Edebiyat Fakültesi,Mütercim Tercümanlık Bölümü, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Klasik Arap Şiirinde methiyenin gelişimi(Şırnak Üniversitesi, 2022) Olçun, Muhammed MahmutCahiliye Döneminin başlarında müstakil tema olarak kullanılmayan medîh teması daha çok diğer temalarda kaleme alınan şiirlerin içerisinde işlenmiştir. Bu dönemin ortalarından itibaren Nâbiğa ez-Zubyânî methiye türünde kaleme almış olduğu şiirleriyle gelir elde etmeye başlamıştır. Bu durum dönemin diğer şairlerine cazip gelmiş ve artık müstakil kaside formunda methiyeler kaleme almaya başlamışlardır. Sadru’l-İslâm Dönemine gelindiğinde, medîh teması ile nazmedilen kasidelerin kısmen kesintiye uğradığı görülmektedir. Bunun sebebi, bu dönemde İslamiyet’in yeni yerlere yayılmasından dolayı Müslümanların devamlı savaş ve mücadele halinde olmaları olarak gösterilmektedir. Bu dönemde methiyelerde kullanılan motiflerde önceki döneme göre bazı değişiklikler meydana gelmiştir. Emevî Dönemine gelindiğinde, Müslüman topraklarının genişlemesi ve yaşanan siyasî gelişmeler methiyeye doğrudan etki etmiştir. Bu dönemde nazmedilen medîh temalı şiirlere bakıldığında büyük ölçüde Cahiliye Döneminde kaleme alınan methiyelerin içeriklerine geri dönüldüğü görülmektedir. Bu dönemde Emevî, Şîa, Hâricî ve Zubeyrî hizipleri ortaya çıkmıştır. Şairler bu siyasî akımlardan kendilerine yakın gördükleri hizbin taraftarlığını yaparak medîh temalı şiirleri bir siyasî propaganda aracına dönüştürmüşlerdir. Şairlerin toplum tarafından gördükleri itibar sebebiyle pek çok devlet adamı yanında kendisini öven şair gezdirerek büyük ihsanlarda bulunmuştur. Abbâsî Döneminde İslâm medeniyeti ilmî, sosyal, kültürel ve siyasî açılar gibi farklı yönlerden bir hayli ilerleme kaydetmiştir. Kaydedilen bu ilerleme doğal olarak methiyenin farklı konularda gelişmesine imkân sağlamıştır. Abbâsî Döneminde de methiyeler iktidarı elinde bulunduran kimseler tarafından kendilerini halka benimsetmek için siyasî bir silah olarak kullanılmaya devam etmiştir. Bunun yanı sıra dönemin methiyeleri kazanılan zaferleri ve iç karışıklıkları tasvir etmesi bakımından tarihi kayıtlar olarak ta karşımıza çıkmaktadır. Abbâsî Döneminin medîh şairleri Emevî Döneminin medîh şairlerinden miras aldıkları, şiirle kazanç elde etme huyunu daha da ileriye taşımışlardır. Zikredilen dönemde üst tabakaya mahsus olan, resmi şiir gibi itibar gören, gerçeklikten ve toplumsal duyguları yansıtmaktan oldukça uzak olan methiyelerin yanı sıra halk arasında, bütün toplumla ilişkili genel duyguları yansıtan methiyeler de nazmedilmiştir. Arap hâkimiyetindeki Endülüs’te kaleme alınan ilk medîh temalı şiirler, Doğu Arap şiirindeki genel çerçevede nazmedilmiştir. Endülüs’te nazmedilen medîh temalı şiirler her ne kadar üslup ve konu bakımından Doğu Arap şiirinin kopyası ve devamı gibi görünse de Araplar, Endülüs’ü fethettikten sonra burada daha öncesinde alışık olmadıkları iklim koşulları ve doğal güzelliklerle karşılaşmışlardır. Endülüs’ün bu doğal güzellikleri Arapların şiir konusundaki yetkinliklerini daha da geliştirerek onları şiirlerinde kısa ve hafif bahirler kullanmaya sevk etmiştir. Endülüs İslâm Devletinde de tıpkı Doğu İslam Devletlerinde olduğu gibi yaşanan siyasî çekişmeler methiyeye doğrudan etki etmiştir. Endülüslü methiye şairleri öncüleri ve çağdaşları olan Doğulu şairler gibi medîh temalı şiirleri kendilerine kazanç kapısı olarak görmeye devam etmişlerdir. Klasik Arap şiirinde önemli bir yer tutan methiye hakkında bütün dönemleri kapsayıcı bir çalışma bulunmaması bu makalenin hazırlanması ihtiyacını doğurmuştur. Bu çalışma ile klasik Arap şiirinde methiyenin doğuşu ve göstermiş olduğu gelişim irdelenerek dönemler arasındaki farklılıkları ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Çalışmamızın verileri, araştırma tekniklerinden nitel araştırma tekniği ve yorumlayıcı araştırma tekniği kullanılarak elde edilmiştir.