Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe The effect of the portage-supported mother education program on the self-care development of the child with autism(Ankara University, 2023) Kılıç, Kevser; Yıldız, Fatma ÜlküIntroduction: Self-care skills are among the basic skills required to support the independent living skills of children diagnosed with Autism Spectrum Disorder (ASD). It was observed that there are a limited number of studies in the literature that include programs used in this context (e.g. Behavioral Intervention Program for Children with Autism, [OÇİDEP]). Thus, it was aimed to overcome this limitation and examine the effect of the "Portage Supported Mother Education Program" on the self-care development of the child with ASD. In line with this purpose, the effects of the program on the behaviours of washing hands with liquid soap, eating with a fork, and wearing a jacket with zipper of the child with ASD were examined, the generalisability and permanence levels of the behaviours were examined, and the mother's opinions were taken. Method: Inter-behaviour multiple baseline model, one of the single-subject research models, was used. Participants were a 4-year-old 5-month-old boy with ASD and his 38-year-old mother. Dependent variables were washing hands with liquid soap, eating with a fork, and wearing a jacket with zipper. Independent variable was "Portage Supported Mother Education Program". Findings: The data were analysed and transferred to line graphs. When the findings were examined, it was seen that the program had a positive effect on the behaviours of washing hands with liquid soap, eating with a fork, and wearing a jacket with zipper, the child was able to generalise the behaviours, the effect was permanent and the program was feasible. Discussion: The findings were discussed within the framework of the literature. Studies similar to the findings of the study were found in the literature. According to the findings, the program is effective, permanent and feasible for the self-care development of children with ASD. Conclusion and Recommendations: The program was found to be effective for the self-care development of the child with ASD and feasible for the mother. Therefore, it can be recommended to extend this study by studying with more children with ASD and their mothers, and conduct other studies with the participation of the father.Öğe Okul öncesi eğitimde yardımcı öğretmenlik mesleği(2020) Köroğlu, Alper Yusuf; Göle, Mehmet OğuzOkul öncesi öğretmenliği, diğer meslek grupları gibi, profesyonel bir meslektir. Yardımcı öğretmenlik de eğitim öğretim faaliyetlerinde öğretmene destek sağlayacak profesyonel bir meslek olarak ele alınmalıdır. Ülkemizdeki okul öncesi kurumlarında yardımcı öğretmenlik uygulamalarının çok fazla olmaması ve resmi ana okullarda kanunen zorunluluğun bulunmamasından dolayı yardımcı öğretmenlikle ilgili yapılan çalışmaların çok az olduğu görülmektedir. Bu nedenle de makalede, yardımcı öğretmenlikle ilgili ülkemizde yapılabilecek olası çalışmalara ışık tutması ve böyle bir mesleğin okulöncesi eğitim kurumlarında hizmet vermesi durumunda, yardımcı öğretmenlerin görev ve sorumlulukları, öğretmen ile yardımcı öğretmen arasındaki ilişki ve bunun eğitim ortamına etkileri, yardımcı öğretmenin eğitim düzeyi, öğretmen-çocuk oranı, yardımcı öğretmenin denetimi ve değerlendirilmesi konularında literatür ışığında bilgi verilmeye çalışılmıştır.