Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Toplumsal hareketler ve siyasette olumsuz duygulanımların rolü üstüne kuramsal bir inceleme(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2024) Akgün, Recep CemaliSosyal bilimlerde duygulanımların insan ilişkilerinin ve toplumsallığın farklı boyutlarındaki rolüne vurgu yapan çalışmaların artışıyla son yıllarda bir dönüşüm başladı. İnsan eylemleri ve toplumsal pratiklere sadece bilinçli düşünmenin biçim vermediğini gösteren bu dönüşümle birlikte sosyal hareketler ve siyasette de duygulanımların çeşitli deneyimlerdeki yerine dair incelemeler görünür oldu. Bunların ortaya koyduğu üzere hem olumlu hem de olumsuz duygulanımlar, siyaset ve toplumsal hareketler alanındaki deneyimlerin oluşumunu etkiler. Buna binaen bu çalışma suçluluk duygusu, öfke ve acı bağlamında olumsuz duygulanımların toplumsal hareketler ve siyasetteki pratiklerde nasıl iş gördüğünü inceler. Olumsuz duygulanımların olumsuz eylem ve davranışlardan ibaret olmadığını ileri sürer. Buna bağlı olarak onların olumlayıcı ve kurucu insani ve toplumsal eylemleri, davranışları ve ilişkileri de üretebileceğini iddia eder. Böylelikle olumsuz duygulanımların sadece tepkisel ve gelip geçici biçimlerdeki siyasal ve toplumsal deneyimleri üretmediğini, aynı zamanda dayanışma ve ortaklık oluşumu gibi kurucu pratikler etrafında kolektif özne oluşumu ile alternatif toplumsal deneyimlere de yol açabileceğini ortaya koyar.Öğe Chris jenks' subculture approach and tofaş youth: a research on karaman province(Anadolu Ilahiyat Akademisi, 2024) Açıkalın, Melek; Çakır, MehmetAmong the recent industrial products, one of the most significant developments affecting societies and people has been the advances in the automotive industry. Automobiles have made it possible redefine the relationship between the individuals and society, transforming spaces according to their own needs. Spaces have contributed to the creation of a network of social relationships where users can communicate with several people simultaneously in the relationship between automobiles and people. Therefore, while automobiles have become a part of private life, it has also provided individuals with the opportunity to enter the public sphere. In this study, young people who view owning a bird series car as a way to distinguish themselves from others in society are considered as a subcultural group. The main purpose of this study is to provide a sociological explanation for young people who see owning a symbolic vehicle as a way of gaining social acceptance. In this direction, the data in the study, which was conducted in accordance with the phenomenology research design within the qualitative research tradition, the data were obtained through interviews with a total of 33 people, two of whom were female and 31 of whom were male, between the ages of 18-35, who own Bird Series vehicles. Interviews were conducted between December 2022 and April 2023, using purposive and snowball sampling techniques. The collected data was analysed descriptively using MAXQDA 22 software. The analysis and interpretation of the data is based on Chris Jenks' classification of cultural, reflexive, linguistic, and visual turns to explain the difference between the approaches to the concept of subculture in the modern and postmodern periods. The differences, characteristics, transforming aspects and existence strategies of young people who use Bird Series vehicles through the ownership of a symbolic vehicle and their practices of separation from the dominant culture were analyzed based on Chris Jenks' quadruple classification. The research found that young people value the relationships built around a symbolic vehicle more, as Bird Series vehicles fulfil their need for a sense of belonging to a group.