Öğe Dil kullanımında benzetmelerin rolü (arapça ve türkçe örneği)(2021) Aly, Emad Abdelbaky; Dabbagh, Serkut Mustafaالتشبيه من أكثر الوسائل البلاغية المستخدمة في الحياة اليومية، لأن التشبيه من أدوات التفسير المهمة، وتنبع أهمية التشبيه من وظيفته في إقناع الآخرين والتأثير عليهم، بالإضافة إلى توضيح المعنى للمستمع. تساعد دراسة التشبيه في فهم اللغة والثقافة وكيفية التفكير، وفي هذا البحث يتم استخدام الطريقة الوصفية التحليلية لدراسة أمثلة التشبيه بين التركية والعربية والعروج إلى أسباب الخلط أو عدم الفهم الذي يحدث أحيانًا بسبب اختلاف بعض تشبيهات اللغة التركية عن اللغة العربية، كذلك معرفة أهمية معرفة أوجه التشابه الشائعة خاصة أثناء تعلم شخص أجنبي، كما تقدم الدراسة جداول توضيحية من شأنها أن تسهم في معرفة التشبيهات بين اللغتين وبالتالي الثقافة الخاصة بكل منهما، مما يسهل على المتعلمين مقارنة التشبيهات الخاصة بالتركية وما يقابلها باللغة العربية. يرتبط العرب والأتراك بعدة روابط؛ مثل الدين الإسلامي والثقافة المشتركة، إضافة إلى القضايا المشتركة التي تربطهم والتي أسهم فيها القرب الجغرافي، كل هذه العوامل وغيرها أسهمت في اشتراك اللغة التركية مع اللغة العربية بعدة كلمات، إلا أن تدريس اللغات لا يقتصر على تدريس الكلمات، فأحد أهم الأهداف العامة لمناهج اللغة العربية للناطقين بغيرها هو معرفة الطلاب لجميع جوانب الثقافة العربية، وقدرة الطلاب على الترجمة وفهم التشبيهات، وتعد أوجه التشابه اللغوية واحدة من أهم فروع الثقافة التي تعبر عن الفرد والمجتمع، لذلك من المهم معرفة كيفية استخدام الكلمات في الجمل، وكيفية التواصل بشكل صحيح، وكيفية التأكيد على كلماتنا باستخدام التشبيه المناسب في الموضع الصحيح، فالتشبيه هو عمل مشابه بين شيئين في أمر مشترك بينهما. يتكون البحث من مقدمة ومطلبين. تتحدث المقدمة عن أهم تعريفات التشبيه لغويًا واصطلاحيًا، ويوضح المطلب الأول أمثلة على أوجه التشابه بين العربية والتركية، ويتحدث المطلب الثاني عن وسائل فهم التشبيه أثناء تعلم لغات جديدة.Öğe Berlin Alexanderplatz romanında mekân(Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, 2018) Kırmızı, BülentAlman edebiyatının önde gelen büyük şehir roman yazarlarındanAlfred Döblin’in 1929’da yayımlanan Berlin Alexanderplatz romanı, WeimarCumhuriyeti döneminde Berlin’i konu edinmektedir. Berlin, çağın ruhunuyansıtırken tüm ahlaki değerleri yutan kapalı bir mekândır ve tüm renkliliğinerağmen toplumsal çözülmenin ve bireyselliğin arttığı bir merkezdir.Dünyanın en iyi büyük şehir romanlarından biri olarak kabul gören BerlinAlexanderplatz Almanya’da Weimar İktidarının durumunu yansıtırken,devletin adım adım Nasyonal Sosyalist rejimine doğru nasıl sürüklendiğini degözler önüne serer. Romanda, cezaevinden çıkan bir karakterin artık bir dahasuç işlememeye ant içmesine rağmen, mekânla bütünleşmesi sonucu tekrarsuç işlemesi ve kız arkadaşını dahi satacak kadar değer yargılarındansoyutlanması anlatılmıştır. Yazar bu romanında radikal bir değişikliğegiderek anlatım üslubunu değiştirir ve olay örgüsündeki heyecanı artırmakiçin Berlin’e özgü jargon kullanır, İncil’den alıntılar yapar, reklamsloganlarından ve gazete haberlerinden yararlanır. Yapılan açıklamalar,yorumlar ve iç monolog tarzı konuşmalar romanın ritmini artıran bir özelliğesahiptir. Döblin, Berlin örneğinde dünyada eş zamanlı ortaya çıkanbüyükşehir insan profilini gerçekçi bir yaklaşımla eleştirmiştir.Öğe Modern İran edebiyatından metinlerarasılık örneği: Hüzünlü Bahar(2019) Eren Soysal, EsinHer yazar, şair ve sanatçı, eserlerini ortaya çıkarırken birtakım etkileşimler içerisine girmektedir. Buetkileşim bazen bir sözün bir şiirde, bir şiirin bir hikâyede ya da resimde yeniden hayat bulmasıyladevam etmektedir. Tüm dünya edebiyatlarında olduğu gibi İran edebiyatında da bu tarz etkileşimlerigörmek mümkündür. Zaman zaman geçmişe yönelmeler ve herhangi bir yazar veya şairdenetkilenmeler yaşanmaktadır. Hatta bazı yazar ve şairlerin geçmişe sıkı sıkıya bağlı kaldıkları ve buetkiyle eserlerini ürettikleri görülmektedir. Bu tür eserler ilk olarak Julia Kristeva tarafından önesürülen iki veya daha fazla metin arasında oluşturulan bir tür söylem analizi şeklinde adlandırılan“metinlerarasılık” kuramıyla değerlendirilmektedir. Böylece metinler belirli bir doğrultudaincelenmekte ve ayrıca okur faktörü ön planda tutulmaktadır. Bu çalışmada da klasik İranedebiyatında önemli bir yeri olan Hâfız Şirâzî’nin modern İran şairlerinden