İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,Kamu Yönetimi Bölümü,Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Fragmentation in the sense of community comparison in housing estate and single-family housing residential areas(2025) Erol, Arzu Maltaş; Görmez, KemalPlanning has the power to prevent or reduce many physical and social problems associated with urban regeneration. By addressing issues such as poor infrastructure, lack of public space, and social inequality, planning can also help prevent potential future social problems. As a result, neighborhoods play a fundamental role in finding solutions to these problems. Unfortunately, recent rent-oriented urban regeneration practices carried out in Turkey have exacerbated these issues. This makes it even more critical to prioritize thoughtful planning in future urban development. This study aimed to test the theoretical assumption that different spatial designs produce distinct forms of neighborhood-level relationships through a sense of community in Eskisehir Neighborhood (Turkey). Firstly, we analyzed the effect of neighbor relations on the sense of community in residential areas within an urban regeneration project. Next, we examined a neighborhood located in the same area where the demolition process has not yet begun, and which still maintains its traditional characteristics. According to our findings we concluded that the sense of community has an impact on social interaction, community attachment, and community identity in single-family housing areas, whereas neighbor relations in housing estate areas only affect community attachment.Öğe PLANTING ROOTS IN NOWHERE: THE CONCEPT OF HOME IN FEMINIST UTOPIAS(Kafkas University Iibf, 2023) Erol, Arzu MaltaşThis study aims to examine utopia, feminist utopia, and the concept of home, focusing on the alternative societal structures that reflect people's ideals. The study delves into how utopias and feminist utopias shape people's imagination and social aspirations, drawing them towards imagined perfect societies that diverge from their current realities. It also investigates how these utopias facilitate social change and transformation, while examining the role of the concept of home in these processes. Within the scope of this investigation, the historical development of utopias, which serves as a means of social critique, is thoroughly analyzed to understand how this concept has evolved and changed over time. Additionally, the emergence and dissemination of feminist utopias, which aim to alter women's positions and statuses in society, are explored. To comprehend the complex relationship between feminist utopias and the concept of home, Charlotte Perkins Gilman's renowned work, Herland, is examined as a crucial reference. The conclusion summarizes the findings and emphasizes the relationship between the concept of home and feminist utopias.Öğe Türk sağının ideolojik eklemlenmesi ve Türkiye’nin 1960’lı yıllarında AntiKomünizmi Fedai (1963-1979) dergisinden okumak: Neydi Komünizm, Kime Denirdi Komünist?(2023) Doğanay, Taylan CanToplumsal ve siyasal yaşamda kişilere yönelik bazı ifadeler tekzip olarak görülüp; kişinin haysiyetini ve saygınlığını rencide eder nitelik taşıdığından kanunen suç görülmektedir. Peki, bir kimsenin komünist yaftalamasına maruz kalması neyi işaret etmektedir? Ya da bir kimse kendini komünist olarak tanımladığında ve kabul gördüğünde suç mudur? Bu belirsizliklerin her biri aslında siyasal kutuplaşmanın ürünüdür. Siyasal kutuplaşmanın müteakip periyotlarda yarattığı, Türk siyasal hayatında tazmini mümkün olmayan tahribatlarının etkisinin azaltılması ve tekrarının yaşanmaması için ihtiyaç duyulan algı düzeyinin, tüm ideolojik