Öğe Strategies of Refugee Children in Response to Ethnic Categorization and Social Exclusion in Konya(Istanbul Univ, Methodology & Sociology Research Center, 2024) Tunç, Gamze Kaçar; Güllüpınar, FuatIn this paper, we focus on how refugee children from Syria, Afghanistan, Iraq, and Sudan resettled in Konya, Turkey, use coping strategies in response to the ethnic categorization and exclusion policies of the local population. Employing ethnographic methodology combined with grounded theory, we conducted participant observations, as well as in-depth interviews with 65 refugee children. The family members of the children, as well as the local population, were also within the scope of the study. Furthermore, we conducted extensive interviews and observations in two different religious secondary schools attended by refugees. We aimed to understand their local experiences and intergroup relations by expanding the field. As a result, we observed that these children resisted societal pressure by developing various coping strategies such as emphasizing Muslim identity, attending schools as spaces for socializing, choosing to speak Turkish, standing with the strong, and building shared enjoyment or joining existing ones. These findings show that the refugee children do not passively submit to the conditions they find themselves in and do not simply embrace the impositions of power as they are.Öğe Yerinden olmuşlar ın yoksulluğunu yeniden üreten habitus(2013) Ünal, Ahmet ZekiBu makalenin amacı ülke içinde yerinden olmuşlar olarak tanımlanan vatandaşlarımızın kent ortamında yoksullukla ilişkilerini Bourdieunünhabitus ve kültürel sermaye kavramlarıyla açıklamasını yapmaktır.Yerinden olmuş kişiler yaşanan zorunlu göç sonucunda; kentsel yoksulluk, eğitim hakkından yararlanamama, sağlık hizmetlerinden yararlanamama, sosyal güvenceden yoksunluk, işgücü piyasasına yeterince katılamama, işsizlik ve kentsel mekânda ayrımcılığa uğrama gibi birçok sorunla baş etmek zorundadırlar. Bu çerçevede gelişen yoksulluk kültürü, yoksulluk döngüsünü kıracak bir gelir düzeyi yakalayamayan aileler içerisinde yetişen yeni neslin kültürel sermayesini oluşturmakta ve onların bedenlerine yazılmaktadır. Dolayısıyla bu yerinden olmuş kişilerin algılama, düşünme ve davranma kalıplarını biçimlendirmekte ve yeniden üretilmesini sağlamaktadır.Öğe Yavaş şehir, kentleşme ve turizm: Antalya/Finike örneği(2024) Aykaç, Nilüfer ÖztürkBu çalışmada yavaş şehir kavramı, Antalya’nın Finike ilçesi özelinde incelenmiştir. Temel amaç, Finike örneğinden hareketle yavaş şehir tartışmalarına katkıda bulunmak ve yavaş şehir kriterleri bağlamındaki projeleri/etkinlikleri inceleyerek olası toplumsal etkilerine değinmektir. Çalışma nitel araştırma yöntemi çerçevesinde hazırlanmıştır. Çalışmada veri kaynağı olarak Finike Belediyesi web sitesinde yer alan dokümanlardan (faaliyet raporları, meclis kararları, projeler vs.) faydalanılmış, bu belgeler doküman/belge analizi tekniğine göre incelenmiştir. İncelemede kentleşme, yavaş şehir, turizm, sürdürülebilirlik temalarına odaklanılmış; yavaş şehir kavramının turizmle ilişkisi, yavaş şehrin ve turizmin toplumsal etkileri, sürdürülebilir turizme dair farkındalıklar Finike üzerinden tartışılmıştır. Analiz kısmında, yavaş şehir olma kapsamında değerlendirilebilecek faaliyetler yıllara göre tasnif edilmiş; elde edilen veriler yavaş şehir kriterleriyle örtüşmeleri, turizmle ilişkileri ve ortaya çıkabilecek riskler bağlamında yorumlanmıştır. Finike’nin tarımsal etkinliği, turizm potansiyeli ve yavaş şehir olmaya uygun yönleri ayrıcalıklı özellikleri arasındadır. Bunun yanında Finike’nin popülaritesinin gün geçtikçe artması, kitlesel turizm sebebiyle kalabalıklaşarak kentsel yaşam kalitesinin azalması, bölgedeki biyoçeşitliliği korumaya yönelik eylemlerin yetersiz kalması öne çıkarılabilecek riskler arasındadır. Bu çalışmadan hareketle, yavaş şehir olma deneyiminin toplumsal etkilerine ve özellikle Finike gibi sahil ilçeleri özelinde turizmle olan ilişkisine yönelik farkındalığın artması beklenmektedir.