KMÜ Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi Cilt:1 Sayı:1 Aralık 2018
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe I. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi (07-09 Kasım 2018)(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Kırmızı, Bülent07-09 Kasım 2018 tarihleri arasında, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, Karaman Valiliği, Türk Dil Kurumu ve Karaman Belediyesi’nin katkılarıyla I. Karaman Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi düzenlendi.Öğe Kağızmanlı Recep Hıfzı’nın şiirlerinde tabiat ve mekâna dönüş(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Şahin, VeyselRecep Hıfzı şiirlerinde içinde yaşadığı coğrafya ve doğayı bir oluşlar mekânına olarak görür. Coğrafya ve tabiata ait değerleri kendi imgelem dünyasında yeniden anlamlı kılan Hıfzı, doğanın dili ve anlattıklarını simgesel göndergelerle ele alır. Şair bu simgesel göndergeler vasıtasıyla çiçeklerle dertleşir, turnalarla konuşur ve kuşlarla sohbet eder. Bu açıdan doğa onun vazgeçilmez kendi oluş evrenidir. Şairin şiirlerinde doğa, insanı kuran mimetik belleksel hafızadır. Hıfzı, evrenin düzensizliğini doğanın insanı kuran ikliminde bir sığınak olarak görür. Bu yüzden şairin şiirlerinde doğayla kurulan ilişki, görülenin ötesinde mekânsal birçok tasarımı içerir. Nitekim insanın içinde yaşadığı coğrafya onun kaderidir. Hıfzı bu kaderi içtenlik değerine dönüştürerek kendi oluş sürecine dönüştürür. Recep Hıfzı’nın şiirlerinde doğanın içine gömülü yaşama bilinci, doğanın sağduyulu refleksi içinde çoğalan bir içtenlik evrenine dönüşür. Bu evren düşünsel çağrışımlı bir doğa ve mekân kurgusuna dönüşerek algısal bir boyut kazanır. Şairin şiirlerinde doğa ve tabiatın işlevselliği darlaşan ve genişleyen nitelikleriyle ön plana çıkar. Hıfzı’nın şiirlerinde Kars, Kağızman, köy, bağ, bahçe, cennet, dağ, ağaç, su, toprak, kuş, turna, yel, çiçek gibi tabiat unsurlarıyla kendi değerler dünyasını açımlar.Öğe Sağlık Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin empatik ve problem çözme becerilerinin incelenmesi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Oral, Sümeyra; Liman, Belgin; Paksoy, ArzuBu araştırmanın amacı, sağlık meslek yüksekokulu öğrencilerinin empatik ve problem çözme becerileri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Araştırma, betimsel nitelikte olup tarama modeli türündedir. Araştırmanın çalışma grubunu 2017- 2018 öğretim yılında Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Zübeyde Hanım Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik, Çocuk Gelişimi ve Yaşlı Bakımı programlarında öğrenim gören 299 (260 kadın, 39 erkek) öğrenci oluşturmaktadır. Katılımcıların yaş aralığı 18-28 ( =20.14, ss=1.45) aralığındadır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından oluşturulan Kişisel Bilgi Formu, Empati Beceri Ölçeği B Formu, Problem Çözme Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde parametrik testlerden; Tek Yönlü Varyans Analizi, T testi ve Korelasyon Katsayısı Önemlilik Testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre öğrencilerin cinsiyet, yaş, öğretim türüne ve öğrencilerin yaşadığı yere göre empatik beceri ile ilgili görüşleri arasında farklılık olmadığı, program türüne göre ise empatik becerileri arasında farklılık olduğu bulunmuştur. Diğer taraftan, problem çözme becerileriyle ilgili olarak cinsiyet, yaş, öğretim türü, öğrencilerin yaşadığı yere ve program türüne göre ise istatiksel olarak anlamlı farklılığın olmadığı belirlenmiştir. Öğrencilerin empatik eğilim düzeyleri ve problem çözme becerileri arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır.Öğe Avrupa Birliği karar alma mekanizmalarında Kıbrıs sorunu ve sürecin sonu Annan Belgesi (1990-2004)(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Hatip, EmineKıbrıs Sorunu’na Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde çözüm arandığı bir dönemde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) 4 Temmuz 1990 tarihinde Avrupa Topluluğu (AT)’na üyelik başvurusunda bulunarak 2004’te tam üyelikle sonuçlanacak olan süreci başlatmıştır. Soğuk Savaş’ın sona erdiği “Yeni Dünya Düzeni” içinde kendine yer arayan Avrupa Birliği (AB) Ortadoğu’nun yanı başında ve Asya Pazarı’nın “Batı Kapısı” üzerinde bulunan Kıbrıs’ı da unutmamıştır. Bu çerçevede Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi, GKRY’nin tam üyelik başvurusunu normal süreç içerisinde değerlendirmiş ve 30 Haziran 1993’te Kıbrıs’ın üyelik için ehil olduğu yönündeki olumlu görüşünü (avis) açıklamıştır. GKRY’nin AB’ye başvurusuna ilişkin olarak Kıbrıs Türk tarafı ve Rum tarafı, görüşlerini kanıtlayabilmek için, uluslararası hukuk alanında uzmanlaşmış kişilerden görüş alma yoluna gitmişlerdir. Avrupa Komisyonu’nun her yıl AB’ye katılım sürecinde olan aday ülkelerin üyeliğe hazırlık sürecinde kaydettiği ilerlemeyi değerlendiren “İlerleme Raporlarında” ve Birliğe gelişmesini sağlamak için genel politikalarla ilgili tüm yararlı kararların alındığı “Zirvelerde” Kıbrıs Sorunu’na oldukça geniş yer verilmiştir. 12-13 Aralık 2002’de yapılan Kopenhag Zirvesi Sonuç Bildirisi’nin Kıbrıs paragraflarını şekillendiren en önemli gelişme, Ocak 2002’de başlayan görüşme turlarının sonunda BM Genel Sekreteri Annan’ın, 11 Kasım 2002 tarihinde Kıbrıs Türk ve Rum tarafına sonradan kendi adı ile anılacak olan “Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm Temeli” adlı belgeyi sunması olmuştur. Bu çalışmada Kıbrıs Sorunu’nun AB karar alma mekanizmalarında nasıl şekillendirildiği ve sürecin sonu olan Annan Belgesi incelenecektir. Özellikle I. Annan Planı ayrıntılarıyla incelenecek ve bu çerçevede söz konusu planın Kıbrıs sorununu çözmekten neden uzak olduğu kanıtlanmaya çalışılacaktır.Öğe “Duha Koca Oğlu Deli Dumrul hikâyesi”nde yapı(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Şahin, AysudaEdebî metinlerin ortaya koyduğu evrensel dönüşümler, felsefik anlamda bir yolculuğun ele alınmasını gerektirir. Milletlerin en büyük kültür mirası, oluşturdukları edebî eserlerdir. Anlatma esasına bağlı, epik ve kurmaca metin niteliğinde olan “Dede Korkut Hikâyeleri”, ait oldukları milletlerin başından geçen olayları, dünyaya bakış açılarını edebî bir dille ortaya koyar. Yüzyıllar ötesinden günümüze gelen bu eserler, o milletin hafızasıdır. “Dede Korkut Hikâyeleri” de Türk edebiyatında anlatma esasına bağlı türler arasında önemli bir yere sahiptir. “Dede Korkut Hikâyeleri”, genel anlamda Türk milleti, evrensel anlamda insan ve insanlığın yaşantısını simgesel bir dille ele alır. Türk aile yapısı, yaşantısı, ananesi, gelenek ve göreneğini folklorik değerler bütünü içinde yansıtan, “Dede Korkut Hikâyeleri”, merkezine insanı alan ve Türk kültürünün ortak duyuşunu anlatan bir başyapıttır. Kolektif bilincin yarattığı değerlerle örülü bu eser, toplum ve insanlık tarihine ışık tutan bir derinlik ve yapıya sahiptir. “Duha Koca oğlu Deli Dumrul Hikâyesi” de bu hikâyeler içerisinde yer alan önemli hikâyeler arasında yer alır. İslamiyet’in Türkler arasında yeni yeni benimsendiği bu dönemde Allah’ın yeryüzüne gönderdiği Azrail ile Deli Dumrul’un mücadelesini konu alan hikâyede, ilahî güce itaat ve yaşamın gerçeklerini kabullenme temalarına değinilir.