temsiller için gerekli olan irrasyonel inanç ve tavırlardan uzak durmayı gereksindirdiği düşünülmektedir. Bu nedenle de çalışmada konu edinilen anti-komünizm Türkiye’de siyasayı ve toplumu sıkıştıran bir vaka olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda anti-komünizm yazınına dair kişiler ve sözler tasnif edilmemektedir; ilaveten belirtilmelidir ki, bu çalışma da dönemin siyasi ikliminin anlaşılması, retoriğin açıklanması ve pek tabi kaygıları ortaya çıkaran saiklerin ideolojik kavrayışlar üzerinden ortaya konulması amaçlanmaktadır. İslamcı ve milliyetçi siyasal akımların başvurduğu referansların söylem bütünlüğü içerisinde siyasal mutabakatlara dair düşünsel koordinatları da verdiği dikkate alındığında çalışmanın konusu zaman sınırlamasına tabi tutulsa da günümüze dair bir izlence de sunmaktadır. “Neydi komünizm, kime denirdi komünist” sorusu yalnızca 1960’lardan itibaren Türk sağının cevap aradığı bir konu olarak değerlendirilmemelidir. Komünizm kaygısı irdelendiğinde sağın eylem belirleyici imgelerinin ideolojinin sınıfsal eklemlenmesiyle nasıl görünür olduğunun berraklaştırılması bir siyasal düşünceyi anlamak açısından oldukça değerli görülmektedir. Konu ve amaç bağlamında çalışmanın inceleme nesnesi ise 1963 yılında yayınlanmaya başlayan ve “Aylık Dava Dergisi” olarak lanse edilen Fedai Dergisi’dir.1979 yılına kadar süren 64 sayılık yayın birikiminde İslamcı ve milliyetçi düşünürlerin yazılarına yer veren dergi; komünizm, sosyalizm, sol kavramları bağlamlarıyla taranarak irdelenmektedir. Böylece çalışmada tarihsel koşullar açıklanarak elde edilen veriler nedensel ilişkileriyle ele alınmaktadır.Öğe İslami feminizm, dijital yazı ve Türkiye örneği olarak reçel blog(2023) Köse, ElifhanBu çalışma Türkiye’de ve dünyada İslami feminizmin oluşması ve güncel politik bir akım haline gelmesinde dijital uzamın önemli etkenlerden biri olduğu iddiasına dayanmakta- dır. Günümüzde geleneksel medya araçlarının ekonomi-politik düzeyde tekçi bir biçim alması ve okuryazarlık açısından oluşan toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınların başta blogculuk(bloggerlık) olmak üzere otobiyografik aktarımları anonim yapmasını müm- kün kılan dijital araçlara ilgisini arttırmıştır. Ancak blogculuk başta olmak üzere sosyal medya araçları, yaygınlaşmış ahlaki otoritelerin gözetiminin kadınlar üzerinde yaygın ol- duğu İran ve benzer Ortadoğu ülkelerinde kadınların kendi öykülerini aktarabilmesi hu- susunda çok daha popüler olmuştur. Bu metinde İran’da blogculuğun İslami Feminizmi şekillendirme konusundaki ivme etkisi ortaya konulacak; ardından Türkiye’de kendisini Müslüman Feminist olarak adlandıran ve 2014’ de kurulan REÇEL bloğun gelişiminde benzer etkiler olup olmadığı sorgulanacaktır. Açıktır ki internet birçok açıdan, feminist mesajların “gerçek” (dijital olmayan) alanlara göre daha az gözetim ve müdahale ile yayınlanabileceği cinsiyetten nötr bir platform olarak görülmekte ve toplumsal cinsiyet farkındalığını artırmak için bu yeni teknolojinin olumlu ve güçlendirici yönleri vurgulan- maktadır. Bu minvalde Reçel Blog örneğinde görüldüğü gibi dijital uzamın, geleneksel ve muhafazakâr dindarlık görüşlerinin müzakeresinde Türkiye’de de serbestleştirici bir ortam sağladığı ve Müslüman feminizmin yaratılmasında olumlu anlamda etkisi olduğu ortaya konmaktadır.