neoklasik şair Huşengİbtihâc’ın şiirlerinden “Hüzünlü bahar” adlı gazelindeki etkileri “metinlerarasılık” kuramıçerçevesinde değerlendirilecektir. İbtihâc, klasik dönemde kendinden bir simge aramaktadır. Osimgeyle şairlikte kendi duygularını beyan etmeyi istemektedir. Dolayısıyla her ne kadar modern birşair olsa da özellikle Hâfız’a duyduğu fazla ilgiden dolayı Hâfız’ın şiirini detaylıca incelemiştir; buinceleme sonucunda Hâfız’ın anlatım tarzı ve dili, İbtihâc’ın dil ve düşüncesinde çok tesirli olmuştur.Klasik İran edebiyatına bilhassa Hâfız’ın gazellerine nasıl bağlı kaldığı “Hüzünlü Bahar” adlıgazelinden elde edilen bulgularla belirtilecektir.Öğe İmam Şafii divanında ilim(2019) Oğuz, Orhan; Dabbagh, Serkut MustafaGünümüz dünyasında eğitim ve öğretim ile ilgili sürekli yeni teoriler ortaya çıkmaktadır. Buteknikleri incelediğimizde şu husus ortaya çıkmaktadır: Eğitim ve öğretim ile ilgili teknikler birönceki tekniğinin eleştirisi üzerine gelişmiştir. İlimde eleştirinin yerini asla inkâr edemeyiz. Çünküeleştiri ilimlerin ilerlemesini sağlamıştır ve sağlamaya da devam edecektir. Ancak eleştirinin yanınaönceki âlimlerin tecrübelerinin de göz önüne alınması elde edilecek faydayı artıracaktır. Öncekiâlimlerin tecrübeleri konusunda bu çalışmada İmam Şafii’nin ilimle ilgili beyitleri incelenecektir.İmam Şafii İslam dünyasındaki dört hak mezhepten birinin kurucusudur. O genelde bu özelliği ilebilinir. Fakat Hadis, Fıkıh gibi dini ilimlerin yanında Arapça ve Edebiyat ile de meşgul olmuştur. Şiiryazmış ama bu şiirlerini bir kitapta toplamamıştır. Onun şiirleri biyografi kitaplarında yer almıştır.Bu şiirleri Abdurrahman b. el-Mustavî ve Muhammed İbrahim Selim derleyerek ayrı iki kitap halindeneşretmiştir. Bu çalışmada İmam Şafii’nin şiirlerini incelemekte iki husus hedeflenmiştir. Birincisiİmam Şafii’nin edebiyatçı yönünü tanıtmak. Çünkü yukarıda da bahsedildiği gibi onun sadece tek biryönü bilinmektedir. İkincisi divanında geçen ilimle ilgili beyitleri günümüz eğitim anlayışıylakarşılaştırmak. Böylece günümüz modern eğitim anlayışıyla, önceki âlimlerin tecrübelerinin bir arayagetirilme zemini araştırılacaktır. Araştırma iki bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümündeİmam Şafii’nin hayatı ile ilgili bilgiler verilmiştir. Giriş bölümünden sonra İmam Şafii’nin divanındailimle ilgili beyitleri açıklanmıştır. Bunlar: İlmin önemi, ilmin faydası, ilim için en uygun yaş, ilminkaynağı, yazmanın (not almanın önemi), ilimde orjinallik nakilciliğe tepki ve ezber için yapılmasıgerekenler.Öğe İlahiyat fakültesi hazırlık sınıfından sonra arapça öğretiminde kesintiye uğraması sorunu(Gümüşhane Üniversitesi, 2019) Oğuz, OrhanTürkiye’de genel olarak dil öğretiminde problemler bulunmaktadır. Bunların giderilebilmesi için çeşitli yöntemler denenmiştir vedenenmeye de devam etmektedir. Bu konuda genel kanaat Türkiye’de dil öğretiminin istenilen düzeyde yapılamadığıdır. Bu problemArapça öğretimi için de geçerlidir. İlahiyat fakültelerinde Arapça öğretimi hazırlık sınıfında ger. Bunun sebebi bu fakültelerin lisanseğitiminde Tefsir, Hadis, Fıkıh, İslam tarihi gibi temeli Arapçaya dayanan derslerin bulunmasıdır. İlahiyat eğitimine başlayan biröğrenciden bu dersleri görmek için hazır olması beklenmektedir. Çok yoğun geçen hazırlık döneminden sonra Arapça dersleri kesintiyeuğramaktadır. Böylece öğrenci belli bir süre sonra Arapçayı unutma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Fakat Arapça öğretenMütercim Tercümanlık, Doğu Dilleri ve Edebiyatı bölümlerinde Arapça – Türkçe, Türkçe –Arapça çeviri, Medya Arapçası gibi derslerbulunmaktadır. Bu dersler temel dilbilgisi dersleri işlendikten sonra görülen derslerdir. Dolayısıyla ilahiyat fakültelerinde de Tefsir, Hadisvb. derslerin anlaşılabilmesi için yoğun ve öğrenciyi bıktıracak bir Arapça hazırlık müfredatına gerek yoktur. Ayrıca Arapça öğretimisadece hazırlık sınıfı ile sınırlı kalmamalıdır.