Öğe Sağlık hı̇zmetlerı̇ meslek yüksekokulu öğrencı̇lerı̇nı̇n yeme tutumları ve bunu etkı̇yen faktörler(2019) Köroğlu, Alper Yusuf; Derin, Didem ÖnayBu çalışma, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nun çeşitli bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerinin yeme tutumları ve bu tutumlara etki eden faktörleri belirlenmek üzere genel tarama modelinde planlanmıştır. Evrenini, 2017-2018 eğitim-öğretim yılı II. Yarıyılı Ocak-Şubat 2018 tarihleri arasında, Türkiye’de İç Anadolu Bölgesi’nin kuzeyinde bulunan bir üniversitenin Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunda öğrenim gören 1355 öğrenci oluşturmuştur. Gelişigüzel örnekleme yöntemi kullanılmış olup, çalışmaya gönüllü 600 öğrenci katılmıştır. Veriler karşılıklı görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak "Kişisel Bilgi Formu" ve Yeme Tutum Testi-40 (YTT-40) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, sosyo-demografik özellikler frekans tablosu olarak verilmiş ve analizlerde Independent Sample t Test, One-Way Anova ve Bonferroni Testi kullanılmıştır. Araştırma sonucuna göre katılımcıların ortalama yaşı 19.84±1.66 yıldır. Katılımcıların vücut ağırlığı, boy uzunluğu ve beden kütle indeksi ölçümlerinin ortalaması sırasıyla 59.68±10.49 kg, 165.48±7.7 cm ve 21.75±3.2 kg/m2’dir. Ölçekten aldıkları ortalama puan 60.32±22.1’dir. Şişmanlık kaygısı alt boyutunda cinsiyet değişkenine (p<0.001) göre kadınlar lehine ve boy uzunluğuna (p<0.05) ve vücut ağırlığına (p<0.001) göre farklılaştığı görülmüştür. Ölçeğin diyet alt boyutunun anne eğitim düzeyine (p<0.05) ve vücut ağırlığına (p<0.001) göre farklılaştığı görülmüştür. Ölçeğin sosyal baskı alt boyutunun vücut ağırlığı (p<0.001) açısından, zayıflıkla aşırı uğraş alt boyutunun da öğrenim görülen sınıf değişkenine göre 1. sınıf öğrencileri lehine (p<0.01), vücut ağırlığı (p<0.001) açısından farklılaştığı görülmüştür.Öğe Gelı̇şı̇msel yetersı̇zlı̇ğı̇ olan çocuk annelerı̇nı̇n çocuklarını kabul reddı̇ ve aı̇le yaşam kalı̇tesı̇(2019) Şengün, Seda Birşan; Köksal, OnurAraştırmanın amacı, gelişimsel yetersizliği olan çocuk annelerinin çocuklarını kabul red davranışları ve aile yaşam kalitesi algılarını incelemektir. Araştırma, ölçeklerden alınan puanlar arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla ilişkisel tarama modelinde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklem grubu seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenmiş, Konya ilinde yaşayan ve gelişimsel yetersizliğe sahip çocuğu olan 250 anneden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”, “Ebeveyn Kabul Red Ölçeği Kısa Formu (EKRÖ)” ve “Beach Center Aile Yaşam Kalitesi Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma analizlerinde gelişimsel yetersizliği olan çocuk annelerinin gelişimsel yetersizliği olan çocuğun cinsiyeti değişkenine göre kabul red davranışları ve aile yaşam kalitesi algıları alt ölçek puanları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı Mann-Whitney UTesti ile incelenmiştir. Ayrıca annelerin; yaşları, sahip oldukları çocuk sayısı ve gelişimsel yetersizliği olan çocuklarının yaşlarına göre çocuklarını kabul red davranışları ve aile yaşam kalitesi algıları alt ölçek puanları arasında anlamlı bir fark olup olmadığı Kruskal Wallis H Testi testi ile belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, gelişimsel yetersizliği olan çocuk annelerinin çocuklarına karşı kabul ve red davranışları üzerinde çocuğun yaşının, çocuğun cinsiyetinin, annenin yaşının önemli bir faktör olmadığı belirlenmiştir. Annelerin sahip olduğu çocuk sayısı ile ebeveyn kabul red ölçeği toplam puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Annelerinin yaş gruplarına göre, yetersizliğe ilişkin desteğin 33-37 yaşta en yüksek yaş olduğu belirlenmiştir. Ayrıca Aile Etkileşimi, Ebeveynlik, Duygusal Yeterlik, Fiziksel/ Materyal/ Finansal Yeterlik alanlarını ve Aile Yaşam Kalitesini annenin yaşının etkilemediği belirlenmiştir. Annelerin, aile yaşam kalitesini çocuk sayısının, çocuğun cinsiyetinin ve yaşının etkilemediği belirlenmiştirÖğe A study on the demographical characteristics of parents with children diagnosed with autism, problem they face and their knowledge on alternative treatment methods(Elsevier Science Bv, 2012) Şimsek, Hatice Bekir; Köroğlu, Alper Yusuf; Uzunboylu, HThis study was conducted in an attempt to determine the demographic characteristics of parents with children diagnosed with autism