Öğe Dindar kadın edebiyatında erkeklik söylemi: Hiçbiryer romanı örneği(2022) Köse, Elifhanİlk kez 2004 yılında basılan Hiçbiryer, Fatma Barbarasoğlu’nun ilk romanıdır. Ancak Barbarasoğlu hikâye, deneme ve sosyolojik araştırma-inceleme kitaplarının yazarı olarak edebiyat dünyasında 1990’lı yıllardan itibaren bilinen bir isimdir. Bu çalışma, daha çok hikâyeler üzerinden zenginleşen dindar kadın edebiyatı içerisinde yazarın sayılı bulunan romanlarından ilki olduğu için “Hiçbiryer”e dikkat çeker. Ancak kadın hikâyelerinin odakta olduğu dindar kadın edebiyatından farklı olarak bu roman, erkek bir (anti) kahramanın hikâyesinin fail gözünden ve erkekler arası ilişkiler içerisinde oluşturulması açısından dikkat çekicidir. Bu hâliyle Hiçbiryer; kişileri, mekân kullanımları ve sessizlik/iletişim gibi güçlü bir tema çerçevesinde ilerleyen kurgusu ile dindar edebiyatın erkeklik anlatısı için güçlü ipuçları vermektedir. Hiçbiryer romanında, öykülerde olduğu gibi erkekler kenarda değildir; bu anlamda Hiçbiryer romanının anti-kahramanı Şahin’in özelinde ve onun çevresindeki diğer erkek kimlikleri aracılığıyla modernlik, geleneksellik, taşra ve şehir tartışmaları ile birlikte “erkeklik” de merkeze konur. Bu çalışma sosyal bilimlerde ve edebiyat eleştirilerinde giderek önemli hâle gelen “eleştirel erkeklik çalışmaları” perspektifinden romanın analizini yapmaya ve salt kadın kimliği üzerinden ilerleyen dindar kadın edebiyat eleştirisine farklı bir açıdan katkı sunmayı hedeflemektedir. Çalışmada “Hegemonik erkeklik” kavramsallaştırması üzerinden romandaki farklı erkeklikler analiz edilmekte, yazarın Şahin karakteriyle muhalif bir dindar erkeklik arayışını cisimleştirdiği iddia edilmektedir.Öğe Siyasal partiler ve tipolojileri üzerinden Türkiye’de genel seçimlerin dönemsel değerlendirilmesine yönelik nitel bir araştırma(2022) Çakıcı, Fatma Okur; Doğanay, Taylan CanThis study focus on the issue of the relationship between political parties and their typologies in terms of emergence conditions. In this context, the main question of the research is the similarity or difference changes between the emergence conditions of political parties according to their typologies and their cyclical developments during election periods. The first case of the study is that political parties in Turkey emerged from within the parliament and from extraordinary conditions such as national war of freedom. Thus, it can be stated that extraordinary conditions unite political parties under an ideological roof which is the national state ideology. However, the holding of many general elections and the establishment of unstable goverments appear as another problem. When this situation is taken into consideration, it is understood that political parties carry out electoral processes rather than alvernative ideologies, and political party typologies are affected by voter behaviors over time.Öğe Yeni Kamu (Yönetimi, İşletmeciliği, Hizmeti)(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2022) Bilici, Gökhan; Pekküçükşen, ŞerifeBilimsel ve teknolojik ilerlemeler, ideolojiler, ekonomik, siyasi ve toplumsal dönüşümler, kamu yönetimi biliminin gelişmesi ve kendisini bir başka ‘yeni’nin içerisinde bulması için kaçınılmazdır. Bu çalışma “Yeni Kamu Yönetimi Hareketi”nden “Yeni Kamu Hizmeti”ne kadar geçen süreci “yeni” kavramı etrafında ele almaktadır. 1960’lı yıllarda ABD’de yaşanan toplumsal olaylar ve yönetsel krizlerin sonucunda kamu yönetiminin kimlik krizine çözüm bulma arayışları yeni kamu yönetimi hareketi bağlamında değerlendirilmektedir. 1970’li yıllarda petrol krizlerinin neden olduğu ekonomik bunalımlar devletin rolünün yeniden sorgulanmasına yol açmış ve yeni kamu işletmeciliğinin doğuşuna zemin hazırlamıştır. 1990’lı yıllara gelindiğinde yeni kamu işletmeciliğine yapılan eleştiriler kendisine alternatif yaklaşımların doğuşuna zemin hazırlamıştır. Yeni kamu işletmeciliğinin bazı yönlerinin tartışıldığı ortamda kendisine alternatif yaklaşımlardan birisi olan yeni kamu hizmetinin doğuşu ve ilkeleri ile kamu yönetiminde yaşanan paradigma değişimlerinin nedenlerini irdelemek bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışma geleneksel yaklaşımdan sonra önüne yeni ekini alan yaklaşımları bütüncül ve karşılaştırmalı ele alarak kavramsal çerçeve sunmaktadır.