Cilt 2 - Sayı 1 (Haziran 2020)
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Konfuçyüs ve Çin Felsefesinin temelleri(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Ecem Ceylan, FatmaProf. Dr. Bülent Okay'ın yazdığı "Konfuçyüs ve Çin Felsefesinin Temelleri" adlı kitabın incelemesidir.Öğe Çin Modern Edebiyatı deneme eserleri seçkisi(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Öztürk, Nuray PamukGonca ÜNAL CHIANG tarafından hazırlanan "Çin Modern Edebiyatı Deneme Eserleri Seçkisi" adlı eserin incelenmesidir.Öğe Çeviribilimde yerelleştirme paradgimasına doğru(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Albiz, ÜmmügülsümMehmet Cem Odacıoğlu tarafından yazılmış olan"Çeviribilimde Yerelleştirme Paradigmasına Doğru" adlı kitabın incelemesi yapılmıştır.Öğe دراسة صيغة الفعل في تفسير البيضاوي: نماذج مختارة من حاشية الشهاب وحاشية القونوي(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Aly, Emad Abdelbaky; Can, Ahmet Hamdi; Can, BetülBazı ayetler bir zaman kipinde başlar (muzârî gibi) ve başka bir zaman kipiyle (gelecek zaman gibi) devam eder. O nedenle bu çalışma Beydâvî tefsiri ve bu tefsir üzerine yazılmış Hâşiyetu’ş-Şihâb ve ayrıca Hâşiyetu’l-Konevî isimli eserler baz alınarak Kuran-ı Kerîm’deki cümlelerde (ayet) geçen fiil kiplerini, kiplerin bir zamandan başka bir zamana doğru olan değişim ve dönüşümlerini dilbilimsel açıdan ele almaktadır. Elinizdeki çalışma aynı zamanda Hâşiyetu’ş-Şihâb’ın Kurân ayetlerindeki bu kip değişim ve dönüşümlerine nasıl yaklaştığı üzerinde de durmaktadır. Ayetlerdeki fiil kiplerinin zamansal değişimi cümlenin dilbilimsel açıdan göstergelerini de derinden etkilemektedir. Bunun bir sonucu olarak anlamsal değişiklik olgusu ortaya çıkmaktadır. Doğal olarak göstergelerdeki değişimden kaynaklı zenginlik zaman kiplerini de zenginleştirmektedir. Bu noktadan hareketle elinizdeki çalışma üç ana bölüm altında işlenmiştir. Birinci bölüm sözün mâzî zaman kipinde başlayıp başka bir zamana intikalini, ikinci bölüm sözün muzârî zaman kipinde başlayıp başka bir zamana intikalini ve üçüncü bölüm ise sözün gelecek zaman kipinde başlayıp başka bir zamana intikalini örnekleriyle ele alıp göstergebilim ve dilbilim çerçevesinde konuyu tartışmayı amaçlamaktadır.Öğe Understanding racial divisions in spatial terms: Selvon, Kureishi and Adebayo on being black in London(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Şahin, YaseminIn this essay, I explore the critical ways in which multicultural landscape of London is portrayed with a view to understanding divisions of race, culture, and social class in the following selected works of fiction: Sam Selvon's The Lonely Londoners (1956), Hanif Kureishi's The Buddha of Suburbia (1990), and Diran Adebayo's Some Kind of Black (1996). These novels, which are respectively set in the fifties, seventies, and nineties, primarily address long-established prejudices against black people by recognising the hardships of immigrant experience in London and attempt to counter racial essentialisms. I show that as changes occur in social and political conditions over time, concerns of immigrant groups change as well, along with the kinds of communality they aspire to be a part of and the response to problems they give. In my analysis, while in Lonely Londoners, London acts as the immediate post-imperial destination for immigrants, who experience prejudice from the locals and have to compete with each other, but still remain friends and a community, in both The Buddha of Suburbia and Some Kind of Black, the idea of being part of a community (even a “black” one) becomes more intricate from the perspective of the descendants of immigrants, who attempt to reformulate binary constructs of race. I conclude that the above-mentioned authors who have written about the experiences of immigrants and later generations in a dialogue with the city have contributed to the creation of a more legible social map of London, which can help achieve a raise in popular interest and awareness regarding racial issues.