Öğe Pierre Bourdieu’s theory of culture and the possibility of social change(2020) Akgün, RecepThis article critically analyzes Pierre Bourdieu’s ideas on the social change in the context of his sociology ofculture. Around this analysis the study presents how Bourdieu places social change in his sociology of cultureand shows his theoretical possibilities and limitations about the change within the social. Thus, it is claimedthat Bourdieu’s sociology of culture inserts the agency into the cultural analysis to open a space for the changewithin the social through assigning an active role to the agents vis-a-vis objective social conditions andstructures, however, his ideas on agency delimits the scope of change in the social. Correspondingly, the studysets forth the possibilities and limitations of theory of social change in Bourdieu’s sociology of culturecritically by means of examining his general theoretical procedures and ideas on the social.Öğe Nitel araştırmalarda konumsallık ve düşünümsellik: yakınlık ve mesafe arası müzakere(2020) Tunç, Gamze KaçarNitel araştırmalarda en önemli araştırma enstrümanı olan araştırmacının, araştırmayaolası etkilerini anlama noktasında “konumsallık” önemli bir metodolojik kavramolarak karşımıza çıkmaktadır. “Araştırma sürecinin” ve genel olarak araştırmacınınkimliğine ve ideolojik duruşuna göre tanımlanan “konumsallığın” birbirleri üzerineolası etkileri bu makalenin temel tartışma konusudur. Alan yazında çoğunlukla,“içeriden” ya da “dışarıdan” bir araştırma sürecine yol açan koşullar ve bu koşullarınaraştırma üzerine olumlu/olumsuz etkileri tartışılmaktadır. “Tamamen içeriden” ya da“tamamen dışarıdan” bir araştırmanın mümkün olup olmadığı ise genellikle sorgulamadışı bırakılmaktadır. Farklı olarak, bu makalede, araştırma sürecinde konumlararasında keskin bir ayrımın mümkün olup olmadığı sorgulanmaktadır. Ayrıca,araştırmacı ile araştırması arasındaki ilişkisellik tartışılmaktadır. Sonuç olarak,“içeriden” ve “dışarıdan” konumlar arası uzlaşının mümkün olabileceği vekonumsallığı “arada alan” olarak benimsemenin faydaları ortaya konmuştur.Araştırmacının kendi konumunun farkına varması ve bulgular üzerine etkisini kontroledebilmesi için ise “düşünümsellik” önemli bir metodolojik tutum olarak ön planaçıkmıştır.Öğe Mücadelenin ve ayrımcılığın mekânı olarakkente dair sosyolojik yaklaşımlar ve popüler kültüre yansımaları: kentsel devrim ve yerleşim kısıtları(2024) Kurtcebe, MehmetBu çalışma, yirminci yüzyılın ortasında kent araştırmalarında etkili olan Lefebvre’in (2003: 15-19, 73-78) ve Rex ve Moore’un (1967: 228-229, 270-273) öncülük ettiği, kente dair fırsatları ve sınırları öne çıkarmasıyla farklılaşan iki yaklaşımın izlerini günümüze kadar sürerken toplumsal çerçevede kentin sorunlarını anlamaya dair potansiyelini sorgulamaktadır. Çalışmada kent kavramı ile ilgili kuramların izlediği gelişim ve tarihsel bir bakış açısının sunulmasının yanı sıra kent ve kentliliğe uzanan süreç ele alınarak yirminci yüzyılın ortasından günümüze kadar kent çalışmalarında bir izlek oluşturan kent hakkı ve yerleşime dayalı sınıfsal oluşumlarla ilgili kuramlara yer verilmektedir. Ardından mekâna dair soyutlamayı temel alan yaklaşımları aşarak gerçekçi bir zeminde ele almaya girişen Sayer’in (1993: 335-338) görüşleri etrafında kent çalışmalarına getirilen eleştirilere değinilmektedir. Eleştiriler arasında kent çalışmalarında mekânın araştırılması adına yeni yönelimler bulunmaktadır.