Öğe Türkiye’nin 1970’li yıllarında toplumsal sınıfların gündelik hayatını Kapıcılar Kralı filminden izlemek(Gümüşhane Üniversitesi, 2022) Çakıcı, Fatma Okur; Doğanay, Taylan CanBu çalışma kapitalizmin “dışlama biçimleri” üzerinden toplumsal hiyerarşiyi kurduğunu ve asimetrik güç ilişkileriyle kendini sürdürdüğünü Türkiye’nin 1970’li yıllarında toplumsal sınıfların gündelik yaşamını konu edinerek ortaya koymayı amaçlamaktadır. Dil dolayımı ile maddileşen bir söylem pratiği üzerinden siyasal ve ekonomik koşulların ne derece gündelik hayatı belirlediği sorunsalı araştırma sürecinin esas noktasıdır. Zeki Ökten tarafından yönetilen ve Umur Bugay tarafından yazılan 1976 yapımı Kapıcılar Kralı filmi konu ve amaç ekseninde araştırmanın inceleme nesnesidir. Zamansal ve mekânsal tutarlılık arz etmesi ve Türkiye’nin 1970’li yıllarına ilişkin bağlam bilgisini içermesi açısından araştırmanın sorunsalına dair cevaplar aranmaktadır. Çalışmada ilk olarak günümüz perspektifinden Türkiye’nin 1970’li yıllarının incelenebildiği bir metin olarak gündelik hayat ve sinema arasındaki bağ kurulmaktadır. Ardından kapitalizmin tüketim ve meta unsurlarının sınıf üzerinden Türkiye özelinde tarihsel durumu açıklanmaktadır. Son olarak bireyin arzu boşluğunun giderilmesinin veya giderilememesinin üretim ve tüketim sürecindeki yerini belirdiği; dışlama biçimlerinin dil dolayımıyla maddileşerek sınıfsal konumları sabitlediği ortaya koyulmaktadır. Araştırmanın temel bulguları arasında döneme ilişkin olarak kamusal ve özel alana göre imgeleri barındıran tüketim unsurları yer almaktadır. Bu bulgular arasında ideolojik konumu işaret eden gazeteler, toplumsal statüyü gösteren kıyafetler, ekonomik gelir durumuna göre ulaşılabilir olan ev içi gıda ürünleri, içkiler, sigaralar yer almaktadır. Araştırma süreci nihayetinde çalışmada, tespit edilen bulguların toplumsal sınıflara göre dağılım gösterdiği ve her bir tüketim nesnesinin Türkiye’nin 1970’li yıllarındaki siyasi ve ekonomik konjonktüründen etkilendiği sonucuna ulaşılmaktadır. Bireylerin toplumsal sınıfına göre aralarındaki kaçınılmaz (apartman) ilişkileri hiyerarşik ve asimetrik güç ilişkileriyle donatıldığı sınanmaktadır.Öğe Hidayet romanlarından dindar kadın edebiyatına: Feminizmle müzakerede değişen faillikler(2022) Köse, ElifhanTürkiye’de Hidayet edebiyatı İslamcılığın kamusal alanda görünür olması ile ilk kez 1970lerde ortaya çıkan bir türdür. Bu tür, hem şehirleşen İslamcılığa bir hayat ve beden yönergesi sağlamakta hem de batılı/modern olarak tanımladığı ötekilerin Müslüman dünyaya temasını sağlayan popüler edebi ürünler sunmaktaydı. Günümüzde hidayet romanları eski etkisini kaybetse de, ‘İslamcı romantizmi’ canlandıran yeni yazarlarla benzer popüler etkiyi sürdürmektedir. Dindar kadın edebiyatı ise, 1980’lerin sonunda şehirleşen ve eğitim hakkını tesettürleriyle sürdürmek isteyen dindar kadınların uğradıkları baskı sonucu laik ve İslamcı kamudan ve hatta “Müslüman ev”lerinden sürgün temasının merkezi olduğu otobiyografik hikâyelerin bir araya getirdiği kadın yazarları anlatır. Hidayet romanlarında dindar faillik, dünyayı keskin sınırlarla iyi ve kötü olarak ikiye bölen bir anlam dünyası içerisinde iyiyi temsil eden bir bütüncüllük içinde kurulur. Dindar kadın edebiyatında ise bu ikili dünyanın birbiriyle geçirgenliği artmaktadır, ancak dindar failden beklenti yine iyicil otantik bir varoluş olarak varlığını sürdürebilmesidir. Bu çalışmada dindar failliği kuran edebi müzakerede feminizmin nasıl temsil edildiği, türlerin feminizme bakış açısı da göz önüne alınarak betimleyici olarak ele alınacaktır.