and the problems they are confronted with. It is crucial to investigate the knowledge of parents on alternative treatment methods regarding the problems they experience. The sample of the study comprised a total of 123 parents training at Tunam Private Education and Rehabilitation Center, providing education for autistic children in the central district of Bursa. In the study, mothers and fathers were interviewed and 72 parents willing to participate in the study made up the sample. The questionnaire form developed by researchers was used in the collection of data. At the end of the study, it was ascertained that parents, in most cases, have problems regarding by whom the child is to be taken care of after family members die and that they are not capable of coping with the problems in providing their children with the basic needs and with social stigmas. Also, the relationship between such variables as the age of the father, the educational status of mother-father, the age of the autistic child and the knowledge on alternative treatment methods was found statistically significant.Öğe The importance of play activities for social development of preschool children with entellectual disability(2012) Yalçın, HaticeObjective: The aim of this research was to determine the role of game activities on socialization levels of educable preschool children with entellectual disabilities. Material and Methods: The research has been designed as the model of pretest and posttest control group of testing. The research group was chosen among the mother of 4-6 year old educable mentally retarded children who have been educated in the private institutions of rehabilitation in Karaman. The research group has been splitted into implementation and control groups. The game activities for social integration have been realized by the implementation group for 40 minutes twice a week which have lasted for eight weeks. The games played were based on cooperation, collaboration, considering the others, getting accustomed to the people around, integration in group games, leadership in group activities, active membership, sharing and social maturity. The input means, consisting of the evaluation for the parents to check their kids' socialization state, has been implemented to the mothers before and after the games. Results: When evaluating the outputs statistically obtained from the pretests and post tests points, it was shown in tables by means applying to significance test (t test) between the two averages. In the field of "cooperation", one of the sub-items of socialization, the average scores of application group and control group were 1±0.76 and 1.25±0.71 respectively. Before the application of the program, the groups show similarity in cooperation (t=0.683, p>0.05). As a result of post-test comparison of socialization there is a significant difference between the two groups (t=2.370, p<0.05). Conclusion: It was found out that planned game activities increase the social growth of the disabled children as well as effect their parents' behaviors positively.Öğe Anne-çocuk iletişimi eğitiminin etkileri(2013) Yalçın, HaticeÇocukluk yıllarında anne babaların çocuklarıyla doğru iletişimi önemlidir. Bu çalışmada annelere uygulanan iletişim becerilerini kapsayan bir eğitim programının, annelerin çocuklarına karşı olan davranışlarındaki etkisi araştırılmıştır. Çalışma deneme modelindedir. Ön-test son-test kontrol gruplu bir araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 3 farklı anaokuluna giden 4-5 yaş grubu çocukların anneleri oluşturmaktadır. Araştırmada gereken verilerin toplanması için Çağdaş (1997) tarafından geliştirilen Ebeveyn Kendi Davranışını Değerlendirme Ölçeği (EKDDÖ) kullanılmıştır. Ölçekte ilgi ve şefkat gösterme, yardım etme, tutarlı disiplin, prensiplerin belirginliği, koruyuculuk, fiziki cezalandırma, başarı için baskı, yoksunlaştırma ve duygusal cezalandırma altboyutları bulunmaktadır. Annelerin çocuklarıyla doğru iletişim kurmalarını hedefleyen ve annelerde iletişim konusunda duyarlılık oluşturan Anne Çocuk İletişimi Eğitim Programı (AÇİEP) deneme grubuna uygulanmış ve sonuçlar t testi ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonunda eğitilen annelerin davranışlarının olumlu yönde değiştiği; çocukların problem çözme becerilerinin yüksek, sosyal kaygı düzeylerinin az ve akademik başarılarının yüksek olduğu; eğitim programının olumlu yönde etkili olduğu ortaya konmuştur.