Sayı 20 Cilt 1 ( Haziran 2011 )

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 14 / 14
  • Öğe
    Stange Müfrezesi'nin harp ceridesine göre Kafkas Cephesi'nde Dr.Bahaeddin Şakir
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011) Uca, Alaattin
    Dr. Bahaeddin Şakir İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderlerinden biridir. O, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde Ruslara karşı mücadele etti. Kafkas Cephesi’nde Osmanlı Devleti Almanlarla işbirliği yaptı. Bu çalışmada Bahaeddin Şakir’in Kafkas cephesindeki mücadeleleri Alman Komutan Stange emrindeki müfrezenin tutmuş olduğu Harp Ceridesine göre ele alınmıştır. Bu Harp Ceridesi elbette ki ana kaynaktır. Böylece Bahaeddin Şakir’in hayatının bir bölümü aydınlatılmıştır
  • Öğe
    Yöneticilerin büro personeli olarak çalışanlardan beklentileri üzerine bir araştırma
    (2011) Çakmak, Veysel; Çöğürcü, İclal; Duman, Haluk; Delen, Fatih
    Günümüz rekabet ortamında, teknolojinin sürekli ilerlemesiyle birlikte, nitelikli personele olan ihtiyaç da günden güne artmıştır. Yaşadığımız bilgi çağında hem gelişen, değişen teknoloji ve sistemler, hem de bunları kullanacak olan büro personelinin nitelikli ve donanımlı olması gerekmektedir. Bilgi ve teknoloji çağında sınırlar, internet sayesinde ortadan kalkmış, dünya küçük bir köy haline gelmiştir. İşletme olarak; rekabet ortamında baş döndürücü gelişme ve değişime ayak uydurmak, sektörde ayakta kalmak, sürdürülebilir büyümeyi devam ettirmek ve sektörün lideri olmak için sadece teknolojik gelişmeyi ve değişimi takip etmek yeterli değildir. Bunun yanında personelin niteliği de çok önemlidir. Bu çalışmada; büro çalışanlarının, yöneticilerin işle ilgili olan beklentilerini karşılayıp karşılayamadıkları ölçülerek, çalışanların, yöneticilerin beklentilerini karşılayamadıkları konulara ilişkin olarak çözüm önerileri sunulmuştur.
  • Öğe
    Lise tarih öğretmenlerinin değerler ve değerler eğitimi konusundaki görüşleri
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Yiğittir, Süleyman; Öcal, Adem
    Bu çalışmada ortaöğretim tarih öğretmenlerinin değerler eğitimine ilişkin görüşleri incelenmiştir. Farklı illerden 83 tarih öğretmeninin lise öğrencilerinin bazı değerlere sahip olma durumları ve tarih derslerinde değer eğitiminin nasıl olması gerektiği konusundaki görüşleri araştırılmıştır. Betimsel tarama modelinde desenlenen bu çalışmada, veriler hem nicel hem de nitel olarak toplanmıştır. Nicel veriler 29 maddelik değerler anketi ile el edilirken, nitel veriler üç sorudan oluşan görüşme formları ile elde edilmiştir. Elde edilen veriler yüzde, frekans ve aritmetik ortalamalarla ifade edilmiştir. Çalışmaya katılan tarih öğretmenlerine göre ilköğretim (4-7. Sınıflar) Sosyal Bilgiler ve 8. Sınıf T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretim Programı’nda öğrencilere doğrudan kazandırılması amaçlanan 29 değerin, ortaöğretim öğrencilerinde genel olarak gözlemlendiği anlaşılmaktadır. Tarih öğretmenleri öğrencilerine “vatan ve millet sevgisi, tarih bilinci ve şuuruna sahip olma, tarihsel ve kültürel mirasa duyarlı olma, milli ve manevi değerlere sahip olma, birliktelik, saygılı olma, bağımsızlık, İstiklal Marşı ve bayrağa saygılı olma, çalışkanlık” gibi milli değerleri kazandırmak istemektedirler. Araştırmaya katılan tarih öğretmenlerinin değer eğitiminde telkin, örnek olay ve kitap analizi, belgesel ve film izletme, tarihi yerleri ve müzeleri gezdirme, biyografi inceletme, araştırma yaptırma, model-örnek olma gibi farklı değer öğretim uygulamaları yaptıkları anlaşılmaktadır.Bulgular, değerler eğitimi konusunda çalışan bilim insanları ve sosyal bilgiler ve tarih eğitimi açısından önem taşımaktadır.