Öğe Dönüşüm sürecinde kamu iktisadi teşebbüsleri, nereye?(2021) Oktay, Ercan; Yıldırım, Selime; Bilgiç, ErdalBu çalışma, 2000’li yıllarda kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) kamu yönetimindeki yerini konu etmektedir. KİT’in kamu yönetimi örgütlenmesinde yer almasına rağmen, bu örgütlenmedeki eğreti duruşunun nedenleri gösterilmeye çalışılmıştır. Bu alana ilişkin pek çok çalışma bulunmakla birlikte, çalışmada bu kuruluşlar sektör odaklı değil; genel anlamıyla ele alınmış ve kamu yönetimindeki dönüşümle birlikte örgütsel bağlamda değerlendirilmiştir. Diğer yandan ise KİT’e ilişkin çalışmaların özelleştirme çerçevesinden ilerlediği görülmektedir. KİT, günümüz sosyo-ekonomik örgütlenmesine uygun görülmese de hala kamu yönetimi örgütlenmesinde yer alan tüzel bir kişilik olması ve yakın dönemde KİT’e ilişkin tartışmaların sürmesi, bir kez daha bu örgütleri gündeme getirmektedir. Çalışmanın tezi, KİT’in kamu yönetimindeki konumunun, bu alanda yaşanan dönüşümle doğrudan ilgili olması ve dönüşümün varış noktasının yönetsel merkezileşme olmasıdır. Çalışmada KİT’e ilişkin mevzuat, rapor, planlardan faydalanılmış ve özellikle yazılı basın başta olmak üzere görüş ve demeçler dikkate alınmıştır.Öğe İş İlişkileri Bağlamında Sanatçı Hakları: Kanada Örneği(Sosyoekonomi SOC, 2022) Hoş, ZeynepSanatın ve sanatçının bir toplumsal yapıda yer aldığı konum, o toplumsal yapıdaki bilinç düzeyi, kültürel miras konusundaki duyarlılık konusunda da fikir vermektedir. Sanatçıların çalışma ilişkileri bakımından sahip oldukları haklara ulaşabilmeleri gerek yaşam ve çalışma koşulları gerekse sanatsal verimlilikleri konusunda önem taşımaktadır. Bu çalışmada, Kanada özelinde sanatçıların çalışma ilişkileri ve kategorik olarak hakları ele alınmıştır. Bu ülkenin seçilmesinde, sanatçıların özel çalışma koşullarını ve sendikal haklarını tanıyan uluslararası anlamda ilk hukuki düzenlemeyi hayata geçirmiş olması, güçlü ve merkezi sendikal yapı ile elde edilen kazanımların önemi, belirleyici olmuştur. Sanatçıların çalışma yaşamına ilişkin hakları konusunda ilgili ülke düzenleme ve uygulamaları incelenerek, konuya ilişkin olarak ülkemizde geliştirilecek çözüm önerilerine ve literatüre katkı sunulması amaçlanmıştır.Öğe Pandemi sürecinde büyükşehir belediyelerinin halkla ilişkiler aracı olarak sosyal medya kullanımı(2021) Pekküçükşen, Şerife; Yıldırım, BalıVatandaşları günlük faaliyetlerinden haberdar etmek, yeni projeler hakkında vatandaşların görüşlerini almak ve faaliyet alanları ile ilgili konularda bilgilendirmek için yerel yönetimlerde halkla ilişkiler önem taşımaktadır. Çağın gereklerine uygun olarak yerel yönetimlerde halkla ilişkiler faaaliyetlerinin yürütüldüğü mecralar da farklılaşmış ve sosyal medya kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu çalışmanın amacı Covid-19 pandemi döneminde büyükşehir belediyelerinin halkla ilişkiler faaliyetlerinde sosyal medya kullanma sıklıklarını ortaya koymaktır. Çalışma halkı bilgilendirmek ve yönlendirmek adına kamu kurumlarının sosyal medyayı kullanımlarının değerlendirilmesi açısından önem arz etmektedir. Araştırmada büyükşehir belediyelerinin pandemi dönemini kapsayan 13 Mart – 01 Haziran 2020 tarih aralığında Twitter üzerinden yaptıkları paylaşımlar, NCapture uzantısıyla Nvivo programına uygun verilere dönüştürülmüş ve bu veriler nitel bir çerçevede analiz edilerek belirli kategoriler altında sınıflandırılmıştır. Ayrıca en fazla paylaşım yapan üç belediyenin “WordCloud” görünümleri oluşturulmuş ve incelenmiştir. Analiz sonucunda sosyal medyayı tüm büyükşehir belediyelerinin aktif olarak kullandığı, paylaşımlarda “Başkandan Retweet” ve “Kurumsal Faaliyet” kategorilerine daha çok yer verildiği ve bunun yanında tüm belediyelerin koronavirüs temasıyla ilgili paylaşımlar yaptığı görülmüştür. WordCloud görünümler ise kategorilerin ağırlıkları ile uyumlu sonuçlar vermiştir. Sonuç olarak büyükşehir belediyelerinin sosyal medyayı iletişim ve halkla ilişkiler aracı olarak aktif bir şekilde kullandıkları ve koronavirüs temasına sıklıkla yer verdikleri varsayımları desteklenmiştir.