Öğe Kültürel göstergeler ışığında tofaş araç sahibi gençler üzerine nitel bir araştırma(2024) Açıkalın, Melek; Çakır, MehmetEşya-insan ilişkisini incelemek gündelik yaşamın değişen dinamiklerini saptamanın yanı sıra bireyin iç dünyasını anlama imkânı da sunmaktadır. Nesne yani eşya bir toplumun sembolik olarak taşıdığı kültürel kodların en güçlü göstergesidir. Bu anlamıyla nesne, kültürü oluşturur ve onu var eder. Kültürel tarihimizde maddi kültürün nesneleşmiş bir biçimi haline gelen otomobiller sürücüler tarafından simgesel anlamlar yüklenerek büyülü bir çekicilik sunar. Modern yaşam ile kültüre eklemlenen otomobiller, özne olarak bireylerin yaşamında özel bir yer alarak bireyin ayrılmaz birer parçasına dönüşmüştür. Buradan hareketle bu araştırma Tofaş araç sahibi gençlerin anlam dünyalarını kültürel göstergeler ışığında ortaya koymayı amaçlamaktadır. 33 genç katılımcı ile yüz yüze görüşülerek verilerin toplandığı bu araştırma, Karaman ilinde yaşayan kuş serisi otomobil kullanıcılarının, araçlar ile aralarındaki etkileşimlerinden hareketle; bireysel, sosyal ve kültürel özelliklerinin ortaya konulması amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden, fenomenoloji deseni kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma sahasından elde edilen bulgular, kültürlerarası çalışmalar alanında önemli bir yeri bulunan Geert Hofstede ve arkadaşlarının kültürel unsurları analiz etmek üzere kullandıkları Soğan Şeması modeli ile yorumlanmış ve genç katılımcıların konuya ilişkin deneyimleri aktarılmaya çalışılmıştır. Maxqda 22 programı ile verilerin analiz edildiği bu araştırma, otomobilleri sadece artan yaşam konforunun sembolik bir göstergesi olarak değerlendiren yaygın bir kabule rağmen, sembolik bir araç sahipliğinin özellikle Tofaş kuş serisi modeller özelinde kimlik, statü ve sosyal farklılıkların yansımasında nasıl bir kültürel bir unsur haline dönüştüğünü ortaya koyma iddiasıyla hazırlandığından önemli görülmektedir.Öğe GEORG SIMMEL’S STRANGER AND WALTER BENJAMIN’S FLANEUR’S WAYS OF SEEING AND KNOWING(2024) Akgün, Recep CemaliGeorg Simmel’s stranger and Walter Benjamin’s flaneur are social types constructed and reconstructed by modern life experiences and capitalism. Thinking each of these types as social scientists and filmmakers, the study analyzes their ways of seeing and knowing. In that sense, it lays bare that the stranger and the flaneur offer alternative ways of seeing and knowing that differ from the modernist ones. Accordingly, it investigates what the possibilities and limitations of the stranger and the flaneur’s ways of seeing and knowing are, and how these possibilities and limitations are being formed. The main question of the study is how ways of seeing and knowing of these types differentiate from the modernist ones. The study claims that even though the stranger and the flaneur’s ways of seeing and knowing can make the plurality of truth and points of view possible, they do not completely go beyond modernity’s subjectivity and its experiential forms.Öğe DİJİTAL PLATFORMLARDA ANNELER GÜNÜ SÖYLEMİ: ANNE OL(A)MAMAYA DAİR BİR İÇERİK ANALİZİ(2024) Aykaç, Nilüfer ÖztürkBu çalışma, kitle iletişim araçlarından biri olan dijital platformlar aracılığıyla üretilen kadınlık söyleminin Anneler Günü ve anne ol(a)mamak mefhumu üzerinden temsilini konu edinmektedir. Annelik ve anne ol(a)mamak, kadınlığa ilişkin toplumsal inşa sürecinde belirleyici olan dinamikler arasındadır. Anneler Günü, bu inşanın söylem(ler) aracılığıyla yeninden dolaşıma girmesini sağlayan araçlardan biri olmaktadır. Çalışmanın içeriğini, dijital platformların Anneler Günü vesilesiyle internet ortamında yayınladığı anne ol(a)mamaya dair içerikler oluşturmaktadır. dunyabizim.com, uplifers.com ve bianet.org söz konusu üç platformdur. Bu platformlar, farklı toplumsal duruşlara sahip olmaları sebebiyle tercih edilmiş ve amaçlı örnekleme tekniğiyle seçilmiştir. Buralarda oluşturulan metinlerde