Öğe Lisans eğitimi alan öğrencilerin, kadın akademisyenlerin çalışma yaşamındaki durumlarına yönelik algıları(2013) Yalçın, Hatice; Demirekin, MuratÜlkemizdeki akademisyenlerin yaklaşık %41’ini kadınlar oluşturmaktadır. Kadın öğretim elemanlarının tüm öğretim elemanlarının içindeki payı çevre üniversitelerinden merkez üniversitelere doğru gidildikçe artmaktadır. Bu çalışma lisans eğitimi alan öğrencilerin, kadın akademisyenlerin çalışma yaşamındaki durumlarına yönelik algılarını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Sahip olunan süre ve olanaklar dâhilinde bir üniversitenin araştırma evreni olarak alındığı çalışmada, öğrencilerin kadın akademisyenlerin durumlarıyla ilgili bireysel algılarının ortaya konulması amaçlandığından, araştırma kapsamındaki üniversitenin akademik birimlerinin hangisi olacağı değil, öğrencilerin lisans düzeyinde öğrenim görmeleri ön planda tutulmuştur. Araştırma kapsamına alınan üniversitede fakültelerde ve yüksekokullarda 1. sınıf haricindeki lisans öğrenimi gören 157 kız öğrenciye ve 104 erkek öğrenciye (N=261) veri formu uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı testler kullanılmıştır. Öğrencilerin cinsiyetlerine göre ulaşmayı hedefledikleri eğitim derecesi ve akademisyen olma isteklerine ilişkin bulgular x2 testi ile değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamındaki öğrencilerin %54’ü kadın akademisyenlerden “kısmen” memnun olduğunu belirtmişlerdir. “Kadınlar akademisyen olarak çalışmalı mıdır?” sorusunda öğrencilerin %74,3’ü çalışması gerektiği yönünde fikir belirtirken, sadece %2,2’i kadınların akademisyen olarak çalışmaması gerektiğini belirtmiştir. %47,8’i akademik hayatta kısmen kadın-erkek ayırımının olduğunu düşünmektedir. %47,1’i ise akademisyen olmanın iyi bir anne ya da iyi bir eş olmaya kısmen engel olduğunu belirtmiştir ve %69,7’i akademisyenliğin kadın için zor olduğunu düşünmektedir. Öğrencilerin %23,7’i akademisyen olmanın kadına en fazla kişisel gelişim açısından yararlı olduğunu düşünmektedir. %79,6’ı kadın akademisyenlerin en büyük zorluğunun anne ve eş olarak iş yaşamını sürdürmek olduğunu belirtmektedir. Kadın akademisyen olmanın en önemli avantajının eşi, ailesi ve çevresinin gözünde saygınlığının artması olduğunu ifade etmişlerdir. Araştırmada elde edilen bulgular sonucunda, öğrencilerin, genel anlamda kadın akademisyenlerin çalışma yaşamındaki sorunlarından haberdar oldukları, bu konuda belirli düzeyde duyarlılık geliştirdikleri sonucuna varılabilir.Öğe Çocuk eğitiminde Reiki yöntemi(2013) Yalçın, Hatice; Işık, AylaSon yıllarda dünyada ve Türkiye'de reikinin kullanımı artmaktadır. Türkiye'de yapılan bir çalışmada reikiyi düzenli kullananların oranı %0,4'tür. Reiki; "evrensel enerji" ya da "yaşam enerjisi" demektir. Vücudumuz üzerinde, "çakra" adı verilen enerji merkezleri bulunmaktadır. Her çakra, farklı frekanstaki bir enerjinin giriş kapısı olarak değerlendirilir. Reiki felsefesi, bu enerji kapılarından birinde tıkanıklık oluşursa, vücudun enerji alımının zorlanması temeline dayanır. Bu enerji tıkanıklıkları sonucunda rahatsızlıkların ve davranış değişikliklerinin ortaya çıktığına inanılmaktadır. Bu çakralar omurga boyunca yer alır; salgı bezleri ve sinir ağı merkezleriyle kesişir. Böylece reiki, çakralar ve salgı bezlerinin ortak çalışması ile beden üzerinde bir hareket kabiliyeti kazanmaktadır. Hormonları ve beden hareketlerini temel alan bu yöntem, çocuk gelişiminde ve