Öğe Türkiye’de Covid-19 sürecinde sağlık politikalarının oluşturulmasında sağlık diplomasisinin rolü(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2021) Oktay, Ercan; Yıldırım, SelimeSağlık, toplum açısından çok önemli olmakla birlikte; krizler, doğal afetler, salgınlar gibi olağanüstü durumlarda devlet açısından çok daha gerekli bir konuma gelmektedir. Devletin asli fonksiyonlarından olan sağlık hizmetlerinin planlanması ve yürütülmesi, olağanüstü durumlardan çıkabilmek açısından stratejik bir önem arz etmektedir. Devletler açısından politika belirleme ve iyi uygulama transferi, birçok alanda olduğu gibi sağlık hizmetleri açısından da uygulanabilen bir argüman olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya genelinde giderek artan bu yaklaşım, sağlığın sadece teknik olarak ele alınmasını engellemiştir. Sağlık diplomasisi kavramı da ülkelerarasında sağlık alanında yapılan birtakım çalışmaları anlatmak için kullanılmaktadır. Bu çalışma, Türkiye’de COVID-19’un ortaya çıktığı dönemde sağlık politikalarının belirlenmesinde sağlık diplomasisinin etkilerini tartışmaktadır. COVID-19 süreci, küresel çapta bir pandemi dönemi olduğundan politika ve uygulama süreçlerinin de küresel ölçekte olmasını zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla sağlık alanında gerçekleştirilen diplomasi, mücadelenin başarısını pozitif olarak etkileyecektir. Çalışmada bu iddiayı desteklemek üzere Sağlık Bakanlığı’nın rapor ve çalışmaları başta olmak üzere pek çok basın ve yayın organının güncel haberlerinden de yararlanılmıştır.Öğe Örgütsel bağlılık ve personel güçlendirme ilişkisi: Karaman ili merkezinde bir kamu sektöründe araştırma(Süleyman Demirel Üniversitesi, 2019) Çelebi, Muhammet Ali; Oktay, ErcanGüçlendirme çalışanların işlerini anlamlandırmaları, yetenekleri ve yetkinliklerinin farkına varması ve diğerçalışanları etkileme süreci olarak tanımlanmaktadır. Örgütsel bağlılık, çalışanın örgüte duygusal olarak katılımınıvurgulayan, örgütten ayrılma niyetini azaltan ve örgütte çalışmaya devam etmesini sağlayan tutum vedavranışları içermektedir. Bu çalışmada, çalışanların örgütsel bağlılık düzeylerinin tespitinde personelgüçlendirmenin öneminin ortaya konması amaçlanmaktadır. Çalışmada, personel güçlendirme bileşenlerinin,örgütsel bağlılık bileşenleri üzerindeki etkisi yapılan araştırma ile desteklenmektedir. Çalışmanın örnekleminiKaraman’da bir kamu kurumunda çalışan 100 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada katılımcılardan anketyöntemiyle veri toplanmış ve analiz edilmiştir. Verilerden elde edilen sonuca göre, katılımcıların personelgüçlendirme algıları ile bağlılık düzeyleri yüksek çıkmıştır. Güçlendirme boyutlarından anlam, yetkinlik ve etkidüzeyi ile duygusal bağlılık arasında anlamlı ilişkiler tespit edilirken yetenek düzeyinde ilişki tespitedilememiştir. Güçlendirme ile devamlılık bağlılığı arasında bir ilişki bulunamazken normatif bağlılık üzerindesadece yetkinlik boyutunun ilişkisi olduğu, ortaya çıkarılmıştır. Katılımcıların bağlılık alt boyutlarına ilişkingörüşlerinin cinsiyete göre değişmediği ama medeni durum değişkenine göre duygusal ve normatif bağlılıkdüzeylerinin değiştiği görülmüştür.