geçen kadınlık, annelik, anne ol(a)mamak, çocuksuzluk gibi temalar hakkında nitel araştırma yöntemleri kapsamında içerik analizi yapılmıştır. Bu konuların platformlarda sunuluş tarzının, platformların genel duruşuyla ilgisi sorgulanmış ve neticede bu temalara dair nasıl bir toplumsal inşa oluşturdukları ortaya konulmuştur. dunyabizim.com sayfasındaki içerikte annelik özcü bir temelde kabul edilmiş, anne ol(a)mamak hüzün duygusu üzerinden okunmuş ve manevi bir içerikle değerlendirilmiştir. İkinci platform olan uplifers.com içeriğinde anne ol(a)mayan kadınlarla birlikte henüz anne olmayan kadınlar da gündeme dâhil edilmiş ve Anneler Günü’nün kutlanması vesilesiyle onların da tanınırlığı talebi dile getirilmiştir. Üçüncü ve son platform olan bianet.org’daki içerikte ise Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği’nin Anneler Günü vesilesiyle yayınladığı manifesto esas alınıp gönüllü olarak anne olmama tercihi de gündeme getirilmiş ve annelik meselesi biyo-politika ve direniş ekseninde yorumlanmıştır. Her üç içerikte de annelik mefhumu, Anneler Günü vesilesiyle anne ol(a)mayan kadınlar konu edilerek sunulmuş ve bu anlamda alternatif söylemlerin oluşması sağlanmıştır. Çalışmaya konu edilen platformlar özelinde kadınlığa ve anneliğe dair toplumsal inşalara ilişkin alternatif söylemlerin gündeme alınması vesilesiyle çalışmanın literatüre katkı sunması beklenmektedir.Öğe Âşık veysel’in hayatı ve şiirlerinden hareketle toplumsal eşit(siz)lik ve tabakalaşma(2024) Aykaç, Nilüfer ÖztürkBu çalışmada son dönem Türk halk ozanlarından Âşık Veysel’in hayatı ve şiirleri, toplumsal eşit(siz)lik ve tabakalaşma temaları açısından ele alınmıştır. Bu bağlamda nitel araştırma yöntemlerinden tematik analiz ve içerik analizi teknikleri kullanılmış; ayrıca edebiyat sosyolojisinin “yazar” ve “eser” unsurları özelinde inceleme derinleştirilmiştir. Çalışmanın odağında, toplumsal tabakalaşma ve eşit(siz)lik temalarına ilişkin tematik bir inceleme bulunmaktadır. Analiz birimi olarak bu temalarla ilgili Âşık Veysel’in biyografisinde yer alan anılar ve bu temaların yer aldığı şiirler incelemeye tabi tutulmuştur. Toplumsal eşitsizlik ve tabakalaşmaya ilişkin örnekler, ilk olarak “maddi sebepler kaynaklı eşitsizlikler” ve “ırk, etnik köken ve mezhepsel kimlik kaynaklı eşitsizlikler” olmak üzere iki ayrı grupta sınıflandırılmıştır. Bu kategorilerde yer alan unsurların insanlar arasında ayrımcılık oluşturması, Veysel tarafından eleştirilmektedir. Üçüncü bir kategori olarak özellikle meslekler ve karakterlere göre toplumsal farklılıklar ele alınmış, Veysel’in bunlara “farklılık” temelindeki yaklaşımı yorumlanmıştır. İncelemelerde Marksist eleştiri, alan teorisi, sembolik etkileşimcilik gibi teorik yaklaşımlardan da faydalanılmıştır. Bu makale aracılığıyla Âşık Veysel’in bir ozan olarak toplumsal duyarlılığı yorumlanmış, bundan hareketle edebiyatın toplumsal meseleleri ele alışı örneklendirilmiş ve tartışılmıştır.Öğe Yaşlı bakım personelinin duygusal emek deneyimleri: Karaman örneği(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2024) Yalçın, Hakan; Akgün, Recep CemaliGünümüzde ülkemizde yaşlı nüfusun artışıyla birlikte yaşlıların kurumsal bakım ihtiyacının niteliğinin ve hacminin de giderek artması söz konusudur. Bu durum, yaşlı bakım hizmetinin niteliğini yükseltmek amacıyla yaşlı bakım çalışanlarıyla çeşitli çalışmalar yapmayı gerekli kılmaktadır. Yaşlı bakım kurumları, mevcut insan kaynağını değerlendirirken yaşlı bakıcılarda olması gereken birtakım özelliklere ihtiyaç duyabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, yaşlı bakım hizmetlerinde faaliyet gösteren kurumların duygusal emek taleplerinin ve duygusal emek kurallarının nasıl üretildiğini, neler olduğunu ve bu taleplerin yaşlı bakım personeli üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik desende tasarlanmıştır. Karaman'da bakım kurumlarında çalışan 30 yaşlı bakım personeli üzerinde bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Yapılan yarı yapılandırılmış bireysel görüşme sorularından elde edilen veriler dört kategoriye ayrılmıştır. İlk bölümde görüşmecilerin demografik özellikleri, ikinci bölümde duygusal emeğin kaynakları, üçüncü bölümde duygusal emeğin nasıl işlediği, dördüncü bölümde ise duygusal emeğin sonuçları değerlendirilmiştir. İçerik analiziyle duygusal emek, duygusal emeğe yönelik sorun alanları, bu sorun alanlarının sonuçları, bakıcıların duygu ifadesindeki en uygun davranışları ve bu ifadeleri kazanmak için önerilere ait toplam yirmi dört temaya ulaşılmıştır. Bu çalışma sonucunda, bireysel mizaç ve duygusal habitus yatkınlıklarının, bakım verenlerin yaşlılara yönelik duygusal emek davranışlarının niteliğini belirlediği tespit edilmiştir. Bulgular değerlendirildiğinde, duygusal çelişki yaşayan bakıcıların daha çok tükendiği ve duygusal emek sergilediği sonucuna varılmıştır.Öğe The necessity and chance in Aristotle’s theory of society and ethics(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2023) Akgün, Recep CemaliThis study deals with Aristotle’s ideas on society in the context of his ethical and political philosophy focusing on the question of whether society emerges out of necessity or chance. Since his social philosophy is part of his ideas on society, morality, and politics, to respond to this question it analyzes his ideas on society as interconnected to his moral and political views. Moreover, it explains his ideas on life, soul, and mind exhibiting Aristotle’s perspective on these ideas in his philosophical system. Therefore, the study examines these ideas about his general philosophy concerning discussions about mind, life, human, and politics. Accordingly, it posits that society is the outcome of collective good and happiness, which is achieved through ethical behaviour. This habituation is the very product of politics that occurs through moral behavior whose telos is a just life amongst fellow humans. In this sense, it claims that Aristotle puts forward that society is not the product of either necessity or chance since human actions are neither automatic results of natural laws nor uncontrollable external forces.Öğe Yaşlılıkta toplumsal eşitsizlik(Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü, 2022) Günler, Oya EryiğitToplumsal eşitsizlikler geçmişten günümüze kadar tüm toplumlarda bireysel, kültürel, toplumsal, ekonomik faktörlere göre değişim göstererek var olmuştur. Eşitsizlikler gelir düzeyi, meslek, eğitim düzeyi, cinsiyet gibi çeşitli faktörlere göre değişebilmektedir. Yaş da eşitsizliklerin yaşanmasına neden olan faktörlerdendir. Yaşa dayalı eşitsizlikler farklı dönemlerde karşımıza çıkmakla birlikte yaşlılık dönemindeki eşitsizlikler oldukça önem taşımaktadır. Çünkü tüm dünyada ve ülkemizde toplumsalyaşlanma hızla devam etmektedir. Gelenekseltoplumlardan modern sanayitoplumlarına geçişle birlikte toplam nüfus içerisinde yaşlıların oranı giderek artmıştır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde toplumsal yaşlanma hızının oldukça yüksek olduğu söylenebilir. Geleneksel ve modern toplum yapıları birbirinden farklıdır. Geleneksel toplumlarda modern toplumlara göre az sayıda yaşlı bulunmaktadır ve bu yaşlılar güçlü bir konuma sahip olabilmişlerdir. Ancak modern sanayi toplum yapısına geçişle birlikte yaşlılar ihmal, istismar, sosyal yalıtım, ayrımcılık gibi pek çok sorunla karşılaşmaya başlamışlardır. Bu çalışmada yaşlılıkta görülen eşitsizlikler tarihsel süreç içerisinde ele alınarak modern toplumlarda yaşanan eşitsizliklere odaklanılmıştır. Söz konusu eşitsizlikler eğitim, ekonomik, sağlık, yönetim-otorite, statü-itibar, kültürel sermaye ve toplum- sal cinsiyete dayalı olarak açıklanabilmektedir. Dolayısıyla bu faktörlerle ilişkili olarak ortaya çıkan eşitsizlerin nedenleri ve yol açtığı toplumsal problemlerin ortaya konulması ve çözüm önerilerinde bulunulması önem taşımaktadır.