  • Öğe
    Tüketicilerin ambalajlı ve açık süt tüketim tercihlerini etkileyen faktörler: Erzincan ili örneği
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Erdal, Gülistan; Tokgöz, Kübra
    Bu araştırmada Erzincan’da yaşayan ailelerin açık ve ambalajlı süt tüketimlerini etkileyen faktörler incelenmiştir. Çalışmada kullanılan veriler Erzincan merkez ilçede yaşayan 273 aile ile yapılan anketlerden elde edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, incelenen ailelerin yıllık kişi başına süt tüketimi 59,52 litre olarak belirlenmiştir. Ailelerin süt tüketimlerinde alışkanlıklarından dolayı daha çok açık sütü tercih ettiği belirlenmiştir. Araştırma bölgesinde ailelerin gelir seviyesi, eğitim durumları, cinsiyetleri ve yaş faktörleri ile açık süt ve ambalajlı süt tüketimi arasında farklı önem düzeylerinde ilişki olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Konjoint analizi ile ofis mobilyası tüketicilerinin tercihlerinin belirlenmesi
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Çevik, Osman; Yiğit, Alperen M.
    Bu çalışmada konjoint analizi yöntemi ile tüketicilerin ofis mobilyaları tercihlerini belirlemeye yönelik bir araştırma yapılmıştır. Ortogonal düzen yardımıyla 18 seçim kartı oluşturulmuş ve bu kartlar anket formunda tüketicilere sunulmuştur. Tüketicilerden ofis mobilyalarının özelliklerine göre oluşturulan seçim kartlarına sıra numarası vermeleri istenmiştir. Elde edilen veriler analiz edilmiştir. Analiz sonucunda, ofis mobilyalarında satın almayı etkileyen en önemli faktörün üründe kullanılan malzeme ve işçilik olduğu görülmüştür
  • Öğe
    Kalite fonksiyon göçerimi: yiyecek içecek işletmelerine yönelik kuramsal bir yaklaşım
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Kılıç, Burhan; Babat, Duygu
    Günümüzde işletmeler gelirlerini arttırmak ve devamlılıklarını sağlamak için birbirleriyle yoğun bir rekabet içine girmişlerdir. Mevcut rekabet içerisinde, müşteri beklentilerini en iyi şekilde algılayıp, söz konusu beklentiler doğrultusunda hizmet sunan işletmeler, içerisinde bulundukları rekabet ortamında şanslı taraf olacaktır. Bu nedenle işletmelerin, müşteri beklentilerini ürün-hizmet karakteristiklerine dönüştürmeleri gerekmektedir. Bu durum hizmet sektörü için de geçerlidir, özellikle hizmet sektöründe eş zamanlı tüketimin olmasından dolayı müşteri memnuniyetini gerçekleştirmek çok daha zordur. Yiyecek- içecek işletmeleri için de aynı şeyleri söylemek mümkündür, bundan dolayı işletmelerin, müşteri isteklerini önceden belirlemeleri ve çıkan sonuçlar doğrultusunda müşterilerine hizmet sunmaları işletmenin yararına olacaktır. Söz konusu durumu gerçekleştirmek uzun, zahmetli ve maliyetli bir iştir. Kalite Fonksiyon Göçerimi (KFG), beklentileri algılamayı ve beklentilere uygun hizmet sunmayı gerçekleştirmek amacıyla kullanılabilecek en uygun yöntemlerden birisidir. 1960 yılında Yoji Akao tarafından Japonya’da uygulamaya konan yöntem, günümüzde dünya genelinde bilinen ve ürün-hizmet kalitesini arttırmada büyük ölçüde kullanılan metotlardan biridir. Bu çalışmada öncelikle KFG kavramı açıklığa kavuşturulacak ardından bir yiyecek içecek işletmesine kuramsal olarak uygulanacaktır. Çalışmanın amacı, bir yiyecek içecek işletmesinin, müşteri beklentilerine yönelik bir hizmet anlayışının olup olmadığını ortaya çıkarmak ve çıkan sonuca göre işletmenin izlemesi gereken politikalar üzerine tartışmaktır. Çalışma kuramsal bir çalışmadır, ileride yiyecek içecek işletmelerinde KFG uygulaması yapmak isteyen araştırmacılara ve sektöre yol gösterici niteliktedir.
