Sayı 17 Cilt 2 ( Aralık 2009 )
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Ambalaja ilişkin tutum ve davranışlar: Karaman ili araştırması(2009) Alagöz, Selda Başaran; Ekici, NezahatHızla değişen yaşam tarzları, değişen sosyo-ekonomik koşullar, gelir artışı, kadınların iş hayatında varlığının artması, büyük zincir mağazaların yayılması, tüketicilerin bilinçlenmesi gibi faktörlerin yanında tüketicilerin satın alma kararını çoğunlukla satış noktalarında vermesi ambalajlı ürünlere olan talebi ve ambalajın önemini arttırmaktadır. Günümüz tüketici profili incelendiğinde, ürünleri sadece fonksiyonel özellikleri için değil, aynı zamanda sembolik anlamları için de satın aldıkları görülmektedir. Örneğin; orijinal parfüm şişeleri, yağ kapları vb. şık ve dekoratif ambalajlar tercih sebebi olabilmektedir. Birbirine çok benzeyen ürünlerin pazarlanmasında, doğru konumlandırma büyük önem arz etmektedir. Bu noktada ambalaja büyük rol düşmektedir. Çünkü ambalaj, satış elemanı rolünü görerek, tüketiciyle iletişim kuran ve üreticinin iletmek istediği mesajı ileten araçlardan bir tanesidir. Dolayısıyla önceden yalnız taşıma ve depolama amaçlı kullanılan ambalaj, günümüzde ürünün reklamını yapmaktadır. Bu çalışmada ürünlerin pazarlanmasında oldukça önemli olan ambalaj ve pazarlama faaliyetlerine nasıl etki ettiği ele alınmaktadır. Bu amaçla, ilk olarak ambalaj kavramı açıklandıktan sonra, bu kavramın pazarlama faaliyetleri üzerine etkisi ortaya konulmuştur. Son olarak da Karaman ilinde bir uygulama ile demografik özelliklere göre ambalaja ilişkin tutum ve davranışlar üzerine etkisi istatistiksel analizler yardımıyla ölçülmeye çalışılmış ve konu ile ilgili öneriler sunulmuştur.Öğe OECD ülkelerinde vergi yükü ve vergi türleri: Karşılaştırmalı bir analiz(2009) Işık, Nihat; Kılınç, Efe CanDevletin asli fonksiyonlarını yerine getirebilmek için yapması gereken harcamaların finanse edilebilmesi için en önemli gelir kalemini vergiler oluşturmaktadır. Vergiye alternatif gelir kaynakları ülkelerin borç sarmalına girmesi, enflasyonist baskılara maruz kalması vb. sorunlar içermektedir. Bu bağlamda verginin tabana yayılmış olması ve basit, anlaşılır, sık sık değişmeyen bir vergi sisteminin varlığı son derece önemlidir. Bu durum bir ülke ekonomisinin en önemli sorunlarından olan ve ülkelerin gelişmişlikleri açısından bir gösterge olarak da kullanılan kayıtdışı ekonominin azaltılması açısından da bir zorunluluk taşımaktadır. Vergi mükelleflerinin vergi ödemeyi bir yük gibi görmeleri anlayışını en aza indirebilmek için verginin adil dağılması gerekir. Bu kapsamda verginin daha adil dağıldığı gelişmiş ekonomilerde kurumlar vergisi, gelir vergisi gibi doğrudan vergilerin payının, KDV, özel iletişim vergisi vb. gibi dolaylı vergilere göre çok daha yüksek oranlarda olduğu görülmektedir. Ülkemizde ise dolaylı vergilerin oranı doğrudan vergilere kıyasla çok daha yüksek düzeylerdedir. Bu durum mükellefleri vergi kaçırma, vergiden kaçınma gibi yollara sevk etmekte ve vergi hâsılatı istenen düzeyde gerçekleşmemektedir. Vergi sisteminin oldukça gelişmiş olduğu ve verginin daha adil dağıtıldığı OECD ülkeleri ile vergi sistemi ve adaleti açısından henüz kat etmesi gereken epey yol olan Türkiye’nin vergi yükü ve vergi türleri açısından karşılaştırmalı bir analizinin yapıldığı bu çalışmada, ülkemizin bahsedilen eksiklikler nedeniyle vergi hâsılatı açısından OECD ülkeleri arasında arka sıralarda yer aldığı görülmektedir.