Öğe Çok kısa hikâye kavramı ile Kur’an kıssaları ve nevadir arasındaki benzerlik ve farklılıklar(2019) Oğuz, OrhanBilim, sanat, dil ve edebiyat insanlığın ortak birikimleridir. Hiçbir bilimsel icat, bir ülkedekendiliğinden ortaya çıkmaz. Bunun mutlaka diğer ülkeler ve diğer milletlerle bir bağlantısı vardır.Günümüzde batıda ortaya çıkan bir icadın, doğuda buna ait basit bir örneği veya fikri vardır. Sanat,dil ve edebiyat da aynı şekildedir. Her millet diğerlerinin dilinden kelime alır. Diğer millete kelimeverir. Batı edebiyatı doğu edebiyatından yüzyıllar boyu etkilenmiştir. Aynı şekilde batı edebiyatınında doğu edebiyatında etkileri vardır. Çok kısa hikaye batıda ortaya çıkmış bir kavramdır. Bu edebi türArap Edebiyatı’nda da kısa sürede yayılmıştır. Bu türle ilgili eserler yazılmış, araştırmalar yapılmıştır.Günümüzde bazı edebiyatçılar çok kısa hikaye ile bazı Arap edebiyatı ürünleri arasında benzerliklerkurmaktadırlar. Bu araştırmada çok kısa hikaye türü ile ilişkilendirilen Kur’an kıssaları ve nevadirincelenmiştir. Kur’an-ı Kerim’in Arap dil ve edebiyatında önemli bir yeri vardır. Arap dilininkaynaklarından biridir. Ayrıca üstün bir edebi anlatım tarzı vardır. Kıssa özellikle Kur’an-ı Kerim’inortaya koyduğu bir kavramdır. Yaşanmış olayların anlatılmasına kıssa denir. Eş anlamlısı hikayedir.Bu da hem yaşanmış hem hayal ürünü anlatımdır. Nevadir ise Arap edebiyatındaki nüktelihikayelerdir. Araştırma üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde kıssa ve nevadir kelimeleriaçıklanmıştır. İkinci bölümde Kur’an kıssaları ve nevadir ile çok kısa hikaye arasındaki benzerliklerve farklılıklar incelenmiştir. Sonuç bölümünde ise bu araştırmadan çıkan bulgular ortaya konmuştur.Öğe Türkiye türkçesindeki farsça kelimelerde anlam değişmeleri(2020) Güngör, Okan Celal; Eren Soysal, EsinKelime alışverişi, toplumların birbirleriyle ilişki halinde olmalarının doğal sonucudur. Tarihin çok eski devirlerinden beri ticari, siyasi, kültürel ilişkileri olan ve daha sonraları aynı medeniyetin bir parçası haline gelen Türk ve Fars toplumlarının kurdukları bu ilişkiler, iki toplumun diline de yansımıştır. Özellikle Selçuklular zamanında Farsçadan Türkçeye pek çok kelime girmiş, bu kelime akışı Osmanlı döneminde de artarak devam etmiştir. Dildeki değişme süreklidir ve dil, kullanımı sırasında yeni durumlar ve koşullara göre şekil alır. Türkiye Türkçesindeki Farsça kelimeler de süreç içinde, büyük ölçüde hem Türk dilinin fonetiğine hem de Türk düşünce yapısına uygun bir hal almıştır. Türkçe, Farsça kelimelerin anlam/anlamlarından ihtiyacı olanını aldığı gibi, bu kelimelerin bir kısmına ise yeni anlam incelikleri katmış, dolayısıyla bu kelimeler kaynak dilden farklı olarak yeni bir kavramı karşılar duruma gelmiştir. Türkiye Türkçesine Farsçadan girmiş 327 kelimenin 90’ında anlam değişmesi meydana gelmişken 237’sinin anlamının Farsçadaki anlam/anlamlarla örtüştüğü görülmüştür. Anlamı değişmiş olan 90 kelimenin 46’sı Farsçadaki anlam/anlamlarını korumakla birlikte, Türkçede yeni anlam/anlamlar kazanmış (aferin, can, cömert, çeşni vb.), 44’ü ise Farsçadaki anlam/anlamlarından koparak başka anlama/anlamlara geçmiştir (çarşı, çile, destek, erişte, hemşire, serüven vb.). Anlam değişmelerinde özellikle deyim aktarmasının bir türü olarak görülen doğadan insana aktarmalar yanında ad aktarmaları, argo kullanımlar, terim oluşturma çabası, mecaz ve yan anlam bağlantıları etkili olmuştur. Bu anlatım yolları dışında bazı kelimelerin Farsçada fiilken Türkiye Türkçesinde isim veya sıfat olarak kullanımı, yani tür değiştirmesi ya da Farsçada bağımsız olarak kullanılan iki kelime ya da yapının yeni bir kavramı karşılamak üzere birleştirilmesi gibi nedenler de bu anlam çeşitlenmesinde etkili olmuştur.