2024 - Cilt: 2 Sayı: 2
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Seyfettin özege kolleksiyonu’nun önemi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2024) Tosun, Mustafa SelmanKütüphane koleksiyonları araştırmacıların ilk uğrak yerlerinden biridir. Koleksiyonların değeri ise çeşitli unsurların bir araya gelmesiyle değerlendirilir. Bir kütüphane koleksiyonu, araştırmacının ilgilendiği hususla ne kadar ilişkili ise o koleksiyon o kadar değerlidir. Seyfettin Özege Koleksiyonu da Osmanlı ve genç Cumhuriyetini (1923-1930) araştırma konusu olarak belirleyen için vazgeçilmez bir kaynaktır. Bu koleksiyonun temel özelliği ise ilgili dönemin tüm ilmî alanlarıyla alakalı kitapları, belgeleri ve evrakları barındırıyor olmasıdır. Bu teknik notun temel amacı, Özege Koleksiyonuna dikkat çekerek bu koleksiyonu sosyal ve beşerî bilimler araştırmacılarına, uygulamalı bilimler ve sayısal bilimler araştırmacılarına tanıtmaktır.Öğe Seyfettin Özege Koleksiyonu’nun önemi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2024) Tosun, Mustafa SelmanKütüphane koleksiyonları araştırmacıların ilk uğrak yerlerinden biridir. Koleksiyonların değeri ise çeşitli unsurların bir araya gelmesiyle değerlendirilir. Bir kütüphane koleksiyonu, araştırmacının ilgilendiği hususla ne kadar ilişkili ise o koleksiyon o kadar değerlidir. Seyfettin Özege Koleksiyonu da Osmanlı ve genç Cumhuriyetini (1923-1930) araştırma konusu olarak belirleyen için vazgeçilmez bir kaynaktır. Bu koleksiyonun temel özelliği ise ilgili dönemin tüm ilmî alanlarıyla alakalı kitapları, belgeleri ve evrakları barındırıyor olmasıdır. Bu teknik notun temel amacı, Özege Koleksiyonuna dikkat çekerek bu koleksiyonu sosyal ve beşerî bilimler araştırmacılarına, uygulamalı bilimler ve sayısal bilimler araştırmacılarına tanıtmaktır.Öğe Abraham Maslow’un psikolojik yaklaşımında dini motifler(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2024) Kaba, Bihter; Kula, NaciBu çalışma, 1908-1970 yılları arasında yaşamış olan Abraham Harold Maslow’un psikolojiye olan katkılarını ve eserlerinde geçen dinî motifleri araştırmayı amaçlamıştır. Bu amaçla yapılan çalışma, bir literatür taramasıdır. Abraham Maslow ile ilgili yapılan çalışmaların çoğunluğu “kendini gerçekleştirme” kavramı ile ilgilidir. Bu araştırma, Abraham Maslow’un eserlerindeki dinî motifleri ortaya koyması bakımından önemlidir. Araştırma sonucuna göre Maslow, din kavramını “örgütlenmiş din” ve “öznel/doğalcı din” olarak iki farklı yaklaşımla ele almıştır. Tanrı’nın insandan ayrı aşkın bir varlık olduğu görüşünü kabul etmediği için din adamlarından, kurallar ve ritüellerden oluşan örgütlenmiş din yerine insanın Tanrıyı mucizevi olaylarda deneyimlediği din fikrini savunmuştur. İnsanın özünde var olan kutsallığı keşfetmesinin önemli olduğunu, kutsallığın din adamlarında, kitaplarda ya da coğrafi bölgelerde olmadığını ifade etmiştir. Kutsal mabetlerde, belirli gün ve şekillerde yapılan ibadetlerin insanda derin duygular uyandırmasının mümkün olmadığı görüşünü savunmuştur. Maslow’a göre Peygamberler; mistik deneyimler yaşayan, algıları yüksek, derin düşünen insanlardır. İçlerinden gelen ilhamı insanlara iletirler. Bu yönleriyle sanatçılarla benzerlik göstermektedirler. Maslow için cennet, dünyadan ayrı bir yerde değil, insanın kendi özündedir. Kişi cennetini kendi betimler, doruk deneyimler sayesinde cennete gider ve gelir. Doruk deneyimler ise insana en yüksek düzeyde mutluluk veren ve insanı doyuma ulaştıran anlardır. Maslow, bu anları “ilahî deneyimler” ya da “aşkın bilinç deneyimleri” olarak isimlendirir. Kendini gerçekleştiren insanların özellikleri ile dinlerin istediği ideal insan özelliklerini karşılaştıran Maslow, ikisinin de benzer olduğunu bu yüzden kendini gerçekleştiren insanların herhangi bir dine inanmasalar bile dindar olduklarını ifade etmiştir. Kısaca Maslow, sağlıklı bir psikolojiye sahip olduğunu düşündüğü insanlardan yola çıkarak ideal bir insan betimlemesi yapmış, bu ideal insanın her kültürde, her dinde, her dönemde ideal olan insan ile aynı olduğunu vurgulamıştır.