Öğe Muhafazakar modren medeniyet projesinin kadın mimarı: Halide Edip Adıvar(2011) Köse, ElifhanHalide Edip, Osmanlı modernleşmesinin gündelik hayatta etkilerinin yaşanılabilir olduğu bir dönemde doğup büyüyerek doğu-batı tartışmasının yoğun olduğu bir dönemde düşünsel üretimine başlamış Türk düşünce dünyasının ender yazar-çizer kadınlarındandır. Doğu ve Batının ölçülü birlikteliği olan medeniyet projesi, Adıvar'm siyasal yazınlarında muhafazakâr modernlik çizgisinde ilerlerken bu proje cumhuriyet sonrası eserlerinde eğitimi aşan bir "terbiye" vurgusu ile kadın karakterler üzerinden cisimleşecektir.Öğe Yerel yönetı̇mlerde ı̇nsan kaynakları stratejı̇lerı̇nı̇n gelı̇ştı̇rı̇lmesı̇(2018) Pekküçükşen, ŞerifeÖzellikle 1980’lerde tüm dünyada başlayan değişimin yerel yönetimlere yansımasıyla yerel yönetimler; yapı, işleyiş ve fonksiyonlar açısından önemli değişikliklere maruz kalmıştır. Bürokratik geleneksel yönetim anlayışının izlerini silmeye başlayan değişim, yerel yönetimlerde etkinlik, verimlilik, katılımcılık, esneklik, hesap verebilirlik gibi değerleri ön plana çıkartarak; bu yönetim birimlerini vatandaş taleplerine daha duyarlı olmaya zorlamıştır. Değişimin en önemli ayaklarından birisi de, insan kaynağının yönetimine bakış açısında meydana gelen farklılıklardır. Yerel yönetimlerdeki insan kaynakları yönetimi, özel sektördeki değişimi takip ederek, personel yönetiminden insan kaynakları yönetimine kaymıştır. Çalışanların işe alınması ve maaş, bordro, izin gibi özlük işlerini takip eden personel yönetimi anlayışı değişim süreciyle geçerliliğini yitirmiş; çalışanları bir değer olarak gören ve onların memnun edilmesiyle vatandaş memnuniyetinin sağlanabileceğine inanan insan kaynakları yönetimi geçerlilik kazanmıştır. Çalışanların stratejik birer kaynak olarak görülmesiyle birlikte, onların geliştirilmesine yönelik yaklaşımlar da önem kazanmıştır. Motivasyonla birlikte de değerlendirilen ve çalışanın yaptığı işten memnuniyet düzeyini ifade eden iş tatmini; çalışanları yaptıkları işin sahibi haline getirmeyi amaçlayan personel güçlendirme; çalışanın başarı derecesinin ölçülüp, geliştirilmesini sağlayan performans değerlendirme; çalışanın kuruma bağlılık derecesi olarak ifade edilen örgütsel bağlılık ve çağın en önemli sorunlarından birisi olan örgütsel stres yönetimi; yerel yönetimlerdeki insan kaynaklarının geliştirilmesi kapsamında değerlendirilerek çalışmaya temel olmuştur.Öğe Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde Türkiye’de belediye mevzuatında performansı arttırma yönünde yapılan değişikliklerin değerlendirilmesi(2018) Çelik, Vasfiye; Pekküçükşen, ŞerifeAvrupa Birliği üyeliği sürecinde bulunan Türkiye’de, sürecin idari, siyasi, hukuki ve ekonomik yansımaları pek çok alanda görülmektedir. Sürecin şekillendirdiği en önemli alanlardan birisi yerel yönetimlerdir. Yerel yönetim kanunları süreçle uyumlu olarak Köy Kanunu dışında tümüyle değiştirilmiş, demokrasiyi, etkinliği ve verimliliği hedefleyen düzenlemeler yapılmıştır. Bu çalışmanın konusu, AB sürecinde bir yerel yönetim birimi olarak belediye mevzuatında performansı artırmaya yönelik değişiklikleri incelemektir. Zira, etkinliği ve verimliliği sağlayabilecek bir araç olarak performansın artırılması, Yeni Kamu Yönetimi anlayışının da üzerinde durduğu en önemli konulardan birisidir. Bu amaçla çalışmada, yerel yönetimlerde yaşanan değişimin iç ve dış dinamikleri ortaya konulduktan sonra, etkinliği sağlayacak bir araç olarak performans yönetimi üzerinde durulmuş ve yerel yönetimlere ilişkin kanunlar performansın belirleyicileri olan açıklık, hesap verebilirlik, şeffaflık ve katılım boyutu ile incelenmiştir.