Öğe Ozan ve seyyah: Barış Manço’nun sosyolojik portresi(2022) Uğraş, Özge Seda; Uğraş, MehmetMüzik yalnızca ses ve notaların, enstrümanların biraradalığından oluşmaz. Müziği insanla ortak paydaya getiren çeşitli unsurlar vardır. Anılar, duygular, geçmiş, gelecek bunlardan bazılarıdır. Müzik insan için bir hatırlatıcıdır. Müziğin hatırlatıcı vurgusunda ise sosyolojik ve tarihsel gerçeklikler ve süreklilikler devreye girer. Dolayısıyla insanın kulağına çalınan herhangi bir ses müzikal anlamdaki karşılığının ötesine geçer. Barış Manço da müzikal anlamda ortaya çıkardığı bestelerin, yaptığı şarkıların ve programların ötesine geçmeyi başaran sanatçılardan biridir. Devlet sanatçısıdır ve sıklıkla halkın tarihsel ve sosyolojik birikimini kullanarak sanat yaptığını, halktan olanı halka geri verdiğini vurgular. Barış Manço âşıklık geleneğinden beslenen bu geleneği ana kaynak olarak kullanmakla birlikte aynı zamanda âşıklık geleneğini dönüştürmeyi de başarır. Âşıklık geleneğinden kopmaya sıcak bakmaz ama mevcut sınır ve koşullarıyla geleneğin sürdürülmeyeceğinin de farkındadır. Sosyo-kültürel ve müzikal sermayelerini kullanarak geleneği gününe ve sonrasına taşımayı bilir. Bununla yetinmez turistten farklı olarak bir seyyah gibi yurtiçi ve yurtdışında dolaşır. Bir yanı tarihsel ve kültürel birikime sıkıca yaslıyken diğer yanı bir hayli esnektir. Her yeri, her kültürü ve tarihi tanımak ve tanıtmak ister. Barış Manço bu hâliyle dünyanın ve Türk kültürünün hem yerlisi hem yabancısıdır. Yerliliğini Türk kültürü ve geleneğinden alırken, yabancılığını ise akademik eğitiminden ve gittiği ülkelerdeki tanışıklıklarından alır. Barış Manço’yu var eden şey ise bu ikisini ortak noktada birleştirerek mükemmel bir sentez ortaya çıkarmasıdır.Öğe Söylem ve temsil arasında Ankara(2021) Aykaç, Nilüfer ÖztürkAnkara, başkent olarak kuruluşundan beri çeşitli söylemlere konu olmuştur. “Yoktan var edilen şehir”, “kuru bozkır”, “eksik şehir”, “mabetsiz şehir”, “müstehcen oyun havalarıyla ünlü şehir” gibi Ankara bağlamında öne çıkan her bir söylem, Ankara’ya dair yeni bir anlam dünyası inşa etmiştir. Bu anlam dünyasının sınırlarında kalan temsiller kentin belirli bir gerçeklikte anlaşılmasını mümkün kılarken, her yeni söylem de Ankara’ya dair anlatılmayan başka bir unsurun açığa çıkmasını sağlamaktadır. Bu çalışmada, Ankara’nın çeşitli söylemlerdeki temsili çoklu bir okumaya tabi tutularak ele alınmış, yorumlanmış ve görsel unsurların da yardımıyla alternatif bir söylem oluşturulmasına zemin hazırlanmıştır. Ankara’nın tarihi, mimarisi, mekânı, coğrafyası ve müziği bu çoklu okumanın yapıldığı beş temel alandır. Ankara’nın yoktan var edilmeyen köklü tarihi; Ahilik, Seğmenlik gibi örgütlü oluşumlarının varlığı; mimarisinde izleri görülebilen çok kültürlü yapısı; sahip olduğu Ahi Camileri; kuru bozkırdan ibaret olmayan coğrafyası; köy düğünlerinde icra edilen müzikli eğlenceleri bu çalışmada alternatif bir söylemin inşası için öne çıkarılmıştır.Öğe Bilgelik ve bir bilge olarak Yunus Emre(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2022) Aydın, MustafaYazımızın konusu bilgi bağlamında Yunus Emre’dir. Bilgi, insanın özlük alanlarından birisidir, herkesin, en azından kendisine yetecek kadar, epistem düzeyinde bir bilgisi vardır. Ama bazıları vardır ki bir başkasına da ulaştıracak ve rehberlik edecek seviyede bir bilgiye sahiptir. Esasen hem bilginin hem de onu taşıyan kişilerin farklı dereceleri vardır. Bilgi; malumat (sıradan bilgi), bilimsel bilgi, düşünsel bilgi, felsefi/hikmeti bilgi, gibi bir hiyerarşik yapı oluştururken; bilenler de genel bilgi