Öğe Türkiye’de lojistik sektörünün gelişmişlik düzeyinin seçilmiş AB ülkeleri ( Romanya Ve Macaristan ) ile karşılaştırmalı bir analizi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Tutar, Erdinç; Tutar, Filiz; Yetişen, HandanLojistik; son dönemlerdeki en genel tanımıyla; doğru malzemenin, doğru miktarda, doğru durumda, doğru yerde, doğru zamanda, doğru tüketiciye, doğru fiyatla ulaşması olarak tanımlanabilir. Ülkemizde lojistik sektörü son yıllarda gelişme gösteren, genç bir sektördür. Türkiye coğrafi konumu itibariyle Ortadoğu, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa arasında bir aktarma merkezi oluşturmasından kaynaklanan avantajlı konuma sahiptir. Ancak bu konumunu ekonomik gelişmeye ve ticaret hacmine yansıtamamaktadır. Bunun tabi ki çok fazla sebebi vardır ama lojistik açıdan bakıldığında karayolu ve demiryolu projelerinin hayata geçirilmesinde gecikme, ayrıca hava ve deniz yolu limanlarının gücünü arzu edilen seviyede kullanamaması da büyük etkendir. Bu çalışmada lojistik kavramı, türleri ve lojistik sektörünün tarihine değinildikten sonra, Türkiye?de lojistik sektörü anlatılmıştır. Ayrıca çalışmamızda Avrupa Birliği?ne yeni üye olan ülkelerden Romanya ve Macaristan'ın lojistik sektörü de Türkiye ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.Öğe Zaman yönetimi becerileri : Meslek yüksekokulu öğrencileri üzerine bir değerlendirme(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Çağlıyan, Vural; Güral, RamazanBu çalışmada Beyşehir Ali Akkanat Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin zaman yönetimi becerilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini 2008-2009 eğitim-öğretim yılında Beyşehir Ali Akkanat Meslek Yüksekokulunda İşletme, Muhasebe, Dış Ticaret, Turizm Otel İşletmeciliği, Turizm Rehberlik, Turizm Seyahat İşletmeciliği programlarında okuyan 1600 öğrenci oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında Britton ve Tesser (1991) tarafından geliştirilen ve daha sonra Alay ve Koçak (2002) ve Başak vd. (2008) tarafından kullanılan ve üniversite öğrencilerinin zaman yönetimi becerilerini ölçmek amacıyla hazırlanmış Zaman Yönetimi Envanteri (ZYE) kullanılmıştır.Öğe IMF-Türkiye ilişkileri ve 20.Stand-By Müzakereleri üzerine bir değerlendirme(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Eroğlu, Nadir; Eroğlu, İlhanUluslararası Para Fonu (IMF), 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı?nın ve II. Dünya Savaşının dünya ekonomisindeki olumsuz etkilerini gidermek için Bretton Woods Konferansı?nda kurulan uluslararası bir kuruluştur. Bretton Woods Konferansı?nda, IMF kaynaklarıyla, dünya ticaretini ve refahını azaltan ödemeler dengesi problemi ile karşı karşıya kalan ülkelerin devalüasyondan koruması amaçlanmıştır. Buna göre, IMF, sunduğu mali kaynaklarla, bu ülkelerin sıkıntılarından kurtulması için destek verecek ve bu ülke ile ilişki içindeki diğer ülkelerin de bu durumdan ekonomik anlamda zarar görmesini engelleyecektir. 1947 yılında IMF?ye üye olan Türkiye, ekonomik istikrarsızlıklar yaşadığı dönemlerde IMF destekli istikrar politikaları uygulamaktadır. Bu çalışmada, IMF– Türkiye ilişkileri ve Dünya Finansal Krizi çerçevesinde 20. Stand-by anlaşması ile ilgili gelişmeler değerlendirilmiştir. IMF ile Türkiye arasında yapılan müzakerelerde henüz sonuca varılmamıştır. Müzakerelerde varlık yasası, gelir idaresinin yeniden yapılanması, kriz ekonomisi için önlem paketi ve belediye gelirleri üzerinde uzlaşma aranmaktadır.