Öğe Erginlenme ritüellerinin halk anlatılarına yansımaları(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Akgöl, AhmetÖz Bu çalışmada erginlenme ritüellerinin anlatılara nasıl kaynaklık ettiğini takip edebilmek için Avustralya, Pasifik Adaları, Afrika, Kuzey Amerika ve Orta Asya’daki halklardan derlenen ritüellerle, örneklem yoluyla seçilen destan, halk hikâyesi gibi sözlü anlatılardaki erginlenme temaları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Çalışmanın amacı doğrultusunda yapılan okumalar sonucunda Eliade’nin erginlenme törenleri hakkında yaptığı sınıflandırmanın anlatılar bağlamında güncellenmesi gerektiği düşünülmüştür. Eliade’nin sınıflandırmasındaki Yetişkinliğe Giriş Törenleri, Gizli Derneklere Giriş Törenleri ve Şaman-Otacı Sınamaları başlıkları sırasıyla; Olgunluk Erginlenmeleri, Topluluğa Giriş Erginlenmeleri ve Sırra Erme Erginlenmeleri olarak güncellenmiştir. Güncelleme anlatılardaki erginlik temaları dikkate alınarak yapılmıştır. Sonraki aşamada örneklem yoluyla seçilen anlatılar güncellenen başlıklar altında incelenmiştir. Yetişkinliğe giriş ritüellerindeki yaş kıstasının anlatılardaki olgunluk erginlenmeleri temalarında geçerli olmadığı ayrıca olgunluk erginlenmelerinde toplum yararına kan dökmenin esas olduğu; gizli derneklere giriş törenlerinin, evlenme ve bilgi alma yoluyla topluluğa giriş erginlenmeleri şeklinde görüldüğü tespit edilmiştir. Şaman-otacı erginlenmelerindeki ölme, parçalanma, yeniden, doğma süreçlerinin, anlatılardaki temalarda da sembolik olarak görüldüğü ve kahramanın bu süreçte egosunu yok ederek kendi kendine sır bir bilgiye vâkıf olduğu gözlemlenmiştir. Ritüellerle anlatılardaki erginlenme temaları arasındaki en önemli ortak noktanın ise yeniden doğuş fikri olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Erginlenme, Geçiş Törenleri, Ritüel, Yeniden Doğuş, Mit, Destan.Öğe Hasan Ali Toptaş’ın uykuların doğusu romanında zaman ve döngüsel yapı(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Yiğitler, Şener ŞükrüHasan Ali Toptaş çağdaş Türk edebiyatının kendi anlatı dünyasını, dilini ve tarzını kurmuş, özgün yazarlarından biridir. Diğer bilim dallarının tartışma konularına edebiyatta alan açmasıyla bilinen bir yazar olarak Toptaş, Uykuların Doğusu’nda (2005) ‘döngüsel zaman’ izleğini hem içerik hem biçim bakımından anlatısının bütününe yerleştirir. Anlatı boyunca farklı zamanlar arasında bir sarmal oluşturan yazar, metnin başlangıcıyla sonu arasında bir köprü kurarak içerikte kurguladığı sonsuz dönüş hareketini anlatının genel yapısına da kazandırır. Böylece roman farklı zamanlarda geçen birbirinin benzeri olaylarla okura içerikte bir tekrar duygusu yaşatırken genel yapısıyla da zamanın dairesel hareketine uyar. Zaman kavramını kurgulayışı bakımından Türk edebiyatında bir ilk sayılması gereken Uykuların Doğusu romanında zaman ve genel yapının incelendiği bu makalede, anlatıda kullanılan bütün ögelerin sonsuz bir dönüş hareketine uygun olarak kurgulanması tartışılmıştır. Toptaş’ın kullandığı söz konusu dönüş hareketini açıklamak için romanın zaman kavramıyla ilintili genel özellikleri incelenmiş; bunun yanı sıra, başta ‘bengi dönüş’ kavramı olmak üzere, romanda kullanılan tekrarlar, zaman-kutsal ilişkisi ve metin içi zaman teknikleri tartışılmıştır.