Öğe Göstergelerarası çeviride yenidenyazma ve yenidenyaratma kavramları(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Yıldız Erol, AyşeGöstergelerarası Çeviride Yenidenyazma ve Yenidenyaratma Kavramları isimli kitap, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Fransızca Mütercim ve Tercümanlık Ana Bilim Dalı’nda çalışmalarını sürdürmekte olan öğretim üyesi Serhan Dindar tarafından kaleme alınmıştır. Kitap, Çizgi Kitabevi tarafından 2020 yılında, 206 sayfa olarak yayımlanmıştır. Dindar, çalışmasının kitaplaştırılmasına dair önsözünde; Çeviride Yenidenyazma ve Yenidenyaratma Süreci: Halk Ağzı Söylem Örneği adlı doktora tezi çalışması sırasında yenidenyazma ve yenidenyaratma kavramlarının göstergelerarası çeviride de işleyiş gösterebileceği fikri doğrultusunda bu çalışmayı ortaya koyduğundan bahsetmiştir. Yazar, göstergelerarası çeviride yenidenyazma, yenidenyaratma kavramlarının gerekliliğini ve bu kavramları daha anlaşılır kılıp, temellerinin nereye dayandığını göstermek için, kavramları parçalara ayırmış ve tek tek ele alarak kitabında inceleyeceğini belirtmiştir. Göstergelerarası Çeviride Yenidenyazma ve Yenidenyaratma Kavramları, önsöz, dört bölüm ve iki uygulama bölümü, sonuç ve kaynakçadan oluşmaktadır. Yazar, çeviribilim bölümünde “çeviri” kavramının tanımı ile başlayarak çeviribilimi temelden almıştır. Sonrasında çeviri kavramının nasıl çeviribilime dönüştüğü, farklı görüşlere sahip öncüleri ve çeviribilimin günümüze kadar nasıl geldiğine dair kronolojik olarak kısa bir değerlendirme yapmıştır. Bu sayede hem çeviri alanında çalışanlar hem de alan dışı araştırmacılar tarafından çeviribilimin daha iyi temellendirilebilmesi sağlanmıştır. Sonrasında, göstergebilim bağlamında, gösterge kavramını ele alarak okuru bir sonraki bölüme hazırlamıştır. Göstergebilimin nasıl geliştiği farklı kuramcıların düşünceleriyle tarihsel bir sıra içerisinde verilmiştir. Göstergelerarasılık ve Göstergelerarası Çeviri bölümünde son dönemlerde dikkat çeken bir kavram olan “göstergelerarasılık” kavramı ve göstergelerarası çeviri türünün oluşumunu çeşitli kuramsal söylemlerle okura sunmuş, böylece bir sonraki bölüme temel hazırlamıştır. Bir sonraki bölümde, göstergelerarası çeviri süreci açısından oldukça önemli olan bir şema-model oluşturarak süreci daha açık ve anlaşılır kılmaktadır. Ayrıca bu şema-model ile alt-erek metin kavramını ortaya atmıştır. Bu kavram ile göstergelerarası çeviri aşamasında yeri olan senaryo metni (alt-erek metin), göz ardı edilmemiş ve süreçte yerini sağlamlaştırmıştır. Yazar seçmiş olduğu iki farklı eser ile göstergelerarası çeviri sürecinde yenidenyazma ve yenidenyaratma kavramlarını, oluşturmuş olduğu betimleyici şema-model üzerinden incelemiştir. Yazarın ulaşmış olduğu senaryo metinleri de, yine yazar tarafından ortaya atılan alt-erek metin kavramının daha anlaşılır olmasını sağlamıştır. Yazarın, bir örneği roman-sinema uyarlaması diğer örneği roman-çizgi roman uyarlaması seçmesi günümüzde bu iki göstergelerarası çeviri türünün daha çok kullanıldığı düşünüldüğünde, yerinde bir seçim olmuştur. Göstergelerarası Çeviride Yenidenyazma ve Yenidenyaratma Kavramları kitabında Dindar, çeviribilim ve göstergebilim alanlarının birbirleriyle bir ilişki içinde olduklarını vurgulamıştır. İnsana özgü olan dil ve düşünce kavramları ele alındığında, insanın düşüncelerini, yaşam tarzını, dünya görüşünü sadece dil gösterge aracılığıyla değil farklı gösterge sistemleri ile de ifade edilebileceğinin altını çizmiştir. Örneğin, bir insanın giyim tarzı, fiziksel görünüşü, kullandığı parfümü, okuduğu kitabı ya da yaşadığı ev gibi etmenler birer gösterge özelliği taşır ve karşı tarafa o insan hakkında fikirler verir. Yazar, yenidenyazma ve yenidenyaratma kavramları için ise, yenidenyazma kavramının daha çok biçimsel yani gösteren düzeyinde bir dönüşüm olduğunu; yenidenyaratma kavramının da var olan bir şeyin içinde yaratılan içerik ve anlamı, başka bir gösterge sistemi aracılığıyla başka bir metinde farklı bir kitle üzerinde yeniden sağlamak şeklinde ifade etmiştir. Yazar, birçok şekilde yapılabilen göstergelerarası çeviriyi sınırlayarak, roman-sinema ve roman-çizgi roman uyarlamaları çerçevesinde ele almış ve seçmiş olduğu iki örneği, göstergelerarası çeviri bağlamında, oluşturmuş olduğu betimleyici şema-model üzerinden açıklamıştır. Dindar’ın, son yıllarda çeviribilimde disiplinlerarası bir çerçevede araştırılan göstergelerarası çeviri bağlamında, yenidenyazma ve yenidenyaratma kavramlarının işleyişini şematize ederek, alanda bir farklılık yaratmış olduğunu ve göstergelerarası çeviri sürecini daha anlaşılır kılıp alana katkı sağlamış olduğunu belirtebiliriz. Ayrıca, kitabın çeviribilim ve göstergebilim alanlarında çalışmalar yapan araştırmacılar için de faydalı olacağını söyleyebiliriz.