Öğe IMF ve Merkez Bankalarının borç veren son merci olarak ekonomik krizler üzerinde etkinliği(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Ay, Ahmet; Güvenek, Burcu; Saçık, Sinem YaparMerkez Bankası’nın borç veren son merci rolü, bir grup yazar tarafından 18.yy. sonunda ortaya konmuş ve 19.yy’da geliştirilmiştir. Bu kavram pek çok ülkede uygulanmış ve test edilmiş sonuç olarak beklenmeyen durumlar karşısında parasal istikrarın sağlanmasında etkili olduğu anlaşılmıştır. Özellikle başka ülkelere yayılma ihtimali olan krizler söz konusu olduğunda uluslararası borç veren son mercii fonksiyonu ön plana çıkmış ve krizlerin derinleşmesini önlemek amacıyla finansal kaynak sağlaması talep edilmiştir. Üzerinde bir fikir birliği bulunmasa da ekonomik krizdeki ülkelerin ulusal anlamda çözemedikleri likidite sorununa çözümü IMF desteği almak olarak bulmaları bu kurumun uluslararası borç veren son mercii olarak kabul edildiğinin bir göstergesi olmaktadır.Öğe Konaklama ve seyahat acentaları yöneticilerinin her şey dahil sistemine yönelik tutumları : Antalya örneği(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Üngüren, Engin; Algür, Seden; Doğan, HulusiTürkiye'nin kıyı şeridinde yer alan birçok turistik destinasyonda yatak kapasitesi aşırı artış göstererek bölgelerdeki konaklama tesislerinin doluluk oranlarını olumsuz etkilemektedir. Bu durumda konaklama işletmeleri her şey dahil sistemini uygulayarak hem doluluk oranlarını arttırmak hem de rekabet üstünlüğü yakalamaya çalışmaktadır. Her şey dahil pansiyon sistemindeki temel, birden çok hizmetin tek bir paket içinde verilmesidir. Bu araştırmanın temel amacı da her şey dahil sistemini konaklama ve seyahat acentaları yöneticilerinin bakış açısından inceleyerek, sistemin olumlu ve olumsuz taraflarını tespit etmektir. Araştırmanın evrenini Antalya bölgesinde faaliyette bulunan beş yıldızlı konaklama işletmeleri ile A grubu seyahat acentalarının departman yöneticileri oluşturmaktadır. Tesadüfü örneklemeyle gerçekleştirilen araştırmanın demografik değişkenlere ilişkin verilerin yorumlanmasında frekans ve yüzde dağılımları ele alınmıştır. Yöneticilerin her şey dahil sistemi ile ilgili tutumlarının hangi boyutlardan oluştuğunu belirlemek amacıyla da araştırmada faktör analizi (Principal Component Analysis) kullanılmıştır.Öğe Türkiye'de iç borçlanma ödenebilirliği ve tahkimler ( 1990-2000)(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Sugözü, İbrahim HalilTürkiye’de 1990 – 2000 döneminde diğer ekonomik alanlarda olduğu gibi iç borçlanma konusunda da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu çalışmada, ilk olarak 1990 – 2000 döneminde kamu kesimi genel dengesi ve kamu kesimi borçlanma gereği ile birlikte kamu açıkları ve bu açıkların giderilmesinde bir finansman tekniği olan iç borçlanma, amaçları, yönetim şekilleri ve ekonomiye etkileri incelenmektedir. İkinci bölümde 1990 – 2000 dönemi Türkiye’de iç borçlanma sistemi, genel olarak 1990 öncesi iç borçlanma ve 1990 – 2000 dönemi Türkiye’de iç borçlanmanın gelişimi dönemler halinde incelenmektedir. Üçüncü bölümde ise olağanüstü bir iç borç yönetim tekniği olan tahkimler incelenmekte, tahkim kavramı, tahkimin türleri, ekonomiye etkileri ve başarılı olması için gereken koşullar üzerinde durulmakta ve tahkimin Türkiye’deki uygulamaları incelenmektedir.Öğe Stoklara ilişkin türkiye muhasebe standartlarının sermaye piyasası kuruluna kayıtlı halka açık anonim şirketlerde uygulama örnekleri(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Demirel, NurayStoklar, bir işletmenin en önemli varlık kalemleri arasında yer alır. Stokların işletme varlıkları içerisinde ciddi bir paya sahip olması, işletmenin temel finansal tabloları olan bilanço ve gelir tablosu açısından önemini arttırmaktadır. Stoklara ilişkin olarak uygulanacak farklı muhasebe politikaları, farklı finansal sonuçlar doğurmakta ve işletmelerin kar/zarar rakamlarına doğrudan etki etmektedir. Bu durumda, finansal bilgi kullanıcıları açısından güvenilir ve karşılaştırılabilir finansal tablolara ulaşılması güçleşmektedir. Bu çalınmanın amacı; Stoklara ilişkin Türkiye