  • Öğe
    Kamu hastanelerinde dış kaynak kullanımı: Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi örneği
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Yalçın, İbrahim; Akın, Murat; Şeker, Mustafa
    Günümüz değişen rekabet koşulları, işletmelerin, işlerin tamamını tek başlarına yapmalarına imkân vermemiş ve onları yeni arayışlar içerisine itmiştir. Bu yeni arayışlar neticesinde işletmeler ülkemizde de uzun yıllardır uygulanan taşeronluk sisteminin bir örneği olan dış kaynak kullanımına yönelmişlerdir. Sonrasında işletmeler, “öz yetenek”leriyle ilgili işleri kendileri yaparken, ihtiyaç duyduğu diğer işleri de öz yetenekleri kendilerininkinden üstün olan işletmelere yaptırma yoluna gitmişlerdir. Bu yolla işletmeler, maliyetlerden tasarruf yoluna gitmiş, ihtiyaç duyulan diğer işleri piyasada en iyi yapan işletmelerden daha uygun şartlarda temin ederek rekabet avantajı kazanma fırsatı yakalamıştır. Bu çalışmada dış kaynak kullanımının sağlık sektörüne yaptığı katkılar üzerinde durulmuş ve çalışma bir uygulamayla desteklenmiştir.
  • Öğe
    Türkiye’de halkla ilişkiler mesleğinde kadın
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Tanyıldızı, Nural İmik
    Halkla ilişkiler her geçen gün gelişen fakat meslekleşme kavramı çok eski olmayan disiplinlerden biridir. Halkla ilişkiler mesleğinde çalışanlara bakıldığında, kadınların bu meslekte erkeklere oranla daha fazla yer aldıkları görülmektedir. Bu araştırma Türkiye’de halkla ilişkiler mesleğinde çalışan kadınların durumunu ücret, kariyer ve mesleki memnuniyet açısından ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmada survey yöntemi kullanılmış ve literatür taraması yapılmıştır. Önceden oluşturulmuş anket soruları Türkiye’deki halkla ilişkiler ajanslarında ve özel şirketlerin halkla ilişkiler birimlerinde çalışan kadınlara uygulanmıştır. Anket elektronik posta yolu ve yüz yüze görüşme ile 210 kadına ulaştırılmıştır. Ankete katılanların sadece 168’i anketi cevaplamıştır. Elde edilen veriler SPSS programında değerlendirilmiştir. Türkiye’de halkla ilişkiler mesleğinde çalışan kadınlarla ilgili çeşitli bulgulara ulaşılmıştır
  • Öğe
    Örgütlerde iş tatminini etkileyen demografik faktörler ve verimlilik : Karaman gıda sektöründe bir uygulama
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Tor, Serhat Sefa; Esengün, Kemal
    Küreselleşen günümüz dünyasında teknoloji inanılmaz bir hızla gelişmekte ve tüm dünyaya yayılmaktadır. Herkese aynı bilgiler ve teknolojiler rahatça ulaşabildiğinden, rekabet ortamı her geçen gün daha da zorlu bir hal almaya ve insan gücü çok daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. Bu yüzden bir firmanın hayatını devam ettirmesi veya rekabette ayakta kalması için gerekli olan kâr ancak, maliyeti oluşturan kalemlerin aşağıya çekilmesi ile yapabilmektedir. Bu nedenle, işçilik maliyetlerinin üzerinde durulmasının önemi artmakta ve buradan elde edilecek kârlar, işletmeler için çok önemli hale gelmektedir. Kısacası insan gücüne verilen önem her geçen gün daha da artmaktadır. Bundan dolayı işletmeler, çalışanların iş tatminlerini etkileyen faktörleri belirlemek ve iyileştirmek zorundadırlar. Türkiye’nin önemli sektörlerinden biri olan bisküvi sektörü, özellikle işgücüne dayalı olarak çalışmakta ve bu sektördeki çalışanların iş tatminlerinin yüksek olması bisküvi firmalarının performanslarını ve rekabet güçlerini artırmaktadır. Bu nedenle araştırmamızın amacı, verimliliği etkileyen ve iş tatminine etki eden demografik faktörlerin belirlenmesi ile bu faktörlerin çalışanlar üzerindeki etkilerin çıkarılarak, iş tatminin öneminin ortaya koyulmasıdır. Araştırma BİFA Bisküvi A.