Öğe Çin Modern Edebiyatı deneme eserleri seçkisi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Öztürk, Nuray PamukGonca ÜNAL CHIANG tarafından hazırlanan "Çin Modern Edebiyatı Deneme Eserleri Seçkisi" adlı eserin incelenmesidir.Öğe Zihinde kesişen mekânlar: Çölün öbür tarafı(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2019) Düşgün, UmutTayfun Pirselimoğlu’nun 2018’de İletişim Yayınlarından çıkan Çölün Öbür Tarafı adlı eseri, yazarın aynı yayın evinden çıkan ikinci yapıtıdır. Daha önce 2016’ta Berber adlı eserini yine aynı yayın evinden yayımlayan Pirselimoğlu; Çöl Masalları (1996), Kayıp Şahıslar Albümü (2002), Malihulya (2003), Şehrin Kuleleri (2005), Kerr (2014) adlı eserlerin de yazarıdır. Çölün Öbür Tarafı anlatı içinde yazarın metinüstü olarak konumlandığı, ilginç tesadüflerin, kesişen hikâyelerin, fantastik ve tekinsiz mekanların yer aldığı; üslup olarak da romancının diğer eserleriyle konuşan bir anlatıdır. On yedi bölümden oluşan eser bir bütün olarak ele alındığında çeşitli noktalarından birbiriyle bağlantı kurulabilen ancak konu açısından ayrı olan bir anlatı olarak düşünülebilir.Öğe Halef El-Ahmer’ı̇n arapça dı̇lbı̇lgı̇sı̇ öğretı̇m metodu(2019) Oğuz, OrhanHer dilde birçok dilbilgisi kuralı vardır. Fakat bu kurallar içinde bazı kurallar daha sık kullanılır. Dil asıl itibarıyla bu çok kullanılan kurallar etrafında döner. İnsanlar günlük hayatta yaygın kullanılan kurallarla konuşur, yazılanları okur, dinlediğini anlar. Günümüzde yabancı dil öğretiminde dilbilgisi ağırlıklı yöntem terk edilmeye başlanmıştır. Çünkü uzun zaman yabancı dil öğretiminden dilbilgisi öğretimi anlaşılmış ve uygulanmıştır. Aynı durum Arapça için de geçerlidir. Arapça dilbilgisi öğretiminin tarihini incelediğimizde bu sıkıntının sadece bu gün olmadığı ortaya çıkmaktadır. Geçmişte aynı sıkıntıyı dilbilgisinin kolaylaştırılması olarak dile getirmişlerdir. Bu konuyu dile getiren alimlerden biri de Halef el-Ahmer’dir. Kendisi Arapça dilbilgisinin öğrencilere kolay öğretilmesi amacıyla Mukaddime fi’n-Nahv “Dilbilgisine Giriş” adını verdiği bir kitap yazmıştır. Halef el-Ahmer Türk asıllı bir alimdir. O, Arap dili ve edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Anne ve babası günümüzde Özbekistan sınırlarına dahil olan Ferganalıdır. Kuteybe b. Muslim tarafından esir alınmış ve Irak’a getirilmişlerdir. Burada Basra valisi Bilal b. Ebu Burde el-Eşari’ye hediye edilmişlerdir. Böylece anne ve babası Basra’ya yerleşmişler el-Ahmer de hicri 115 yılında Basra’da dünyaya gelmiştir. Bu araştırmada iki hedef belirlenmiştir. Bunlardan birincisi dilbilgisinin kolaylaştırılması ile ilgili geçmişten bir örnek vermek. İkincisi ise Türk asıllı bir alimin bu konuda yaptığı çalışmaları günümüze taşımak. Çünkü dil ve edebiyat sadece belli bir ırkın ürünü değildir.Öğe A young view on the curriculum of arabic preparatory program: The case of Karamanoğlu Mehmetbey University(2019) Oğuz, Orhan; Çakır, MehmetBu araştırmada Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arapça Mütercim tercümanlık Bölümü hazırlık sınıfı öğrencilerinin Arapça’ya yönelik tutumları farklı değişkenler açısından ele alınmıştır. Araştırmada, hazırlık sınıfı öğrencilerinin Arapça diline yönelik tutumlarının ortaya konulması temel amaç olarak belirlenmiştir. Araştırma verileri elde edilirken veri toplama yöntemi olarak “karma metod” kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2017-2018 eğitim yılından Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Arapça Mütercim Tercümanlık Bölümünü kazanan öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırma verileri SPSS 21 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın sonunda yapılan Ki-kare test sonuçları da dikkate alınarak; Arapça Mütercim Tercümanlık Bölümü hazırlık sınıfı öğrencilerinin Arapça diline karşı olumlu bir anlam yükledikleri, mezun olunan lisenin türünün bir dili öğrenmede önemli bir etken olduğu, dilin öğrenilmesinin zor olmasına karşın dersin yürütücüsünün kolaylaştırıcı bir etkisinin bulunduğu gibi sonuçlar elde edilmiştir.