Muhasebe Standartları (TMS 2)’nın Sermaye Piyasası Kurulu’na kayıtlı halka açık anonim Şirketlerdeki uygulama düzeyinin araştırılmasıdır. Çalışmada, tanımlayıcı (nitel) araştırma tekniklerinden biri olan örnek olay araştırması tekniği kullanılmıştır. Araştırma neticesinde, araştırmaya konu edilen Şirketlerde TMS 2’ye tamamen uygun ve eksiksiz bir finansal raporlamanın yapılamadığı sonucuna varılmıştırÖğe Mobil reklamlar ve mobil reklam araçlarına yönelik tutumlar(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Barutçu, Süleyman; Öztürk Göl, MeltemBu çalışmanın amacı, pazarlama bölümü yöneticilerinin dikkatlerini mobil iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan mobil pazarlama ve mobil reklam uygulamalarına çekmektir. Çalışmanın kavramsal analiz bölümünde mobil pazarlama, mobil reklamların önemi açıklanmış ve mobil reklam araçları (SMS, MMS ve Bluetooth Reklamları) analiz edilmiştir. Araştırma bölümünde ise mobil telefon kullanıcılarının mobil reklam araçlarına yönelik tutumlarının karşılaştırmalı olarak belirlendiği pilot araştırma sonuçları açıklanmıştır. 158 mobil telefon kullanıcısı üzerinde yapılan tanımlayıcı araştırma sonuçlarına göre; mobil telefon kullanıcılarının SMS, MMS ve Bluetooth aracılığıyla gelen yazılı, sesli ve görüntülü mobil reklam mesajlarına karşı olumlu bir tutuma sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Sonuç ve öneriler bölümünde mobil reklam programlarının başarısının arttırılmasına yönelik önerilerde bulunulmuştur.Öğe Kapitalist ruhun Yahveizmdeki içeriği(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Akalın, Kürşat HaldunMusevilik ile kapitalizm arasındaki yakınlık ve birbirine benzerlik, Tanrı ile İsrail arasında yasal olarak düzenlenmiş anlaşmaya göre ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Bir bütün olarak dinsel sistem, gerçekte, Yehova ile seçilmiş halkı arasında gerçekleştirilmiş bir anlaşmadan başka bir şey değildir. Musevilik, sonuçlarıyla ve yüklediği görevleriyle bir anlaşmadır. Tanrı vaatlerde bulunmakta, mutluluk ve refah vermekte, dürüstlüğün mutlaka karşılığını vereceğini bildirmektedir. Her hangi bir kişinin dürüst ya da günahkâr olduğuna dair nihai kararı, ölümünden sonra verilmektedir. Kişinin ölümünden sonra hesap defteri kapanmakta, büyük döküm çıkarılmakta, bakiye kendisine bildirilmektedir. Her bir kişi için tutulan bu kişisel amel ve niyet hesaplar kolay bir şey olmasa dahi, hesap mantığını anlamak, hiç de zor değildir. Rabbinik ilahiyat rasyonel muhasebe sisteminin gelişmesine katkıda bulunmuştur. İhlal edilen emirlerin miktarının muhasebesi ayrı ve tek başına tutulmaktadır. Tıpkı paranın kişiden ayrı olarak hesaplandığı muhasebe kayıtlarında olduğu gibi, günahkâr kişinin kim olduğu veya ahlaki durumunun ne olduğu hiç önemli değildir. Tıpkı alış veriş sonrası edinilen her paranın toplam paraya ilave edilmesi gibi , her bir amel sonucu toplam tutara ilave edilmektedir.Öğe Yönetim muhasebesindeki değişimi anlamak(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2009-12) Pehlivan, Abdülkadir; Gerekan, BilalYönetim muhasebesi bir dizi değişim geçirerek bugünkü şeklini almıştır. Yaşanan bu değişim değişik teoriler ile açıklanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada da söz konusu değişim aktör-yapı ilişkisi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Buna göre yönetim muhasebesindeki değişim bir döngü halinde gerçekleşen ve sürekliliği olan bir olgudur. Diğer bir ifade ile yönetim muhasebesindeki değişim dinamik bir süreç içinde yapıların aktörleri etkilediği ve aynı zamanda bu aktörlerin davranışlarından etkilendiği bir etkileme – etkilenme süreci olarak karşımıza çıkmaktadır.