstremite performansları 30 saniye Otur-Kalk Testi ve Merdiven İnip Çıkma Testi ile değerlendirildi. Veriler uygun istatistiksel yöntemlerle analiz edildi.Anlamlılık p<0,05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Bireylerin kor endurans sürelerinin gövde sağ ve sol lateral fleksiyon ile gövde fleksiyon esneklikleri, alt ekstremite performansı, statik ve dinamik denge yetenekleri ile ilişkili olduğu belirlendi (p<0,05). Sonuç: Kor endurans sürelerinin bireylerin esnekliğini, denge yeteneklerini ve alt ekstremite performanslarını etkilediği görüldü. MBA’lı bireylere tedavi sürecinde fizyoterapist tarafından verilecek kişiye özgü kor endurans eğitimleri ile bireylerin esneklik, denge ve fiziksel performanslarında gelişme sağlanacağını düşünmekteyiz. Ayrıca multidisipliner bir yaklaşım ve koruyucu rehabilitasyon uygulamalarının yanı sıra, edinilecek doğru postural alışkanlıklar ile bel ağrısı görülme sıklığı ve sağlık harcamalarının azaltılabileceği kanısındayız.Öğe Ön lisans fizyoterapi teknikeri programı öğrencilerinin mesleki farkındalık düzeyleri: Kesitsel bir araştırma(Türkiye Klinikleri Yayınevi, 2022) Ceylan, Ali; Yağcı Şentürk, AysunYapılan bu çalışma ile ön lisans fizyoterapi programlarında öğrenim gören öğrencilerin, mesleki farkındalık düzeylerini ortaya koymak hedeflendi. Gereç ve Yöntemler: Bu araştırma, 2 ayrı meslek yüksekokulunda öğrenim gören 275 fizyoterapi programı öğrencisi ile gerçekleştirildi. Çalışmanın verileri, katılımcıların demografik bilgilerini ve mesleki farkındalıklarını sorgulayan 25 soruluk çevrim içi bir anket aracılığı ile toplandı. Veriler, %95 güven aralığında, p<0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin %76’sı kadın olup; tüm katılımcıların yaş ortalaması 20,06±2,00 idi. Katılımcıların bildirimleri doğrultusunda fizyoterapi teknikerlerinin görev ve sorumlulukları hakkında bilgi sahibi oldukları, meslek seçiminde araştırma yaptıkları, sahip olacakları unvanı bildikleri görüldü. Öğrencilerin, kendi istekleri ve sağlığa ilgi duymaları ya da farklı lisans programlarına geçiş imkânı tanıması nedeniyle fizyoterapi teknikerliğini tercih ettikleri belirlendi. Mezun olunan lise türünün ve cinsiyetin, öğrencilerin mesleki görev ve sorumlulukları hakkındaki bilgi düzeylerini etkilediği saptandı (p<0,05). Buna karşılık fizyoterapi teknikeri öğrencilerinin, fizyoterapist meslek grubunun görev ve sorumlulukları ile de anlam karmaşası yaşadığı görüldü. Sonuç: Fizyoterapi teknikerlerinin mesleki yetki ve sorumluluklarını içeren bir konu, ders müfredatında yer almalıdır. İnterdisipliner sistem içinde yer alan diğer meslek gruplarının görev tanımlarının da bilinmesi, fizyoterapi teknikeri adaylarında mesleki farkındalığın artırılmasına ve mesleki etik ihlallerinin önlenmesine katkı sağlayabilir.Öğe The Relationship Between Academic Performance and Physical Activity, Smart Phone Use and Sleep Quality in University Students(2023) Ceylan, Ali; Demirdel, ErtuğrulObjective: Our study was planned to examine the academic achievement, physical activity, smart phone use and sleep quality of university students. Methods: Young individuals between the ages of 18-25 studying at a vocational school were included in the study. While recording the demographic information of the participants, individuals were classified as "heavy users" and "light users", taking into account the duration of smartphone use during the day. In addition, the physical activity levels of the individuals were evaluated with the International Physical Activity Questionnaire-Short Form (IPAQ-SF), the smartphone usage level with the Smartphone Addiction Scale-Short Form (SAS-SF), and the sleep quality with the Pittsburg Sleep Quality Index (PSQI). Results: A total of 424 people, 326 of whom were women, with a mean age of 20.30±1.34 years, participated in the study. It was determined that 70.3% of the participants used smartphones for more than 4 hours a day. It was determined that there was a weak negative correlation between the academic success of the students and their physical activity levels, and that their academic success was not affected by smart phone use and sleep quality. However, it was determined that there was a weak positive correlation between the sleep quality of the students and their smartphone use. It was observed that the physical activity levels of male students were higher, while the academic success and sleep quality of normal education students were better. Conclusion: We think that active life, adequate and conscious smartphone use and quality sleep habits can affect academic success in university students.Öğe The effects of smartphone addiction on the body in young adults in Turkey(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Senturk, Aysun Yagci; Ceylan, Ali; Okur, ElifObjectives: The frequency of smartphone usage is increasing day by day in Turkey. This study was planned to reveal the level of smartphone addiction and the factors affecting smartphone addiction in young adults in Turkey. Design: In the study, how long the young people had been using the smartphone and their daily usage times were recorded. The Smartphone Addiction Scale (SAS), Neck Disability Index (NDI), Body Awareness Scale (BAS), and Sedentary Behavior Questionnaire (SBQ) scales were employed as data collection tools. Results: The study was conducted with 1000 participants aged 18-45, and 807 were female. 85.6% of the participants have been using smartphones for at least 3 years and 77.3% of all participants use smartphones for more than 4 hours a day. According to the SAS scale, 34.8% of the participants had smartphone addiction. Smartphone addiction is higher especially in those who have a sedentary life or individuals with neck disabilities (p = 0.005; p < 0.001 respectively). No significant difference was found between body awareness and smartphone addiction (p = 0.380). However, body awareness scores were higher in the group without smartphone addiction. There was a significant difference between the groups in terms of the SAS, BAS, NDI, and SBQ scores in the participants classified by smartphone usage time. Conclusion: Female gender, daily usage of a smartphone for more than 4 hours a day, having a smartphone for at least 3 years, presence of sedentary behavior, and neck disability were the factors affecting smartphone addiction in young people. No relationship was found between body awareness and smartphone addiction. Further studies on the awareness of the effects of intensive smartphone usage on the body should be conducted among young people in Turkey.