Öğe Cezayir’de roman(2012) Sakkût, Hamdi; Can, Ahmet HamdiCezayir, kolonizasyon sürecini yaşamış diğer Arap ülkelerine nazaran bu süreci uzun ve sancılı bir şekilde geçiren ülkelerin başında gelir. Ülkenin yaşadığı bu dönem başta roman olmak üzere birçok edebi türe konu olmuştur. Bir edebi tür olan romanın 1865-1995 yılları arası Arap dünyasındaki yansımaları Hamdi Sakkût?un kaleminden “er-Rivâyetu?l-Arabiyye Bibliyûcrafyâ ve Medhal Nakdî 1865-1995” adlı kitapta aktarılmıştır. Kitabın Cezayir?le ilgili bölümü çevrilerek okuyucunun bilgisine sunulmuştur.Öğe Cemal Süreya şiirinde dil sapmaları(2013) Harmancı, AbdullahGündelik, ortalama dili; edebi, kurmaca dil seviyesine yükseltmek, edebî metnin/şiirin imkânlarını genişletmek amacıyla şair ve yazarlar tarafından sıkça başvurulan yöntemlerden birinin de "dil sapmaları" olduğu bir gerçektir. Dilin alışılmış kurallarını; yazım, ses, kelime, ifade, dilbilgisi, anlam düzeylerinde değiştirme, bozma şeklinde tanımlayabileceğimiz "dil sapmaları"ndan şiirimizde özellikle 1950'li senelerden itibaren yararlanılmaya başlanmıştır. Kimi araştırmacılara göre 1954 - 1959, kimi araştırmacılara göre ise 1953 - 1963 yılları arasında edebiyatımızda etkili olan İkinci Yeni şiiri, Garip şiir hareketinin bilinçli bir şekilde ihmal ettiği edebi sanatları, imgeli söyleyişleri, soyut dili, kapalı anlatım biçimlerini, dil deneylerini ön plana çıkarmış, dilin sınırlarını zorlamış, Türkçenin imkânlarını genişletmeye çalışmış, dolayısıyla da dil sapmalarından geniş oranda yararlanmıştır. İkinci Yeni şiirinin önemli temsilcilerinden olan Cemal Süreya da, bu yöntemleri şiirlerinde uygulamıştır. Bu makalede; İkinci Yeni şiiri ve dil sapmaları hakkında verilen teorik bilgilerin ardından, Cemal Süreya'nın tüm şiirleri taranmış, şiirlerde tespit edebildiğimiz dil sapmaları örneklenmiş ve onun şiirine dil sapmalarının ne gibi etkileri olduğu, şairin bu yönteme neden ihtiyaç duyduğu tartışılmaya çalışılmıştır. Cemal Süreya şiirinde yararlanılan sapmalar; yazım sapmaları, ses sapmaları, kelime sapmaları, dilbilgisi sapmaları, ödünç metinlere müdahaleler, anlam sapmaları ya da alışılmamış bağdaştırmalar olmak üzere yedi başlık altında incelenmeye gayret edilmiştir.Öğe Almancadan Türkçeye kısa öykü çevirisinde karşılaşılan çeviri sorunları(2016) Erbek, MuratModern çeviri kuramlarında yazın çevirisinin doğası gereği karmaşık ve çok boyutlu bir etkinlik olduğu düşüncesi genel olarak kabul görmektedir. Çünkü yazın çevirisi sürecini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen birçok etmen vardır. Söz gelimi yazınsal metinlerin önemli özelliklerinden bir tanesi yoruma açık olmalarıdır. Bu da aynı metnin farklı çevirmenler tarafından farklı yorumlanmasına ve çevrilmesine sebep olmaktadır. Aynı çevirmenin dahi aynı metni farklı zaman ve koşullarda farklı yorumlama ihtimali vardır. Yorumlama sorununa ek olarak hem içeriği hem de yazarın biçemini korumaya çalışmak yazın çevirisinde bir diğer önemli sorunu oluşturmaktadır. Mevcut çalışmada, bu ön kabullerden yola çıkılarak; kısa öykü çevirisinde karşılaşılan çeviri sorunları ele alınmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Günter Grass'ın Die Linkshänder başlıklı kısa öyküsü ve bu kısa öykünün Kâmuran Şipal tarafından Solaklar başlığıyla yapılan çevirisi benimsenen çeviri yöntemi hesaba katılarak incelenmiştir. Bu bağlamda, kaynak metin ve çevirisi Christiane Nord'un 'çeviri amaçlı metin çözümlemesi modeli' esas alınarak çözümlenmiştir. Sonuç olarak; kültürel farkların ve Alman okur ile Türk okurun artalan bilgisinin farklı olmasının çeşitli çeviri sorunlarına sebep olduğu tespit edilmiştir. Çevirmen tarafından benimsenen çeviri yöntemi çevirmenin kararlarını doğrudan etkilemektedir. Bu bağlamda bu çalışma çeviri sorunlarına çözüm önerileri getirilirken benimsenen çeviri yönteminin ve çevirinin amacının hesaba katılması gerektiğini göstermiştir.