Kentlerin Yeni Açmazı Girişimcilik Bir Çare Mi Yoksa Sorun Mu? (İnşaat Sektörü Üzerinden Bir Değerlendirme)
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
1945-50?li yıllarda başlayan ve artarak devam eden yoğun göç patlaması ve 2000?li yılların neo-liberal politikalarıyla şekillenen serbest piyasa ekonomisinin geliştirilme çabaları, kentlerin siluetinde ciddi değişikliklere yol açarak inşaat sektörünün hiç olmadığı kadar önem kazanmasına sebep olmuştur. Bu sektörün kazandığı ivme, kentlerin yeniden yorumlanmasını elzem kılmış ve post-modernizmin yapı bozumculuğunun en çok gözlemlendiği ve somutlaştığı alanlar olan kentleri de “hız” kavramı üzerinden tanımlayarak uluslararası rekabet yarışı içerisine dâhil etmiştir. Günümüzde kentlerin rekabet edebilirliklerinde en önemli unsurlardan biri, yenilikçiliği ve farklılığı bünyesinde barındıran “girişimcilik” kavramı olmuştur. Kentlerin girişimciliğe açık ve girişimleri çekebilme kapasiteleri ise, onların kısır döngü içine hapsolmasına neden olmaktadır. Bir yandan dönüştürülen yapılar ve verilen teşviklerle yeni cazibe alanları yaratılırken, öte yandan ise bu cazibe merkezlerinin hızla tüketilerek, yeni alanlar içinde eritilmesine sebep olmaktadır. Bu tüketim, gerek çevre sorunları gerekse de sosyal ve altyapı problemlerini beraberinde getirmekte ve bu kısır döngünün delinmesine dahi olanak tanımamaktadır. Bu çalışmada, 1945?li yıllardan başlayarak tarihsel süreç içinde kentlerin uğradığı dönüşüm, inşaat sektörüyle birlikte girişimcilere tanınan olanaklar ve kentlerin sürekli yenilenen/yenilenmeye zorlanan durumu diyalektik bir yöntemle aktarılacaktır. Çalışmada güdülen amaç ise, girişimciliğin bir yandan kentsel yaşamı kolaylaştırıcı unsurları bünyesinde barındırırken, diğer yandan da kentlerin tüketilmesini kolaylaştırması ikilemini tartışmaktır.