Öğe The images of desıre in the 1960s, and early 1970s Turkish love films:The example of Ömer Lütfi Akad(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Akgün, RecepThis study critically analyzes the images of desire in the 1960s, and early 1970s Turkish cinema, focusing upon Ömer Lütfi Akad’s films. Arriving from Gilles Deleuze’s idea that film-makers think with images, and thus, films include certain ideas of their directors, it is therefore investigated how the films analyzed here present the ideas about desire as love, and desire in love. Using an intertextual reading method, the study exhibits the main and dominant themes, and images about desire in these films. With this way, it is being tried to show with which discourses and ideas on desire these images and themes have similarities. In this sense, the study lays barely that the images of desire as lacking, and desire as directed to the Good and Beautiful life dominate in these films. Around these images that are purified from bad and harmful passions, instincts, and appetites; desire is fictionalized as a force to satisfy the needs and lacks of the lovers. Therefore, the study claims that the films exclude, and control the other forms and expressions of desire in the narrative structure through a cinematic operation.Öğe Une etude sur les idees sociales, politiques et philosophiques de Baha Tevfik(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Özgören Kınlı, İremBu makale, 19. yüzyılının önemli entelektüellerinden birisi olan Baha Tevfik’in sosyal, politik ve felsefi fikirlerini bir bütün içerisinde ele alarak dönemine damga vurmuş düşünürün portresini çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu makalenin birinci bölümünde, Baha Tevfik’in bireyin ve bireysel özgürlüğün önemi hakkındaki politik fikirleri incelenecektir. Bu kısımda, devletin birey üzerindeki etkinliği, memurların durumu, millileştirmenin amacı, yönetim sisteminin işleyişi ve Türk milletinin temel özellikleri üzerinde durulacaktır. İkinci bölümde düşünürün çeşitli toplumsal ve felsefi fikirleri (ahlaki bakış açısı, Nietzsche ve Kant'ın felsefesi, feminizm ve İslam arasındaki ilişki) analiz edilecektir. Makalenin üçüncü bölümünde öncelikle Baha Tevfik’in sosyalizm ile anarşizm üzerine görüşlerinin karşılaştırılmasına odaklanılmıştır. Osmanlı Sosyalist Partisinin ve İştirak Gazetesinin politik fikirleri, Baha Tevfik’in partiye ve dergiye yaptığı katkılar bu kısımda incelenecektir. Bu bölümün amacı, Baha Tevfik'in yazılarında gözlemlenen kavramsal belirsizliği sorgulamak ve bu müphemliğin Osmanlı döneminin aydınlarının zihnindeki terminolojik kafa karışıklığından bağımsız düşünülemeyeceğini ortaya koymaktır.Öğe Erken Osmanlı dönemi’nde kadın bânîlerin Bursa’daki imar faaliyetlerine katkıları(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2018-12) Korkut, Tahsin; Engin, HaticeErken Osmanlı Dönemi’nde kadın bânîlerin Bursa ve çevresinde yaptırdıkları eserlerin araştırıldığı bu çalışmada, Bursa’nın başkent olma sürecinde kadınların mimari alandaki etkinliği konu edilmiştir. Kadınların sahip olduğu statü, toplumdaki konumu, babalarının veya eşlerinin onlara sağlamış olduğu ekonomik bağımsızlığının, inşa ettirdikleri yapılar üzerinde, etkin bir gücünün olduğu görülmüştür. Ayrıca yapı yaptıran kadınların çoğunluğunun saray mensubu oldukları ve saray dışından kadınlarında, zaman zaman bu imar faaliyetlerine katıldığı görülmüştür. Özellikle saray dışından olan kadınların daha çok toplumda tanınmış önemli şahsiyetlerin kızları, eşleri olduğu da tespit edilmiştir. Bu çalışmada kadınların, Bursa ve çevresinde inşa ettirmiş olduğu yapılar, tablo üzerinde sınıflandırılarak hangi yapıları inşa ettirmede daha fazla söz sahibi oldukları tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca kadınların biyografilerine de kısaca değinilerek, yaptırdıkları eserlerde, statülerinin yapılar üzerinde ne derece tesir ettiği tespit edilmeye çalışılmış ve kadının toplumdaki konumunun, siyasetteki otoritesinin ve ekonomik gücünün bânî - yapı ilişkisine nasıl yansımış olabileceği üzerinde de durulmuştur.