Ş.’de görevli personel üzerinde yapılmıştır. Anket yoluyla elde edilen bilgiler SPSS 16.0 programı ile değerlendirilmiş, sonuçta “Yaş”, “Mesleki Kıdem”, “Kurumdaki Hizmet Yılı”, “Mesleki Planı” ve “Çalışma Nedeni” özelliklerinin anlamlı farklılığa sahip oldukları saptanmıştır
  • Öğe
    Konaklama sektöründe çevre dostu yönetimin önemi
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Güneş, Gül
    Konaklama, turizmin en temel bileşenlerindendir. Ancak her sektörde olduğu gibi konaklama sektörü de iyi yönetilmediğinde çevre üzerinde olumsuz etkiler ortaya koymaktadır. Günümüzde tüm dünyada çevre dostu uygulamalara olan eğilim giderek artmaktadır. Bu doğrultuda özellikle daha eğitimli, orta ve yüksek gelirli turistlerin tercihleri doğrultusunda çevre dostu konaklama işletmelerinin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu çalışmada, turizme konu olan kaynakların sürdürülebilirliği için konaklama sektöründe çevre dostu yönetimin önemine değinilmiş; çevre dostu otel işletmelerinden ve söz konusu işletmelerin turizmin olumsuz etkilerini azaltan ve işletmeye kar sağlayan uygulamalarından örnekler verilmiş; öneriler ortaya konmuştur
  • Öğe
    Lojistik faaliyetlerin çevresel sürdürülebilirliği ve Marco Polo programı
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Çevik, Osman; Gülcan, Bayezid
    Bu çalışmada kısaca lojistik ve işletmelere sağladığı faydalar, temel lojistik faaliyetler ve amaçlarından bahsedilmiştir. Dünya’da lojistik sektörünün durumuna değinilmiş ve bununla birlikte lojistik faaliyetlerin sera gazları(karbon v.s.) salınımı gibi bazı yan etkileri, bu açıdan karbon ticareti ve karbon vergisi gibi karbon salınımını azaltıcı yaptırımlar, AB ulaştırma politikası ve bu kapsamda Beyaz Kitaplara değinilmiş ve Marco Polo Programı anlatılmıştır. Türkiye çevresel sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için gerekenleri yapmakta geç kalmaktadır. Lojistik sektörü kendisini bu yeniliklere uyarlamakta, devlet ise AB müktesebatına uyumlu hale gelmekte ve bu yolda gelecek tahminleri yapıp projeler hazırlamakta önemli eksiklikler içindedir. Burada özellikle, lojistik faaliyetler yerine getirilirken ortaya çıkan bazı çevresel sorunlar ve bunların çözümü için dünyada ve AB’de ortaya konulan politikaların farkındalığının oluşturulması amaçlanmış ve Türkiye’nin bu politikalara eklemlenmesi adına bazı önerilerde bulunulmuştur
  • Öğe
    Küreselleşme sürecinde sürdürülebilir bir kalkınma için sürdürülebilir bir çevre
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Kaypak, Şafak