Öğe Ebü’l-Alâ el-Hemedânî’nin (ö. 569/1173) “Kitâbü’t-Temhîd Fî Ma’rifeti’t-Tecvîd” adlı eserinin kıraat ve tecvîd ilmi açısından değerlendirilmesi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2024) Avan, NaimKur’ân-ı Kerîm insanları kurtuluşa davet eden Allah kelamıdır. İnsanlar da bu ilahi vahye kulak vererek felah bulmak için onu anlamaya ve en iyi bir şekilde yorumlamaya gayret göstermişler, değişik yöntemler ve farklı ilimler geliştirmişlerdir. Kur’ân-ı Kerîm’i güzel bir şekilde kavrayabilmek ve yorumlamak için geliştirilen yöntemlerden biri de âyetlerdeki bazı kelimelerin farklı şekillerde telaffuzu sebebiyle, âyetlerdeki manayı zenginleştirerek daha iyi anlaşılmasını sağlayan kıraat ilmidir. Kıraatler âyetlerin yorumlanmasında ve manaya etki etmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’in ilk vahyiyle birlikte tertilinin vücûbiyyetine dair hükümler vazolunmuştur. Bu hükümlerde âyetlerin istenilen manaya göre şekil alması, yine âyetlerin tertibinde insicamın ortaya konması bakımından tilavetin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’de lafız ve manadan oluşan iki niteliğin bir arada bulunması diğer semavi kitaplar arasında Allah’ın Kurân-ı Kerîm’e has kıldığı eşsiz bir özelliktir ve bu irtibat Kur’ân’da bir bütünlük oluşturmaktadır. Öyle ki Kurân’a, “Kur’ân” denilmesi nazmı dolayısıyladır. Bu nedenle tilavet edilen yalnızca mana değil, manayı anlaşılır bir halde ortaya çıkaran lafızdır. Bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm herkesin istediği şekilde, kuralsız, kaidesiz okuyacağı bir kitap değildir. Onu okumak isteyenlerin uymaları gereken bazı kurallar bulunmaktadır. İşte bu kurallara bütünüyle “Kıraat” ya da “Tecvîd” kuralları adı verilmektedir. Kur’ân-ı Kerîm tecvîdli nazil olmuş ve öylece tilavet edilmiştir. Nesilden nesile günümüze kadar da kesintisiz bir şekilde mütevatir olarak gelmiştir. Tecvîd, harflerdeki sıfat ve mahreçlere uyarak Kur’ân-ı Kerîmi güzel bir şekilde tilavet etmektir. Tariften de anlaşıldığı üzere tecvîdin konusu Kur’ân-ı Kerîmdir. Kur’ân-ı Kerîm’i güzel ve hatasız okumayı öğreten tecvîd ilmi ile ilgili mensur ve manzum pek çok eser yazılmıştır. Tecvîd ilmi ile ilgili yazılan eserlerden birisi de Ebü’l-Alâ el-Hemedânî’nin (ö.569/1173) Kitâbü’t-Temhîd fî Ma’rifeti’t-tecvîd adlı eseridir. Hemedânî bu eserinde Kur’ân okumaya başlarken neler yapmak, nelere dikkat etmek gerektiğini maddeler halinde ele almıştır. Söz konusu konular bu makalede incelenecek daha sonra Kıraat ve Tecvîd ilmi açısından ilgili konuların değerlendirilmesi yapılacaktır.Öğe Nâsır Mekârim Şîrâzî ve el-Emsel tefsiri(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2024) Boşnak, Nagihan AyşeModern dönemde ortaya çıkan problemler İslâm düşüncesinde bunlara cevap veren eserlerin ortaya konulmasını gerekli kılmıştır. Bu ihtiyaca cevap vermek üzere hem Sünnî hem Şiî cenahta içtimâî tefsir çatısı altında çeşitli eserler ortaya konulmuştur. el-Emsel tefsiri Şia içerisinde bu amaçla telif edilmiş en kapsamlı eserdir. İlk defa Âyetullah el-Uzmâ Nâsır Mekârim Şîrâzî öncülüğünde farklı alanlardan on âlim tarafından 27 cilt hâlinde Tefsîr-i Numûne ismiyle Farsça hazırlanan bu eser 2005 yılında El-Emsel fî tefsîri kitâbillahi’l-münzel isimiyle Arapça’ya tercüme edilmiştir. Arapça ilk baskısı 21 cilt hâlinde iken 2013 yılında üzerinde bazı düzenlemeler yapılmış ve 15 cilt hâlinde son hâlini almıştır. Kur’an’ı sade ve anlaşılır bir şekilde izah ederek müminlerin hayatına dâhil edebilmek ve bunun sonucunda dinî, ahlaki, siyasi ve sosyolojik yönlerden İslâm toplumunun ıslahını gerçekleştirmek amacıyla kaleme alınan eserde Şiî ve Sünnî pek çok kaynağa başvurulmuştur. Eserde ayrıca ılımlı bir dil kullanılmış ve taassup üslubundan uzak durulmuştur. Şiî âlemini oldukça etkileyen el-Emsel tefsiri ılımlı üslûbu nedeniyle Sünnî ulemanın da dikkatini çekmiş ve ondan yararlanmalarına neden olmuştur. Bununla birlikte İslâm düşüncesinde önemli bir yer edinmeye başlayan bu eser Türkiye’de yapılan çalışmalarda henüz fazla dikkat çekmemiştir. Bu çalışmamızda çağdaş dönem Şiî tefsir geleneğinde önemli bir yer edinen el-Emsel tefsirinin, genel tefsir tarihi incelemelerine konu edilmesini sağlamak amacıyla, ilk olarak eserin başyazarı Nâsır Mekârim Şîrâzî ve İslâm kültürüne olan katkıları ele alınmış ve Şîa içerisindeki konumu aktarılmıştır. Sonrasında ise eserin tanıtımı, telif aşamaları, kullanılan kaynaklar, içeriği ve uygulanan yöntemler ana hatlarıyla incelenmiş ve özgün yanları ortaya konulmuştur. Böylece Şiî düşüncenin modern problemlere yaklaşım tarzları ve bunların çözümü noktasındaki temel motivasyonlarının anlaşılması amaçlanmıştır.