çocuklarda olumlu davranış geliştirilmesinde de önemli bir yer tutar. Reiki uygulamaları sırasında eller, baş, boyun, göğüs, karın boşluğu, kasıklara dokunmak suretiyle her bir pozisyonda 3-5 dakika tutulur. Problemli bölgelerde bu süre 10-20 dakikaya uzayabilir. Uygulama süresi ortalama 30-90 dakika, çocukluk yaşlarında ise 20-30 dakika sürer. Çocuk eğitiminde alternatif yöntemlerin çok çeşitli olması, ilgili merkezlerin dışında alternatif yöntemlerin uygulanması, bu yöntemlerin güvenilirliği konusunda bilimsel çalışma yapılmasını güçleştirmektedir. Çocuk eğitiminde kullanılan alternatif yöntemler ile ilgili bilimsel çalışma son derece azdır. Bu çalışma ülkemizde çocuklarda biyomanyetik alan konusunda yeterince çalışmanın mevcut olmaması nedeniyle hem bilgilendirici hem de bundan sonraki çalışmalara yardımcı nitelikte olacaktırÖğe 60-72 aylık çocukların Türkçe dil kullanımı düzeyleri ve etki eden faktörlerin incelenmesi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2014-05) Koçak, Nurcan; Ergin, Büşra; Yalçın, HaticeBu araştırmanın temel amacı 60-72 aylık çocukların Türkçe dil kullanımı düzeylerini belirlemek ve etki eden faktörleri belirlemektir. Bu doğrultuda çocukların Türkçe dil kullanımı düzeylerini belirlemek için “Descoeudres Lügatçe Testinin Tamamlama İtemi” kullanılmıştır. Çalışma grubu 2010-2012 eğitim-öğretim yılında, Konya ili ilçelerinde bulunan, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bağımsız anaokulları ve anasınıflarında öğrenim gören ve görmeyen 60-72 aylık 292 çocuktan oluşmaktadır. Tarama modelinde olan araştırmanın verileri SPSS 16.0 istatistik paket programı ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda 5-6 yaş çocuklarının dil gelişim düzeylerine yaş, cinsiyet, aile öğrenim durumu ve okul öncesi eğitim kurumuna devam etme süresi değişkenlerinin anlamlı farklılaşma yarattığı; kardeş sayısı ve doğum sırası değişkenlerinin ise anlamlı farklılaşma yaratmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Özel eğitim kurumuna devam eden mental retardasyon tanısı almış 5-11 yaş çocukların kelime dağarcıklarının incelenmesi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2014-05) Koçak, Nurcan; Tepeli, Kezban; Yalçın, Hatice; Uslu, Banuİlk yıllar, çocuk gelişiminin hızlı ve kritik olduğu yıllardır. Bu dönemde temeli atılan gelişimlerden biri de dil gelişimidir. Dil gelişimindeki gecikme ve sorunlar çocukların ileriki dönemde akademik başarılarını ve toplumsal uyumunu oldukça etkilemektedir. Bu nedenle çocukların dil gelişim düzeylerinin belirlenip gerekli müdahalelerin zamanında yapılması önemlidir. Zihinsel engelli çocuklar için erken müdahale ve diğer gelişimlerini etkileyen dil gelişim düzeylerinin belirlenip eğitim programlarının bu doğrultuda hazırlanması elzemdir. Bu araştırmanın temel amacı, özel eğitim kurumuna devam eden 5-11 yaş grubu zihinsel engelli çocukların kelime dağarcığını incelemek ve çocukların kelime dağarcıklarının gelişimine yaş ve cinsiyetin etkisini belirlemektir. Tarama modelinde olan araştırmanın çalışma grubunu 2009-2010 eğitim-öğretim yılında, Konya il merkezindeki özel eğitim kurumlarında öğrenim gören 5-11 yaş grubu 80 çocuk oluşturmaktadır. Araştırmada çocukların ifade yeteneği ve kelime dağarcığının zenginliğini ölçmek için hazırlanmış olan Limbosh ve Wolf’un “Lügatçe ve Dil Testi” kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistiklerin yanı sıra Mann Whitney U ve Kruskall Wallis H Testleri kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre zihinsel engelli çocukların Lügatçe ve Dil Testi’nde yer alan nesne ve canlı resimlerinden en fazla oranda balık, ev, makas, bıçak, el, kaşık, çatal, top, çiçek, şemsiye kelimelerini; en az oranda ise kaktüs, raf, büzgü, borazan, lokomotif, yelken, tıpa, dümen, sümüklü böcek, saksı kelimelerini bildikleri gözlenmiştir. Çocukların kelime dağarcıklarında yaşa göre anlamlı bir farklılaşma gözlenirken cinsiyete göre bir farklılaşma gözlenememiştir.