    Bu çalışma, küreselleşme sürecinde sürdürülebilir kalkınmayı temel alarak, çevre olgusuna odaklanan betimsel bir inceleme çalışmasıdır. Yazının ana amacı, sürdürülebilir kalkınmanın bugün geldiği noktayı belirleyerek, sürdürülebilir bir çevrenin oluşturulması sürecinde dönüşen çevresel paradigmaları sorgulamaktır. Dünyada yaşanan önemli siyasal, sosyal ve teknolojik gelişmelerin doğurduğu kavramlardan biri, teknolojik değişimi yaşamış gelişmiş ülkeler etrafında gelişen “küreselleşme” kavramıdır. Diğeri ise, gelişmekte olan ülkeler açısından düşünülen “sürdürülebilir kalkınma” kavramıdır. Dünya nüfusundaki artışa paralel olarak, dünya ekonomisindeki büyüme çabaları, çevre sorunlarını da beraberinde getirmiş ve ekonomi ile çevre arasında dengesizlik yaratmıştır. Çevre kirliliğindeki artış, Batılı toplumları 1980’lerden itibaren küresel çevreyi korumaya yöneltmiştir. Çevreye ilginin artması, ekonomik büyüme- çevre dengesi arasındaki olumsuzlukları giderici çözüm üretmek isteğini doğurmuştur. 1987 yılındaki Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonunun raporundan sonra sürdürülebilir kalkınma kavramı gelişmiş ve “nasıl olursa olsun ekonomik büyüme”nin yerini almaya başlamıştır. Dolayısıyla, çevreci yatırımların artırılması küresel bir yöntem olarak sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirebilecektir. Yazı, bu temel mantık akışı içinde önce küreselleşme ve sürdürülebilir kalkınma sürecinde gerçekleştirilen uluslararası çabaları incelemekte ve geleceğe yönelik konunun terminolojik çatısını kurmaktadır. Son olarak, sürdürülebilir bir çevre için çözüm arayışları ortaya konmaktadır
  • Öğe
    A historical perspective on business ethics and the role of ethics training
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Dinçer, Banu; Dinçer, Caner
    The practice and discussion of ethical behavior in business has been going on since the colonial times. There has been much research over whether or not socially responsible behavior is counterproductive to an organization’s goal of increasing profits. Many studies showed that corporate social responsibility and ethical behavior can also provide competitive advantage and growth in market share. This paper will examine the development of social responsibility and business ethics beginning from the colonial times to shed light to corporate social responsibility and ethics of business today. The literature review has also taken into account the influence of an ethics training program on employees conduct.
  • Öğe
    Globalleşmenin uluslararası ilişkilere etkileri
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2011-06) Kan, Kürşat
    Soğuk Savaş sonrası popülerleşen ve bu dönemle özdeşleştirilen globalleşme siyasal, kültürel, ekonomik, teknolojik, finansal, coğrafi, sosyal ve askeri boyutlarıyla dünyayı etkilemiş ve birçok disiplinde de bu boyutlar açısından tartışma başlatmıştır. Globalleşme Uluslararası İlişkileri de etkilemiş, terminolojisini ve içeriğini genişletmiştir. Bu süreçte Uluslararası İlişkiler teorilerinde yeni yaklaşımlar geliştirilmiş, eski bazı yaklaşımlarda önemini yitirmiştir. Fakat bu dönemi karşılayan bir kavram üzerinde henüz uzlaşmaya varılamamış yine bu dönemi açıklayıcı kapsayıcılıkta bir paradigma oluşturulamamıştır. Bunlara rağmen, Globalleşme hem bu dönemi kapsayan bir kavram (uluslararası sistem olarak) hem de bu dönemi açıklayacak bir Uluslararası İlişkiler paradigması olarak görülebilir. Bu çalışmada, globalleşme kavramı yukarda bahsedilen boyutlarıyla ele alınmış ve Uluslararası İlişkiler disiplinine etki ve katkıları incelenmiştir.