sahibi, bilim insanı, düşünür ve bilge/hakîm katlarını oluşturur. Genel bilgi sahibi, malumatlı, sıradan kişilerden daha fazla bilgiye sahip kişilerdir. Bilim insanı, sıradan insanın bilmediği, belli alanlarda, bir yöntemle elde edilmiş sistematik bilgilere sahip kişidir. Düşünür, bir disipline ait bilginin üzerinde, yaklaşık hemen her alanda, disiplinler arası diyebileceğimiz görüşler ortaya koyabilen bilim insanına oranla daha az olan kimselerdir. Çok az oranda bulunan bilge, bir bakıma disiplinler üstü, fert ve toplumların temel sorunlarını dile getirebilen kişilerdir. Bilgelik diğer bilgi sahiplerinden farklı olarak insanın öz alanına ilişkin, gündemin üzerinde, herkesi ilgilendiren, sade ama derinlikli bir bilgiye sahiptirler. Piramidin en üst noktasını oluşturdukları için de sayıları bir hayli azdır. Anladığımız kadarıyla geçmişte bilge daha çoktu. Ne var ki günümüz şartları içinde çıkması fevkalade zor hale gelmiştir. Yazımızın asıl konusu bilgelik bağlamında Yunus’tur. Bu bakımdan konuyu yeterince açıklayabilmek için tabir caizse bir alt yapı oluşturmak üzere önce bilgelik üzerinde durulmuş, sonra, deyişlerinden alınmış örneklerle Yunus’un bilgeliği açıklanmıştır.Öğe Refakatsiz sığınmacı çocukların Avrupa’ya yönelik göç deneyimleri: Eleştirel bir literatür değerlendirmesi(2020) Tunç Kaçar, GamzeKavramsal olarak tek tipleştirilen mülteciler ve sığınmacıların aslında kendiiçlerinde oldukça farklılaştığı çoğunlukla görmezden gelinmektedir. Zorunlu göç deneyiminemaruz kalan ve sığınma arayanlara biraz yakından bakılınca, onlardan önemli bir kısmınınyalnız başına yollara düşmüş “refakatsiz çocuklar” olduğu görülebilir. Refakatsiz çocuklarınsığınma arayışı, mülteci krizi ile paralel olarak artış göstermiştir. Özellikle Ortadoğu ve Afrikaülkelerinden Avrupa’ya yönelmiş göç rotaları, 2015 yılında 102 binden fazla refakatsiz çocuktarafından takip edilmiştir. Refakatsiz çocuklar konusu, genel mülteci tartışmaları içerisindeeksikliği hissedilen bir konudur. Bu nedenle bu makalenin amacı hem konuyu gündeme taşımakhem de var olan literatürü tarayarak konu hakkında genel bir durum değerlendirmesi yapmakve daha fazla neler yapılabileceğine dikkat çekmektir. Sonuç olarak, yapılan çalışmalarınoldukça sınırlı olduğu görülmüştür. Daha detaylı olarak ise çocukların göç etmeden öncekihayatlarına da odaklanan, refakatsiz kız çocuklarını da içerisine alan, çocukların özellikle 18yaşından sonraki durumlarını da değerlendiren, barınma merkezlerinin koşullarını analiz edenve sosyal uyum problemlerini tartışan daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu gözlemlenmiştir.Öğe Mevsimlik ı̇stihdamın eğitimli gençleri: ı̇nşaatlarda çalışan üniversite öğrencileri üzerine bir araştırma(2016) Kahraman, Fatih; Kahraman, Ahmet BurakToplumların geleceği olan gençlerin yaşadığı toplumsal ve ekonomik sorunlar, toplumların bugünü ve geleceklerinde karşı karşıya kaldıkları ve kalacakları farklı sorunları da beraberinde getirmektedir. Gençlerin farklı nedenler (ekonomik, kültürel, siyasi vb.) ile eğitim sürecine dâhil olamamaları ciddi bir toplumsal sorun alanıyken, sürece dâhil olduktan sonra süreci farklı nedenlerden dolayı tamamlayamamaları da benzer şekilde önemli bir sorundur. Özellikle yoksul öğrenciler yükseköğrenim sürecinin dışında kalmamak için yoksullukla mücadele stratejilerinde yaz aylarında inşaatlarda farklı sektörlerde çalışmaktadır. Bu çalışma, üniversitede eğitimlerini sürdürebilmek için yaz aylarında inşaat sektöründe çalışan 15 üniversite öğrencisi genç ile yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Elde edilen veriler kategorik içerik analizi yöntemi ile değerlendirilerek, mevsimlik işlerde çalışan öğrencilerin mevsimlik istihdam, göç ve yoksulluk örüntüleri saptanmaya çalışılmıştır
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »