Edebiyat Fakültesi,Arkeoloji Bölümü, Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 26
  • Öğe
    Parion’dan bir grup özel masa amphorası
    (2023) Akkaş, İsmail
    Amphoralar antik çağın ticari tüketimine yönelik bilgi sağlayan önemli arkeolojik buluntulardandır. Ayrıca amphoralar kazılar sırasında en yoğun ele geçen seramik formlarındandır.Parion kazılarında da şimdiye kadar çok sayıda farklı tipte amphora parçası bulunmuştur. Çalışmamızın konusunu, Parion antik kentindeki kazılarda bulunan ve morfolojik açıdan bir takım farklı özelliklere sahip masa amphoraları oluşturmaktadır. Daha önce tanıtılmayan masa amphoraları ilk kez bu çalışma ile literatüre kazandırılacaktır. Bu formlar arasında arkeolojik literatüre ilk kez dahil edilecek yeni bir amphora tipinin olması da oldukça önemlidir. Ayrıca çalışmaya, antik kent kazılarında çok nadir buluntulardan biri olan SOS amphora buluntusu da dahil edilmiştir. Çalışma kapsamında değerlendirilen özel masa amphoralarının MÖ 7. yüzyıl ve MS 13. yüzyıl arasındaki farklı zaman dilimlerine tarihlendiği tespit edilmiştir. Bu tespit, kentin asırlar boyunca devam eden ticari ve sosyo-ekonomik alım gücünü göstermesi açısından oldukça önemlidir.
  • Öğe
    Günsenin Type Amphorae from Parion
    (2023) Akkaş, İsmail
    Parion is situated within the boundaries of the village of Kemer, located in the northwest of the Biga district, which now forms a part of Çanakkale province. The excavations conducted in the town since 2005 have yielded various types of amphorae. Amphorae is one of the most numerically dense ceramic groups that were recovered from the Parion excavations. Previous investigations have indicated the existence of amphorae dating back to the Archaic, Classical, Hellenistic and Roman periods. This article analyses the Günsenin-type amphorae discovered during excavations in Parion between 2007 and 2020. The study categorises amphora styles produced in Northern Marmara into typological groups. It was noted that the Günsenin type amphorae from Parion exhibit both high and low-capacity morphologies. The investigations identified eight different types of Günsenin amphorae present in Parion, which arrived in the city during the Middle Byzantine period (9th-13th centuries AD).
  • Öğe
    New inscriptions from the Settlement on Belen Tepesi at Gülmez Dağı in Central Lycia
    (Akdeniz Universitesi - Akdeniz Dillerini ve Kulturlerini Arastirma Merkezi, 2022) Alkan, Mehmet
    The settlement of Belen has not been investigated since the brief notice made by J. Borchhardt in 1975 until last year, although there are significant archaeological remains and it is situated at an important geographical position between Myra and Limyra. Some new archaeological and epigraphic finds, one, a funerary inscription, the others, fragmentary inscriptions, were found in the settlement of Belen Tepesi during our survey concerning the research pertaining to the Stadias-mus Patarensis Project conducted by Akdeniz University. In this paper the settlement and its unknown ancient name, the road system, the extent of its territory and its economic structure are discussed together with the new finds and some new observations are made concerning the settlement and its surroundings. In consequence, this paper proposes Belen Tepesi was inhabited in the Classical period contrary to what had been previously assumed, that it was a Hellenistic–Ro-man settlement. Plenion is suggested for the name of the settlement at Belen, an important village mentioned in the Vita of Nicholas of Holy Sion. Based on the road system in the mountainous area of Bonda, it is proposed that the territory of Belen included a large area from the west slope of the hill to the Claudian road on Bonda. And finally this paper suggests the main economic resource, of those settled at Belen Tepesi would primarily have been shipping and trade, rather than the agricultural production.
  • Öğe
    Alanya Müzesi’nden Urartu, Lydia Ve Phrygia Dönemleri’ne ait bir grup demir çağı çanak çömlek ve altlıkları üzerine değerlendirme
    (Ordu Üniversitesi, 2022) Ergürer, Hatice
    Anadolu toprakları jeopolitik ve stratejik konumu gereği prehistorik dönemlerden günümüze değin birbirinden zengin çok sayıda kültüre ev sahipliği yapmıştır. Bu kültürlerin, tarihi dönemler boyunca yaşadıkları siyasi çekişmeler ve sosyo-ekonomik değişimler ise bir dönemin sonlanmasına neden olurken yeni bir dönemin başlangıcına da zemin hazırlamıştır. Nitekim bu kültürel döngü, MÖ 1190’larda Büyük Hitit İmparatorluğu’nun yıkılış ve akabinde başlayan Demir Çağlar’da da izlenebilmektedir. Doğu’da Urartu, batıda Phrygia ve Lydia, güneydoğuda Geç Hitit Devletleri’nden Orta ve Yeni Asur Krallıklarına kadar birçok kültürle harmanlanan Demir Çağı MÖ 1190-330 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Çalışma konumuzu bu 850 yıllık zaman dilimin Orta ve Geç Demir Çağı’na ait çanak çömlek buluntuları oluşturmaktadır. Bu bağlamda büyük çoğunluğu Burdur ve Isparta Bölgeleri’nden satın alma yoluyla Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne oradan da Alanya Müzesi’ne kazandırılan toplam 27 adet seramik incelenmiştir. Her bir seramik kendi dönemleri içerisinde kronolojik ve tipolojik olarak sınıflandırılmış, benzer örnekler ile karşılaştırılarak bilimsel anlamda tanıtılmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    2017 sezonunda Parion Kuzey surları çevresinde bulunan İthal Amphora formları
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2021) Akkaş, İsmail
    Parion, Antik Troas Bölgesi’nin önemli liman kentlerinden biridir. Antik kent bugünkü Çanakkale İli, Biga İlçesi, Kemer Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Kuzey Surları, Parion kentinin Propontis’e (Çanakkale Boğazı) bakan jeopolitik yönden önemli bir konumunda yerleştirilmiştir. Kente ait Kuzey Surları çevresinde 2017 kazı sezonu içerisinde yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiştir. Surların çevresinde farklı üretim merkezlerine ait amphora parçaları tespit edilmiştir. Yüzey araştırmasında farklı tipteki ticari amphoralara rastlanılması bölgedeki ticaret trafiğini göstermesi açısından önemlidir. Bu çalışmanın amacı, yüzey gezileri sırasında bulunan amphora gruplarını tanımlamak, sınıflandırmak, tarihlendirmektir. Bu amphoralar, depozit ya da kontekst buluntuları olmadıkları için, benzer örneklerden yola çıkılarak tarihlenmiştir. Kuzey Surları çevresinde saptanan amphoraların ilk kez çalışılması, bu yapının kullanımına dair öneriler getirecek olması açısından önemlidir. Parion Kuzey Surları çevresinde bulunan amphoralar tipolojik olarak sınıflandırıldığında 10 farklı grup tespit edilmiştir. Bu amphoraların Milethos, Samos, Chios, Mende, Lesbos, Knidos, Thasos, Akanthos, Kilikya Bölgesi ve Ganos (Gaziköy) gibi merkezlerlerden ithal edilen üretimlerden olduğu tespit edilmiştir. Surların çevresinde ele geçen bu gruplar; MÖ 6. yüzyıldan MS 11. yüzyıla kadar kentte ticaretin yapıldığına işaret etmektedir. Ayrıca, Ege ve Doğu Akdeniz Bölgesi kökenli amphoraların buluntular arasında yoğunlukta olduğu görülmektedir. Bu yoğunluktan hareketle Parion’un bu bölgelerdeki merkezler ile daha aktif ticari faaliyetler yürütmüş olabileceğine ihtimal verilmektedir.
  • Öğe
    Doğu Lykaonıa’dan yeni hristiyanlık dönemi yazıtları
    (2020) Alkan, Mehmet; Işık, İlker
    Bu çalışmada Lykaonia Bölgesi’nin doğu kesiminde bulunan Hristiyanlık evresine ait yazıtlar ele alınmaktadır. Bu yazıtların üçü Yağlıbayat Mahallesi’nin bulunduğu Savatra antik kentine aittir. Diğer yazıtlar ise; Perta antik kentine yakın olan İpekler Mahallesi’nde ve Altınekin ilçesinin güneyinde bulunan Zulmanda Hanı yakınlarındaki yerleşim yerinde bulunmuştur. Savatra’da bulunan 1 Nr.lı yazıt Anatolios isimli bir kişinin mezar taşıdır. Yazıtın üzeri bir histogram ile tamamlanmaktadır. 2 Nr.lı yazıt dikdörtgen blok şeklindedir ve Tanrı’nın ezeli ve ebedi yönünü ifade eden Hellence’deki alpha ve omega harfleri yer almaktadır. 3 Nr.lı yazıt ise Yağlıbayat mezarlığında bulunmuştur ve kırık durumdadır. Okunabilen kısmında ise bir episkopostan bahsedilmektedir. 4 Nr.lı yazıtta azizlik mertebesne yükselen Polyeuktos isimli bir rahibin inanç tahlilini ortaya koymaktadır. Son yazıt ise Zulmanda Han’ın yakınındaki bir çiftilikte bulunmuştur. Bu yazıtta Patricius isimli bir hatibin buradaki kiliseyi kutsamasından söz edilmektedir.
  • Öğe
    Savatra antik kentinden yeni adak yazıtları
    (Mersin University, 2021) Alkan, Mehmet; Işık, İlker
    Four inscribed votives, introduced in this contribution were found in the Lycaonian city of Savatra and are dated to the Roman Imperial Period. Two of them (No. 1 and 2) were dedicated to Zeus Dalbenos, which is only known from an inscription on the base of the Silvanus statuette preserved in a private collection at Barcelona. The first, which has a hull relief, was the votive of Kadmos, son of C(alpurnius?) Gennanicianus. The second was erected by a citizen by the name of Zethos for all of his family. It is concluded here that Zeus Dalbenos was a cult which originated from Phrygia or it was a local cult of Savatra, which seems more preferable. The inscription on the third votive, which was offered to Zeus and the goddess of peace Eirene by a priest by the name of Mareis, records the epithets of Zeus as Keraunios, Astrapton, Syrtios and Bronton. The epithet Syrtios has not been documented to date. The last inscribed altar is a votive of all demos for Ares and the listening deities Areiai. Two epigraphic documents from Savatra attest the local cult of Ares worshipped together with the Areiai. At the end of the article also discussed is the presence of the epigraphic documents relating to the soldiers from Savatra, which provides an indication of the importance of the city's geopolitical position during the Roman Imperial Period.
  • Öğe
    Isauria bölgesindeki Philadelphia (Ermenek-Gökçeseki) antik kentinden kurşun sırlı seramikler
    (2019) Körsulu, Hatice
    Philadelphia kenti, Isauria veya Kilikia Tracheia’nın iç bölgesi olan Ketis bölgesinde gösterilmektedir. Bugün Karaman İli Ermenek İlçesi’ne bağlı Gökçeseki ve Çamlıca köylerinin hemen kuzeyindeki kalıntıların Philadelphia antik kentine ait olduğu önerilmektedir. 2015 yılında burada temizlik ve kazı çalışması yapılmıştır. Nekropolis alanında yapılan kazılar sonucunda, daha önce kısmen görünen podyumlu lahit mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Bu mezarların hemen batı tarafında antik bir atık alan tespit edilmiştir. Atık alanda çok sayıda arkeolojik malzeme ele geçmiştir. Bunlar arasında en yoğun grubunu seramikler oluşturmaktadır. Bu çalışmada, atık alanından ele geçen Kurşun Sırlı seramikler değerlendirilmiştir. Kurşun Sırlı kaplar, sırı içinde bulunan yüksek orandaki kurşundan adını alan Erken İmparatorluk döneminin özel bir seramik grubudur. Philadelphia’da bu gruba ait sadece üç kap ele geçmiştir. Bunlardan ilki Kurşun Sırlı kapların en yaygın formlarından olan başparmak tutamaklı ve halka kulplu skyphostur. İkincisi Arretine kaplarıyla benzer profile sahip olduğu önerilen bir kadehtir. Üçüncü örnek ise Kurşun Sırlı kaplar arasında çok yaygın olmadığı anlaşılan askostur. Bu üç kap, form ve bezeme özellikleriyle Augustus dönemi ile MS 1. yüzyıla tarihlenmektedir. Bunların kil yapısı, sır özellikleri ve bezemeleri ise kapların Tarsus atölyesinin malları olduğuna işaret etmektedir. Philadelphia kenti, MS 38’de Kommagene Kralı IV. Antiokhos tarafından kurulmuştur. Kentte bu tarihten öncesine ait herhangi bir veri bulunmamaktadır. Kurşun Sırlı kaplar, aynı alandan gelen ithal Doğu Sigillata A ve Kıbrıs Sigillata kaplarıyla birlikte kentte bu tarihten öncesine ait bir yerleşimin olduğuna işaret etmektedir. Sadece üç örnekten oluşan bu kaplar, Doğu Sigillata A kapları ve Kıbrıs Sigillataları ile birlikte Philadelphia’ya ulaşmış olmalıdır.
  • Öğe
    Nevşehir’de en erken yerleşim izleri, Sofular Höyük
    (2018) Başoğlu, Okşan; Güngördü, Fevzi Volkan; Karakoç, Murat
    Knowledge about the Neolithic Period of the Volcanic Cappadocia Region is based on excavations con- ducted by İstanbul and Ankara Universities. Due to its impressive color and suitability for tool producti- on, obsidian was a favourite raw material in prehistoric times. The Volcanic Cappadocia Region has rich obsidian sources and because of their proximity, these sources were consumed at high rates at Neolithic si- tes in Aksaray and Niğde. The limited information about the Neolithic Period in Nevşehir where some obsidian sources also exist comes from survey projects. Excavations that were carried out in 2016 and 2017 at Sofular Höyük which is located in Nevşehir, Ürgüp, Sofular Village, provide significant data due to its uniqueness (the first excavated Pre-Pottery Neolithic site in Nevşehir). Chipped stone, ground stone and bone tools were found as both surface and excavated material in addition to some stone beads.
  • Öğe
    Antik dönemde Karadağ (Boratinon Oros) ve çevresinde tarımsal üretim
    (2019) Aşkın, Ercan; Kurt, Mehmet
    Karadağ (Boratinon Oros), Karaman’ın 17 km kuzeyinde, Çumra ve Karaman ovalarıyla Hotamış Bataklığı arasında yer almaktadır. Karadağ, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan ve ana kütle dışında çok sayıda küçük tepeden oluşan sönmüş volkanik bir dağdır. Antik Dönemde Lykaonia Bölgesi sınırları içinde yer alan Karadağ’ın, gerek ana kütlesi üzerinde ve gerekse çevresinde bulunan verimli araziler dolayısıyla erken dönemlerden itibaren yerleşim gördüğü anlaşılmaktadır. Mevcut kalıntılar, bölgede Roma ve özellikle de Erken Hıristiyanlık dönemlerinde yoğun imar faaliyetlerinin yürütüldüğüne işaret etmektedir. Bu durumla doğru orantılı olarak Karadağ ve çevresinde söz konusu dönemlerde gerçekleştirilen tarımsal üretimle bağlantılı çok sayıda arkeolojik ve epigrafik kanıtla da karşılaşılmaktadır. Üzüm presleri, ağırlık taşları, değirmen taşları (metalar ve catilluslar), kabartmalar ve yazıtlar, bu kalıntılar arasında yer almaktadır. Söz konusu arkeolojik ve epigrafik materyaller, bölgede Roma ve Erken Hıristiyanlık dönemlerinde yoğun bir şekilde üzüm ve tahıl üretiminin gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada, tespit edilen arkeolojik ve epigrafik kalıntıların değerlendirilmesi suretiyle Karadağ ve çevresinin daha önce çalışılmamış bir yönüne açıklık kazandırılması amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Isauria kenti Philadelphia dan (Karaman-Ermenek-Gökçeseki) Doğu Sigillata A(DSA) seramikleri
    (2019) Körsulu, Hatice; Ergürer, Hasan Ertuğ
    Philadelphia, Isauria-Kilikia Trakheia’daki Ketis Bölgesi’nde gösterilmektedir. Bugün Karaman İli Ermenek İlçesi’ne bağlı Gökçeseki (İmsiören) ve Çamlıca (Muallar) köylerinin hemen kuzeyindeki kalıntıların Philadelphia kentine ait olduğu önerilmektedir. Kentin Nekropolis’indeki kazılarda, basamaklı alt yapıya sahip podyumlu lahit mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Lahitlerin hemen batı tarafında antik bir atık alan tespit edilmiştir. Bu çalışmada atık alandan ele geçen Doğu Sigillata A seramikleri ele alınmıştır. Toplam 19 adet DSA kabı tespit edilmiştir. Hayes’in sınıflandırmasına göre bunlar arasında Form 22, 36, 50, 51, 61, 105, Geç A ve B tipleri vardır. İki kaide parçası, Hayes Form 3-4 veya 28-30 aittir. İki parça ise yeni birer formdur. Hayes Form 22 ile Form 3-4 veya 28-30, Philadelphia DSA kaplarının en erken gruplarıdır. Bunlar MÖ geç II. yüzyıl ile MS I. yüzyılın ilk yarısına aittir. Hayes Form 105, MÖ I. yüzyıl sonları-MS I. yüzyıl başlarını tarihlenmektedir. Hayes Form 61 ile yeni birer form olan iki parça, Erken Roma Dönemi’ne verilmiştir. Bunların dışındaki kaplar, MS I.-II. yüzyıla girmektedir. İlk incelemelere göre söz konusu alanda seramikler, Geç Hellenistik Dönem’den, MS VII. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Birkaç parça ise Bizans Dönemi’ni işaret etmektedir. DSA kapları ise alanın alt kronolojisini, Geç Hellenistik ve Erken Roma Dönemi’ni göstermektedir. Bununla birlikte DSA kapları, Philadelphia’da en az Geç Hellenistik Dönem’den itibaren bir yerleşim olduğuna işaret etmektedir. Özellikle MS I-II. yüzyıllarda ise kentin etkinliğinin arttığını göstermektedir.
  • Öğe
    Periskobunla Roma mezarlarını aydınlat: Stem + sosyal çalışması
    (2020) Çevik, Mustafa; Abdioğlu, Cihat; Ergürer, Hasan Ertuğ
    Bu çalışma, “STEM-ANTİK” adlı projede gerçekleştirilen STEM+ etkinliklerinden “Periskobunla Roma Mezarlarını Aydınlat” etkinliğinin uygulanmasını ve değerlendirilmesini içermektedir. Proje, 10 gün ve 80 saat süren STEM tabanlı bilimsel çalışmaların, gezi ve gözlemlerin yer aldığı bir bilim kampı özelliği taşımaktadır. Araştırmaya konu olan etkinlik toplamda 4 saat sürmüş; etkinliğin 1 saati teori, 2 saati uygulama ve 1 saati saha çalışması olarak gerçekleştirilmiştir. Projenin çalışma grubunu, Karaman ili merkeze bağlı devlet okullarının 9. sınıflarında öğrenim gören ve pansiyonlarda konaklayan 22 öğrenci oluşturmuştur. Bu kapsamda yapılan STEM+ grup çalışmalarından biri de kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkarılan yapay mezarın incelenmesi için gerçekleştirilen bu etkinliktir. Çalışma sonunda öğrencilerle gerçekleştirilen odak grup görüşmelerinde katılımcılar inovasyon yeteneklerinin ve problem çözme becerilerinin geliştiği yönünde görüş bildirmişlerdir.
  • Öğe
    Septimius Severus döneminde Elaıussa Sebaste’nin duraklaması, Korykos’un yükselişi
    (Mersin University, 2013) Durukan, M.; Kaplan, D.; Aşkın, Ercan
    Elaiussa Sebaste’nin mimari açıdan en zayıf olduğu Severuslar döneminde, sadece dört km. batısındaki Korykos’un (diğer pek çok Kilikia kenti gibi) en zengin dönemini yaşıyor olması oldukça düşündürücü bir noktadır. Septimius Severus döneminde iki asırlık dev bir metropol olan ve o tarihe kadar bölgenin başkenti durumundaki Elaiussa Sebaste, M.S. 2. yy. sonlarından itibaren küçülmeye başlamış; mütevazı bir yerleşim olan Korykos ise aynı dönemde büyük bir kent olmuş ve tüm bölgenin ekonomik merkezi haline gelmiştir. Farklı arkeolojik kanıtlarla desteklenen bu tespitin en önemli dayanaklarından biri, Elaiussa Sebaste’de tapınak mezar geleneğinin Antoninuslar dönemi sonlarında ortadan kalkmış olmasıdır. Korykos’ta ise bu ve benzeri mezar anıtlarına en fazla Severuslar döneminde rastlanmaktadır. Yine Severuslar dönemine tarihlenebilen mimari buluntu sayısı Elaiussa Sebaste’de yok denecek kadar azken, Korykos ve Kilikia’nın diğer kentleri bu evrede en zengin dönemlerini yaşamıştır. Elaiussa Sebaste ve Korykos’taki “ters orantılı” bu dönüşüm süreci Septimius Severus döneminde gerçekleşmiş ve devam etmiştir. Birbirine komşu olan iki kentin tarihinde yaşanan bu dramatik dönüşümün önemli bir gerekçesi olmalıdır. Septimius Severus’un ilk yıllarının oldukça sıkıntılı geçtiği bilinmektedir. Nitekim bu imparator, Niger ve Albinus gibi iki önemli rakip ile Roma tahtı için iç savaşlara girmiştir. Bu iç savaşlar sürecinde, imparatorluğun çeşitli noktalarında yer alan pek çok kent, birbirine rakip olan üç generalden birini desteklemiştir. Niger ile Albinus’u destekleyen kentlerin ve kişilerin, savaş bittikten sonra Septimius Severus tarafından cezalandırıldıkları bilinmektedir. Elaiussa Sebaste’nin de, rakip bir generalin iddialarını desteklediğine dair bazı ipuçları bulunmaktadır. Dolayısıyla bu kentin yaşadığı duraklama ve gerileme sürecinin sebepleri, bu iç savaşlarla ilişkili gibi görünmektedir. Tarihi kaynaklardan edinilen bilgilere göre Severus, cezalandırdığı bazı kentleri bir süre sonra affetmiş ve tekrar iyi ilişkiler kurmuştur. Ancak Elaiussa Sebaste’nin bu süreçteki durumu hakkında bu tarihi kaynaklar suskun kalmaktadır. Konuyu aydınlatabilecek herhangi bir epigrafik buluntu da söz konusu değildir. Bu nedenle Elaiussa Sebaste’nin içinde bulunduğu atmosferi aydınlatabilecek tek başvuru kaynağı arkeolojik buluntulardır. Elaiussa Sebaste ve Korykos’ta yapılan arkeolojik araştırmalar, Septimius Severus döneminde bu iki kentin cazibe merkezi olma konusunda yer değiştirdiği şeklinde bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Bir başka ifade ile bölgenin en cazip kenti olma özelliği Elaiussa Sebaste’den Korykos’a geçmiştir. M.S. 2. yy. sonları ile 3. yy.’ın başları arasına tarihlenen buluntular, çok net biçimde bu tespiti desteklemektedir. Korykos’ta, Elaiuusa Sebaste’nin tam tersine, çok hızlı bir gelişme evresi yaşanmış, ekonomik büyümenin işareti olarak değerlendirilebilecek imar çalışmaları zirveye ulaşmıştır. Bu manzara Korykos için sürpriz olarak değerlendirilmemelidir nitekim Severuslar döneminde Kilikia bölgesinin genelinde bu olumlu gelişimi rahatlıkla izlemek mümkündür. Hatta tarihçiler arasında, Kilikia bölgesinin Severuslar döneminde altın çağını yaşadığı kabul edilmektedir. Sadece Elaiussa Sebaste’de, Severuslar dönemine tarihlenebilen arkeolojik buluntular son derece azdır ve bu durum Kilikia’nın genelinde gözlenen olumlu gelişmelerle paralel değildir. Bölgede doğal bir felaket bilinmediği için Elaiussa Sebaste gibi büyük, zengin ve öncü bir kentte birden bire başlayan durgunluk ve gerileme süreci, ancak politik bir nedenle izah edilebilir. Septimius Severus’un ilk yıllarında yaşanan gelişmeler de, Elaiussa Sebaste tarihindeki sıkıntılı sürecin anlaşılabilmesi için oldukça tatmin edici gerekçeler ortaya koymaktadır. Bu tespitlere dayanarak, yaşanan iç savaşlar sürecinde Elaiussa Sebaste’nin Pescennius Niger tarafında yer almış olabileceği ve bu nedenle de Septimius Severus tarafından cezalandırılan kentler arasında bulunduğu tahmin edilebilir.