Öğe Bı̇r etik davranış ı̇lkesı̇ olarak hesap verme sorumluluğuna daı̇r Kutadgu Bı̇lı̇g’de söylenmı̇ş bazı beyı̇tler üzerı̇ne(2019) Bilgin, Emrah; Yıldırım, AliSon dönemlerde gelişen yeni kamu yönetimi anlayışı ile birlikte devlet yönetiminde daha şeffaf ve açık bir yönetim anlayışının benimsenmesi, yönetimde etik kavramını gündeme getirmiştir. Bu anlayış ile kamu görevlilerinin uymaları gereken etik davranış ilkelerinin belirlenmesi ve yönetimde etik kültürünün yerleştirilmesi amacıyla Kamu Görevlileri Etik Kurulu oluşturulmuştur. Kurulun belirlediği etik davranış ilkelerinden biri de hesap verme sorumluluğudur. Hesap verme sorumluluğu, Türk-İslam tarihinin çeşitli dönemlerinde devlet ve yönetim üzerine yazılan kimi eserlerde de değinilen bir kavramdır. Bu eserlerden biri de Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından 11. asırda telif edilmiş ve Türk-İslam tarihinin başlıca ürünlerinden biri olan Kutadgu Bilig adlı eserdir. Eserde devlet anlayışı, siyaset ve ahlâk kuralları üzerinden işlenmiştir. Bir toplumun ideal devlet yönetimine sahip olması ile refaha kavuşturulması için uyulması gereken kuralları içeren; ayrıca idareciler ve halk için bir başvuru kitabı olarak nitelendirilebilecek olan eserde bugün etik davranış ilkeleri olarak bilinen ve devlet yönetiminde uyulması gereken kurallara dair de önemli bilgiler yer almaktadır. Bu çerçevede çalışmada bir etik davranış ilkesi olarak hesap verme sorumluluğuna hangi açıdan yaklaşıldığı, Kutadgu Bilig’de yer alan beyitler üzerinden incelenmeye çalışılmıştır. Yapılan inceleme sonucunda ise kamu yönetiminde etik davranış ilkelerinin önemli bir maddesi olan hesap verme sorumluluğuna, bize ait olan kültür ve geleneğe göre ilk sıraya yerleştirilebilecek olan yeni bir boyut eklenmesi gerekliliği ortaya konulmuştur.Öğe Kamu çalışanlarının örgütsel bağlılıkları ile örgütsel sessizlikleri arasındaki ilişkiler: Karaman örneği(2019) Candan, HakanBu çalışmada iş yaşamının son dönemdeki önemli konuları arasına yer alan örgütsel bağlılık ve örgüt-sel sessizlik kavramları, Karaman ilinde görev yapan kamu çalışanları üzerinde yapılan bir alan çalışması ile araştırılmıştır. Kolayda örnekleme yöntemi ve an-ket tekniği kullanılarak toplanan veriler, SPSS paket programlar aracılığıyla test edilmiştir. Buna göre, kamu çalışanlarının orta düzeyde örgütsel sessizlik ve örgütsel bağlılık içinde oldukları belirlenmiştir. Ayrıca örgütsel bağlılık ile örgütsel sessizlik arasın-da pozitif yönlü ve güçlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Örgütsel bağlılık bağımsız değişkeni-nin örgütsel sessizlik bağımlı değişkenini etkileme gücü ve yönü ile varyansı açıklama oranını belirle-mek için yapılan çoklu regresyon analizi sonuçlarına göre; duygusal bağlılığın örgütsel sessizliği negatif yönde 0.229 gücünde ve devam bağlılığının da örgütsel sessizliği pozitif yönde 0.232 düzeyinde etkilediği, örgütsel bağlılık alt boyutlarının örgütsel sessizlik değişkenini açıklama oranının %8,1 oldu-ğu da belirlenmiştir.Öğe Başka bir dünya: Ekotopya!(2018) Erol, Arzu Maltaş; Görmez, KemalArzuların dışavurumu olarak kabul edilen ütopyalar, kurgusal ve zihinsel oldukları için bir bakıma soyuttur da. Ancak ütopyaların belli bir mekânda vuku bulması, onların soyutluğunu kısmen ortadan kaldırmakta ve onları gerçekliğe yaklaştırmaktadır. Dolayısıyla mekân ile ütopya arasında doğrudan bir ilişkinin var olduğu varsayımına dayanan bu çalışmada, ideal toplumlarda ideal insanların ideal mekânları tecrübe etmeleri ve bu ideal mekânlardaki pratikleri ekolojik ütopyaların manifestosu kabul edilen Ekotopya adlı eserden hareketle incelenmiştir. Çalışma kapsamında öncelikle “ütopya” ve “mekân” kavramları açıklanmış ve bu iki kavram arasındaki ilişkisellik ortaya konmaya çalışılmıştır. Akabinde çalışmanın temelini oluşturan 1975 yılında yayımlanan Callenbach’ın Ekotopya adlı eseri genel hatlarıyla incelenmiştir. Son bölümde ise çizilen kavramsal çerçeve, Ekotopya’da yaratılan mekânı incelemek için kullanılmıştır.