Öğe Tiyatro metni çevirisinde anlam kuramı süreçleri: Sahte sırdaşlar örneği(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Dindar, SerhanFransız çeviribiliminde önemli bir yere sahip olan “Anlam Kuramı” (fr. la Théorie du Sens), 90’lı yılların başında Danica Seleskovitch ve Marianne Lederer tarafından ortaya atılmıştır. Çeviri sürecine çevirmen tarafından yaklaşan bu kuram, çevirmenin bilişsel süreçleri üzerinden işleyiş göstermektedir. Bu süreçleri aşamalar şeklinde sınıflandırarak betimleyen Anlam Kuramı, gösteren düzeyde erek odaklı, kaynak metnin anlamı veya söylemek istediği şey açısından kaynak odaklı bir yaklaşımı gerektirmektedir. Kaynak metnin anlamını ön planda tutan bu yaklaşımda amaç, kaynak metnin söylemek istediğini, vermek istediği mesajı aynı ya da en yakın şekilde erek metin ve kültürde de sağlayabilmektir. Çevirmen bu amaca ulaşabilmek için metni anlama, sözcüklerden sıyrılma ve yeniden sözcüklere dökme süreçlerinden geçmektedir. Kaynak metni iyice anlayıp onun biçimsel olarak sözcüklerinden çıkıp kaynak metni varış dilinin ifadelerine büründüren çevirmen, uygun eşdeğerlikler ile erek metni oluşturmaktadır. Böylece, oluşan erek metinde, kaynak metnin anlamını, işlevini ve en önemlisi etkisini erek kitle üzerinde yeniden yaratmış olur. Bu süreç, yazınsal metinlerde de işleyiş gösterebilmektedir. Bu metinler, bağlam, sosyo-kültürel etmenler gibi dildışı öğelerin de etkisiyle oluştuğundan, bazı durumlarda sözcüğü sözcüğüne çeviri yaklaşımı anlamsal açıdan verilmek istenen mesajı karşılayamayıp o etkiyi erek metinde yaratamayabilmektedir. Çevirmen, bu gibi sorunları aşmak için, Anlam Kuramı süreçlerini tecrübe ederek daha sağlam ve amaca uygun bir erek metin oluşturabilmektedir. Bu çalışmada, 18. yüzyıl Fransız Edebiyatı’nda önemli bir yeri olan Pierre C. de Chamblain de Marivaux’nun Les Fausses Confidences (Sahte Sırdaşlar) adlı tiyatro eserinin Türkçeye yapılan çevirisinden seçilen örneklerle Anlam Kuramı süreçlerinin tiyatro metni çevirisine ne şekilde yansıdığını göstermeye çalışacağız.Öğe Sanatsal bir biçim olarak grotesk nedir?(Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, 2020) Aktulum, KubilayBu yazıda kuramsal düzlemde türün tanımına kısaca değindikten sonra yine kuramsal düzlemde sanatsal bir tür (kimilerince biçem) olarak kullanılan groteski yazının sınırları içerisinde yüce ve güzellik kavramıyla ilişkisi içerisinde ele alacağız; oldukça sınırlı olsa da groteski türsellik üzerinden moda söylemi görüngüsünde tanımlamaya uğraşacağız. Groteskin bir tür mü yoksa yazınsal/sanatsal biçem mi olduğu konusunda tartışmalara sıklıkla rastlanmaktadır. Yazıda değişik kuramcıların önerdikleri tanımlamalardan yola çıkarak groteski bir tür olarak tanımlayarak değişik işlevlerine değineceğiz. Bunu yaparken öncelikle türden ne anlamız gerektiğini belirtmemiz gerekiyor. Şu ya da bu sanatsal biçimin doğasına göre önerilen üstmetinsellik kavramını, moda söz konusu olduğunda, üstgiysisellik ya da, örneğin resim söz konusu olduğunda üstresimsellik vb. adlandırmalarla uyarlayabiliriz. Burada, kimi zaman gönderme yaptığımız Alexander McQueen’in kavramsal içerikli koleksiyonları üzerinde çözümlemelere girişmeden, moda söylemini sınırlı biçimde göz önünde bulundurarak, groteskin bir tür olarak görünümünü yüce ve güzellik kavramları çerçevesinde belirlemek arayışında olacağız. İster yazınsal ister yazın dışı alanlardan olsun şu ya da bu söylem türünü ya da ele alınan yapıtların üstmetinsellik, üstgiysisellik görüngüsünde konumlandırılmaları onların kendi özgüllüklerini daha iyi kavramaya, başka yapıtlar karşısında özgün katkılarını daha iyi kavramaya olanak sağlar. Çalışma sanatsal bir yapıttaki groteskin payını sorgulamak için yöntemsel ve kavramsal ipuçları vermeye yöneliktir.