  • Öğe
    Sinabıç’tan (Dalisandos?) Hellenistik ve Roma dönemi seramikleri
    (Mersın Unıv Publ Res Center Cılıcıan Archaeology, 2020) Körsulu, Hatice
    Sinabıç (Dalisandos?) is located in the north of the district Mut within the province of Mersin. Some modern sources suggest that it is identical with the city of Dalisandos. The settlement is located on a high hill sheltered on three sides. Some structures were identified at the base level on the hill. Apart from this, there is a large necropolis with ornamented sarcophagi, chamosoria, and rock tombs belonging to the Roman Period. Pottery from the Hellenistic and Roman Periods were found during the surveys carried out in Sinabıç. Eastern Sigillata A, Cypriot Sigillata, and Lead-Glazed Ware, which constitute the imported examples, indicate the Late Hellenistic-Early Roman Period. The subject of this study is the local production pottery, which are imitations of Eastern Sigillata A and Cypriot Sigillata. Early examples of the pottery date back to the beginning of the 3rd century BC. The latest examples indicate the early 3rd century AD. No ceramic workshops or furnace for production in Sinabıç and its vicinity could be determined. However, among the pots, groups that are a direct imitation of Eastern Sigillata A and Cypriot Sigillata draw attention. It shows that there was an animitator pottery workshop in Sinabıç or its immediate surroundings, and that the pottery which has imported examples, was also produced locally in the settlement.
  • Öğe
    Ermenek Havzası’nda (Dağlık Kilikia) antik dönemde tarımsal üretim
    (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2019) Aşkın, Ercan; Kurt, Mehmet
    Dağlık Kilikia’nın, günümüzde Ermenek ilçesi toprakları ile Başyayla ilçesi topraklarının bir kısmını içeren bölümüne modern literatürde Ermenek Havzası ismi verilmektedir. Coğrafi olarak çevreden yalıtılmış kapalı bir havza niteliği taşıması ve kendine özgü iklim koşullarına sahip olması söz konusu toprakların Antik Dönemde yoğun bir şekilde iskan görmesini sağlamıştır. Nitekim havza içerisinde Germanikopolis, Eirenopolis, Domitiopolis, Lauzados, Sbide ve Zenonopolis kentlerinin geliştiği görülmektedir. Kentlerin yanı sıra küçük yerleşimler ve çiftlikler havzada karşılaşılan diğer unsurlardır. Tespit edilen pek çok üzüm presi havzada Antik Dönemdeki tarımsal faaliyetlerde bağcılığın önemli bir yer tuttuğuna işaret etmektedir. Bölgede karşılaşılan harman yerleri ise üzümün yanı sıra tahıl üretildiğinin de kanıtı niteliğindedir. Çalışma kapsamında bölgede rastlanan söz konusu arkeolojik kalıntılar ışığında Ermenek Havzası’ndaki tarımsal üretime değinilecektir.