Öğe Modern Arap Edebiyatında ilk “serbest şiir” deneyimleri(2015) Ceylan, ZaferArap şiiri tarihinde, Cahiliye şiirinin ardından üzerinde belki de en çok tartışma yaşanan konu serbest şiir olmuştur. Bu alanda kimin ilk olduğu, en ideal örneğin kimin tarafından verildiği ve nasıl adlandırmak gerektiği, öncelikli tartışma konularının başında gelir. Bu çalışmada ilk olarak, serbest şiiri hazırlayan öncü edebi çalışmalar olan mursel ve mensur şiir, alanında ciddi ürünler ortaya koymuş lider diyebileceğimiz isimleriyle birlikte, modern Arap şiiri anlayışında bir temel oluşturması açısından verilmiştir. Ardından serbest şiire geçişte önemli mihenk taşları olarak niteleyebileceğimiz Ahmed Zekî Ebû Şâdî, Alî Ahmed Bâkesîr ve Luvîs 'Avvad ayrı birer konu başlığı altında incelenmiştir. Sonrasında ise bu alanda en ciddi çalışmaları ortaya koymuş iki isim Bedr Şâkir es-Seyyâb ve Nâzik el-Melâ'ike ile her birinin "ilk serbest şiir" olarak iddia edilen çalışmaları incelenmiştir. Son olarak da bu alanda ilk olabilmeye ve yapılan çalışmalara bir ad verebilmeye dair tartışmalara değinilmiştirÖğe Türkçede eylemsilerle kurulan sıfat işlevli yan tümcelerin farsçada kullanımı üzerine(2017) Eren Soysal, EsinUral-Altay dil ailesine ait olan Türkçe ve Hint-Avrupa dil ailesine mensup olan Farsça arasında uzun yıllar bir etkileşim olmuştur. Bu diller arasında bazı benzerlikler ve farklılıklar belirlenmiştir. Sözdizimi açısından özne+nesne+yüklem şeklindeki tümce dizilişinde her iki dil arasında benzerlik olmasına rağmen tümce yapılarında özellikle de bileşik tümcelerde farklılıklar görülmektedir. Temel ve yan tümcelerden oluşan bileşik tümceler Türkçede fiilimsiler ya da birtakım eklerle kurulurken Farsçada bileşik tümceler eklerin ya da edatların çekimli fiilleri olan tümceleri birleştirmesiyle oluşmaktadır. Bu farklılıklardan biri de sıfat işlevli yan tümcelerde görülmektedir. Çalışmada Farsça ve Türkçede var olan sıfat işlevli yan tümceler arasında ne tür farklılıklar olduğu ifade edilecektir. Diller arasında var olan bu farklılıklar tercüme yapılırken birtakım anlam kaymalarına, bazı öğelerin çıkarılmasına veya eklenmesine neden olmaktadır. Bu yüzden metin aktarımlarının en iyi şekilde yapılabilmesi için her iki dilin sözdizimi özellikleri konusunda yeterli bir bilgi birikimine sahip olunması gerekmektedirÖğe Eş-Şerîf Er-Radî, hayatı ve şiirine etkisi(2018) Oğuz, Orhan; Aly, Emad Abdelbakyİnsan hayatı doğumundan ölümüne kadar doğal çevresi içinde geçer. Ve bu çevre onun kişiliğinin oluşmasında etkili olur. Aynı zamanda ailesi, çevresi de etkilidir. Hocalarının ve eğitiminin üzerinde önemli bir etki vardır. Bu etki ile insanın duyguları görüşleri edebiyatı oluşur. Eğer bir kişiyi bütün yönleri ile bilmek işitiyorsak hayatını bilmemiz gerekir. Edebiyatçılar, Şairler ve yazarlar da bu tesirden uzak değildir. Bu tesirin etkisi ile kitap yazmış,Şiir söylemişlerdir. Şerîf Radî Bağdatta doğmuş, orada yaşamış ve yine Bağdat?ta vefat etmiştir. Küçük yaştan itibaren iyi bir eğitim almıştır. İlk eğitiminde babası Ebu Ahmed el-Huseyn b. Musâ ile annesi Ümmü Ahmed Fatıma b. el-Huseyn?in büyük etkisi vardır. eş-Şerîf er-Radî on yaşında Kur?ân-ı Kerîm?i ezberlemiştir. Yine on yaşındayken Şiir söylemeye başlamıştır. eş-Şerif er-Radi Abbasî döneminin önemli şairlerinden sayılır. O uzri şiirin de temsilcisidir. Aynı zamanda toplumda yüksek bir konuma sahiptir. eş-Şerif er-Radi?nin hayatı, soyu, yetişmesi ve toplumsal konumu edebi kültürünün oluşmasında çok önemli bir etkisi vardır.Öğe I. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi (07-09 Kasım 2018)(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Kırmızı, Bülent07-09 Kasım 2018 tarihleri arasında, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, Karaman Valiliği, Türk Dil Kurumu ve Karaman Belediyesi’nin katkılarıyla I. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi düzenlendi.