  • Öğe
    Classical and hellenistic lamps of nagidos: attica and the local production
    (Mersin Univ Publ Res Center Cilician Archaeology, 2015) Körsulu, Hatice
    Nagidos ist eine Hafenstadt im Rauhen Kilikien. Thema dieses Artikels sind die Lampen, die an verschiedenen Punkten der Akropolis von Nagidos gefunden wurden. Sie weisen sowohl auf lokale Produktionen als auch auf Attische hin. Obwohl die frühesten Funde wie Terracotten zu der zweiten Hälfte des 7. Jahrhunderts v. Chr. gehören, konnten Lampen aus dem 7. und 6. Jahrhundert v. Chr. nicht nachgewiesen werden; sie stammen aus den klassischen und hellenistischen Perioden und bestätigen zugleich andere Kontexte und Chronologien dieser Zeiten. Die Mehrheit der attischen Öllampen wurden in dem Kontext von dem Graben Z 30 gefunden, die zwischen 425-350 v. Chr. datiert wurde. Darüberhinaus konnten in den “Hanghäusern”, die zu der hellenistischen Zeit gehören, viele lokal hergestellte Öllampen entdeckt werden. Ferner wurde in diesem Komplex eine kleine Zahl von attischen Öllampen der klassischen Zeit identifiziert. Ausgrabungen von Nagidos haben hervorgebracht, dass die Akropolis von Nagidos gegen Mitte des 2. Jahrhunderts v. Chr. aufgegeben wurde. Auch die Datierung der Lampen haben diese Feststellung bestätigt
  • Öğe
    Embellished ceramic tradition from Kinik Hoyuk during the iron age
    (Mersin Univ Publ Res Center Cilician Archaeology, 2016) Ergürer, Hatice
    Painted ceramics have a special place during the Iron Age at Central Anatolia. This is because the embellishment on the cups gives us information on the technical advance of the potter and on the taste of the society. Furthermore, motif types give us clues to understand the cultural relations among different ceramic traditions. Their comparison with each other helps us to determine their chronology. In short, embellished ceramics during Iron Age are evaluated in this study in order to reveal social structure, taste and needs of the Kinik Hoyuk society. Ceramics from Kinik Hoyuk are divided into two types: monochrome and polychrome and polychrome is sub-divided into biochrome and trichrome. In general, monochrome ceramics have geometric and figurative motifs. Moreover, brown or black colors are applied over buff in the monochrome ceramics. On the other hand, while color usage is the same for polychrome ceramics, they include geometric, figurative and plant motifs. The number of figurative and plant motifs are few. Biochrome ceramics show no color variation so that tones of red and black or white over brown are used for them. Red and black color tradition appear at the matt and pale colored ceramics during Early Iron Age (11th-9th centuries B.C.). Colors became brighter during Late Iron Age (7th-4th centuries B.C). Trichrome technique is gained by applying red and black colors to bright colored panels or to red or black on frame technique.
  • Öğe
    Heliodoros or the fate of a Christian councilman of perinthos during the great persecution
    (Archaeology and Art Publications, 2017) Alkan, Mehmet; Nollé J.
    This paper discusses a sarcophagus that was found in Gemlik (the ancient city of Kios) some years ago. It bears a longer than usual inscription with many orthographical and some grammatical errors. A certain Eikadios bought the sarcophagus for the burial of his father Heliodoros, who had been a bouleutes and gerousiarches of the city of Thracian Herakleia (Perinthos). In Kios Heliodoros had died as a Christian, but was still unburied, when Eikadios had come there. He had acquired a burial place for him and had taken care for his father's entombment. In the inscription Eikadios implores the Christian community of Kios to provide for the protection of the sarcophagus, and additionally appointed his sister to a guardian of the burial place and the sarcophagus. By allusions to the name change of Perinthos - which in the inscription is referred to as - and to the splitting up of the province Thracia into four subprovinces, we can date the inscription into the period after AD 293. Other observations suggest that the death of Heliodoros happened during the last noteworthy persecution of Christians in the Roman Empire, that is in the time between February 303 and the so-called Edict of Milan (February 313). Although many things remain obscure, this inscription is an important new testimony for the situation of Christians during the Great Persecution.
  • Öğe
    A new Late Antique property inscription from the Isaurian city of Germanicopolis recording a landlord by the name of Nikopssianis owner of a proastion/topothesia
    (Archaeology and Art Publications, 2018) Alkan, Mehmet
    The large estates owned by the landlords, who caused the emergence of the feudal system, had a significant place within the economic structure of Late Antiquity. These landowners were generally city dwellers possessing residences and cultivated estates outside the cities. These landowners were not only wealthy, members of the agrarian elites, but were also influential persons for the administration in Late Antiquity. This contribution introduces a new epigraphic document indicating the property (proastion/topoth-esia) of a certain landlord Nikopssianis who was a Christian from the city of Germanicopolis. Both terms proastion and topothesia, which are for the first time seen together in this inscription, were used with the same meaning for the real estates of Nikopssianis. The papyrical and the epigraphic documents from Late Antiquity attest that the term proastion was also used to describe a large estate or an estate house outside of a city with the difference of its classical sense of suburban or a military settlement in the ancient literary sources. Likewise, the term topothesia, which is used in the meaning of an imaginary place in the literary sources, seems in Late Antiquity to be a word describing a certain district or a large area of agricultural land. Consequently, with the use of the terms proastion and topothesia in this inscription it is suggested that both terms should be understood as indicating Nikopssianis’s farmstead comprising both a resi dence and an area of agricultural land in the suburb of Germanicopolis. © 2018 Archaeology and Art Publications. All rights reserved.
  • Öğe
    Septimius Severus döneminde Elaiussa Sebaste'nin duraklaması, Korykos'un yükselişi
    (Mersin University, 2013) Durukan, M.; Kaplan, D.; Aşkın, Ercan
    Elaiussa Sebaste’nin mimari açıdan en zayıf olduğu Severuslar döneminde, sadece dört km. batısındaki Korykos’un (diğer pek çok Kilikia kenti gibi) en zengin dönemini yaşıyor olması oldukça düşündürücü bir noktadır. Septimius Severus döneminde iki asırlık dev bir metropol olan ve o tarihe kadar bölgenin başkenti durumundaki Elaiussa Sebaste, M.S. 2. yy. sonlarından itibaren küçülmeye başlamış; mütevazı bir yerleşim olan Korykos ise aynı dönemde büyük bir kent olmuş ve tüm bölgenin ekonomik merkezi haline gelmiştir. Farklı arkeolojik kanıtlarla desteklenen bu tespitin en önemli dayanaklarından biri, Elaiussa Sebaste’de tapınak mezar geleneğinin Antoninuslar dönemi sonlarında ortadan kalkmış olmasıdır. Korykos’ta ise bu ve benzeri mezar anıtlarına en fazla Severuslar döneminde rastlanmaktadır. Yine Severuslar dönemine tarihlenebilen mimari buluntu sayısı Elaiussa Sebaste’de yok denecek kadar azken, Korykos ve Kilikia’nın diğer kentleri bu evrede en zengin dönemlerini yaşamıştır. Elaiussa Sebaste ve Korykos’taki “ters orantılı” bu dönüşüm süreci Septimius Severus döneminde gerçekleşmiş ve devam etmiştir. Birbirine komşu olan iki kentin tarihinde yaşanan bu dramatik dönüşümün önemli bir gerekçesi olmalıdır. Septimius Severus’un ilk yıllarının oldukça sıkıntılı geçtiği bilinmektedir. Nitekim bu imparator, Niger ve Albinus gibi iki önemli rakip ile Roma tahtı için iç savaşlara girmiştir. Bu iç savaşlar sürecinde, imparatorluğun çeşitli noktalarında yer alan pek çok kent, birbirine rakip olan üç generalden birini desteklemiştir. Niger ile Albinus’u destekleyen kentlerin ve kişilerin, savaş bittikten sonra Septimius Severus tarafından cezalandırıldıkları bilinmektedir. Elaiussa Sebaste’nin de, rakip bir generalin iddialarını desteklediğine dair bazı ipuçları bulunmaktadır. Dolayısıyla bu kentin yaşadığı duraklama ve gerileme sürecinin sebepleri, bu iç savaşlarla ilişkili gibi görünmektedir. Tarihi kaynaklardan edinilen bilgilere göre Severus, cezalandırdığı bazı kentleri bir süre sonra affetmiş ve tekrar iyi ilişkiler kurmuştur. Ancak Elaiussa Sebaste’nin bu süreçteki durumu hakkında bu tarihi kaynaklar suskun kalmaktadır. Konuyu aydınlatabilecek herhangi bir epigrafik buluntu da söz konusu değildir. Bu nedenle Elaiussa Sebaste’nin içinde bulunduğu atmosferi aydınlatabilecek tek başvuru kaynağı arkeolojik buluntulardır. Elaiussa Sebaste ve Korykos’ta yapılan arkeolojik araştırmalar, Septimius Severus döneminde bu iki kentin cazibe merkezi olma konusunda yer değiştirdiği şeklinde bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Bir başka ifade ile bölgenin en cazip kenti olma özelliği Elaiussa Sebaste’den Korykos’a geçmiştir. M.S. 2. yy. sonları ile 3. yy.’ın başları arasına tarihlenen buluntular, çok net biçimde bu tespiti desteklemektedir. Korykos’ta, Elaiuusa Sebaste’nin tam tersine, çok hızlı bir gelişme evresi yaşanmış, ekonomik büyümenin işareti olarak değerlendirilebilecek imar çalışmaları zirveye ulaşmıştır. Bu manzara Korykos için sürpriz olarak değerlendirilmemelidir nitekim Severuslar döneminde Kilikia bölgesinin genelinde bu olumlu gelişimi rahatlıkla izlemek mümkündür. Hatta tarihçiler arasında, Kilikia bölgesinin Severuslar döneminde altın çağını yaşadığı kabul edilmektedir. Sadece Elaiussa Sebaste’de, Severuslar dönemine tarihlenebilen arkeolojik buluntular son derece azdır ve bu durum Kilikia’nın genelinde gözlenen olumlu gelişmelerle paralel değildir. Bölgede doğal bir felaket bilinmediği için Elaiussa Sebaste gibi büyük, zengin ve öncü bir kentte birden bire başlayan durgunluk ve gerileme süreci, ancak politik bir nedenle izah edilebilir. Septimius Severus’un ilk yıllarında yaşanan gelişmeler de, Elaiussa Sebaste tarihindeki sıkıntılı sürecin anlaşılabilmesi için oldukça tatmin edici gerekçeler ortaya koymaktadır. Bu tespitlere dayanarak, yaşanan iç savaşlar sürecinde Elaiussa Sebaste’nin Pescennius Niger tarafında yer almış olabileceği ve bu nedenle de Septimius Severus tarafından cezalandırılan kentler arasında bulunduğu tahmin edilebilir.